02 Ekim 2023
18:40
Sizinle biraz daha bütünleşmesi adına ilk iki bölümü ard arda paylaşma kararı aldım.Bölüm Şarkısı : İkiye On Kala - Al Beni Bas Yaralarına
-o-
Bir döngünün içerisinde olursunuz da uzun süre çıkamazsınız; farkına vardığınızda aslında rüzgar sizi alıp götürmüş olur. Asansörden inerken buraya bir daha uğramayacağımı düşünerek basmıştım zemin kat tuşuna, benimle beraber inen insanları görmemiştim bile. Temiz havayı solumak istiyordum, belki de birazcık olsun neler yaşadığımı düşünmekte buna dahildi. Bulunduğum kabinde kendimi en arkaya attım, elimde tuttuğum kutuya bakarken hissettiğim tek şey boşluktu.
"Kendini kandırmıyorsundur umarım Deren." diye söylendim kendi kendime, benimle beraber zemin kata yolculuk yapan insanlar hiç dönüp yüzüme bakmamışlardı bile. Öyle monoton yaşıyorlardı ki hayatlarını, başkalarının varlığı dikkatlerini çekmiyordu. Aynaya dönüp baktığımda yüzümdeki ifade çok karamsardı, Doğan hakkında düşünmek istiyordum ama aynı zamanda aklıma bile getirmek istemiyordum olanları. Bunca zaman hiçbir yakınlığını görmediğim adamın söyledikleri ve bakışları aklımdan çıkmıyordu, hiddetlenmem gereken yerde öylece kalakaldığımı bilmek her zerreme tarifi imkansız bir rahatsızlık veriyordu.
"Kendini kandırıyorsun ama iş hakkında değil." diyerek cevapladım kendimi, ne hakkında kandırdığımı dile getiremeyecek kadar da cesaretsizdim. Sıkıntıyla iç çekip duran asansörle beraber kendimi dışarı attım. Güvenlikten geçerken yüzüme yerleştirdiğim gururlu ve mutlu gülümsemeyi eksik etmedim; her gün merhabalaştığım insanlara kafamı sallayarak selam vermiş ve sonunda kendimi açık havanın kollarına atmıştım. Arabaların korna sesi, caddede yürüyen insan kalabalığı, seyyar satıcılar ve birkaç kedinin ev sahipliği yaptığı çevreye bakındım kısa bi süreliğine, şu manzarayı artık sürekli olarak görmeyeceğimi bilmek biraz olsun hüzünlendiriyordu beni. Zaten hep böyle olurdu, bir şeye alışırdım ve bırakmak istediğimde onun tatlı hüznünü içimde yaşatırdım.
Bisiklet süren bir çocuğun zil çalmasıyla beraber kendimi bir adım geri attım, ardından her şeyin üst üste gelmesi karmasını yaşadım; telefonum beynime acı verecek gibi çalmaya başladı. Kutuyu hemen sağımda bulunan minik banka koyduktan sonra cebime sıkıştırdığım telefonumu hızla çıkarttım, arayan Kerem'den başkası değildi.
"Naber güzellik?" dedi telefonu açar açmaz, "İnatçı kişiliğinden ödün vermedin ve onlar da ortaklık teklif etti değil mi?"
Bulunduğum trajikomedide yüzümü güldürebilecek tek insan ancak ve ancak kardeşim olabilirdi, başarmıştı da. Az önce yaşayacağım teğet geçen kazanın saniyeler içinde unutulmasını sağladı.
"Sen fazla Suits izlediğinin farkında mısın? Alo, Türkiye'de yaşıyoruz ve farkında mısın bilmiyorum ama soyadım Kömürcü değil benim."
Kendimi koyduğum kutunun hemen yanına atmıştım, Kerem'le uğraşırken biraz olsun dinlenebilirdim çünkü sonrasında beni yoğun tempoda iş arama yarışı bekliyor olacaktı.
"Ne olur bir Suits de sen çeksen be kızım?"
O görmese de kafamı sallamış ve onu onaylamıştım.
"Kusura bakma da bizim firmamızda ne Donna var ne de Harvey." Omuz silkeledim. "Gerçi bir Harvey olsaydı işi bırakır mıydım bilemiyorum ya, neyse."
Kerem'in kahkahası kulaklarıma ulaştığında kardeşimin keyfinin yerinde olduğunu anladım, en azından birimiz mutluyduk.
"Ne oldu peki sonuç, dökül."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Akrebin Terazisi
Literatura FemininaDeren Alabora, İki kardeş arasında bir döngüde dönüp duran genç kadın. Doğan Kömürcü ve Halil Kömürcü. Kardeşlikleri kalplerine bir kadın girdiğinde sorgulandı, biri arzuluyor birisi ise sevgisinden vazgeçecek kadar çok seviyordu. "Kavuşmamız mahşe...