Ait Olmadığımız Yer

48 5 27
                                    

Acı çektiğimiz hikayelerimiz vardır; aşkın ne demek olduğunu tatmadığımız halde sonuna kadar yaşayıp derinimizde hissettiğimiz...
Deren, uzun zamandır aşkı hissetmeyen bendeniz tarafından hissettiğim acıyı tarifleyen bir hikayenin ana karakteri.

Varız, ait olmadığımız ve ait olduğumuz yerlerdeyiz.

Ve hep var olmaya devam edeceğiz.

24.10.2023

Bölüm Şarkısı: Dolu Kadehi Ters Tut : Sen ve Ben
-o-

Belki de insan hayatı hiç olmadığı kadar değersizdi de biz üzerine çok düşünerek yıpratmıştık zihinlerimizi; üstün ırk olma düşüncesiyle varmıştık geldiğimiz noktaya. Hitler'in hırsı ve öfkesi de çok fazla düşünmekten olsa gerekti... Yoksa kendisi bile saf bir Alman değilken yaşadığı topraklarda mavi gözlü, sarışın insanların hüküm sürmesi için soykırım yapmazdı, en azından ben öyle düşünmek istiyordum. Hitler'in çok fazla düşünen birisi olması yanısıra sevgisiz büyüdüğü gerçeğini düşünmeden edemedim. Aşık olsaydı böyle bir dönemden geçer miydi dünya? Kalbini kaptırsaydı bir Yahudi kadınına, öldürebilir miydi bu kadar soğuk kanlılıkla?

Midemdekileri dışarıya aktarırken kapının bir daha tıklatıldığını duymuştum ama sesimi çıkartmadım, geldiği gibi gideceğini düşünmekten başka çarem yoktu. Kimileri ne kadar sevilirse sevilsin değerini bilmeyip öldürebiliyordu da. Uzun sürmüştü ama anlamıştım. Halil, içimdeki hisleri yavaşça zehirlemişti; yaşamaya devam ediyordum ama pek de mecalim yoktu.

"Hep kaçıyorsun." dedi içimdeki ses, "Hiç yüzleşmeyi sevmiyorsun."

Yüzümü buruşturdum aklımdan geçenlere, ne yapacaktım kaçmayıp? Daha fazla acı çekmek için direnecek miydim? Kafamı iki yana salladım, benim için çözüm kaçmaksa kendimi kaçmaktan da alıkoymazdım.

"Aç kapıyı Deren... Yanımda olmana izin ver. Buna ihtiyacın olduğunu biliyorum."

Kafamı iki yana salladım, "Beni benden daha iyi mi tanıyorsun?" dedim, sesimdeki iğneleyici tonlamayı saklamadım. "Bunca zaman yanımda olmadığında ihtiyacım oldu mu Halil?"

Bulunduğum kabinin pis olduğunu bilsem de oturur vaziyet almıştım, sırtımı yasladığım tahta zeminin soğukluğunu hissediyordum. Aklımı yitirmekle yitirmemek arasında bir yerdeydim. Her şey bizi zorlardı, yaralarımız da bu yüzden zamanla iyileşirdi. İçimdeki bu yara yüzleşmek istemediğim gerçekliğin tâ kendisiydi. Lakin sorguladığım hayatımda en temel soru neden sevdiklerimizle sınandığımızdı? Neden zorlaşırdı uğruna verdiğimiz savaş ve onlar buna dahil olurlardı?

"Zor kadınsın, hep zoru oynadın Deren."

Sesinde acı vardı, kilometrelerce yürümüşsün de çıkmaz sokakta bulmuşsun kendini gibiydi. Öyle yorgun, öyle bitkin. Mekanda çalan müziğin sesi tuvaletin içinde basık bir şekilde çalıyordu.

"Sen ve ben, 
Uzak bi' yer
Gitmeli ve görmeliyiz."

Neydi günahım? Hiç sevilmeye değmeyecek birini sevmek mi? Suçluydum. Günahım ise kapının hemen ardındaydı. Oysa daha fazla ne günahkar olmak istiyordum ne de suçlu.

"Aç şu kapıyı da yardım edeyim sana."

Cevap vermek istemedim, sessizce akan gözyaşlarımın ardından ayağa kalkmak için kendimi zorladım. Elbet sonumuzu yazacaktık, ister şimdi ister gelecekte. Ne fark edecekti ki? Omuzlarımda taşıdığım yüktense kalbimdeki yükü indirmem daha doğruydu, dinmeyecek bir ateşin közünü tekrar harmanlamak istemiyordum.

Bir Akrebin TerazisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin