Yine sıradan bir gündü. Minho ile Jisung aşk yaşarken bir yandan da arkadaşlarının Hyunjin ile Felix'i shiplemelerini dinliyorlardı. Sıkılmış olmalılar ki orada 5 dakikadan fazla kalmadılar.---
"LİX!!"
Felix Hyunjin'i görür görmez ayaklandı.
"Hyunjin Bey!"
"Ne yapıyorsun?"
"Çalışıyordum... Bir şey mi oldu?"
Felix'in kalbi hızlı atmaya başladı. Hyunjin onun karnında kelebekler uçuşturmaya başlamıştı. Hyunjin onun için "güvenli yer" idi.
"Hayır olmadı... Aslında merak ediyordum da, akşam birlikte yemeğe çıkmaya ne dersin? Sadece ikimiz..."
İşte bu! Felix'in günlerdir beklediği soru!
"Ah! Güzel olur! Olur olur! Çıkarız!"
Heyecanlanınca insan saçma sapan ve utanç verici konuşabiliyor. Felix de kendi cevabına utanmıştı. Yanakları kızardı.
"Güzel güzel! Çıkarken masama gelirsin güzelim. Tamam mı?"
"Olur, gelirim, t-teşekkürler!"
Göz kırpıp Felix'in yanağından bir makas aldı ve odasına gitti.
Aşağıya baktı.
"Of yine mi ya!?"
Gömleğiyle üstünü kapatıp çalışmaya devam etti.
---
Akşam oldu, Felix heyecanla Hyunjin'in odasına koşar adımlarla gitti, kapıyı çaldı.
"Gir!"
Kapı açıldı.
"Ah bebeğim. Hazır mısın? Çıkalım mı?"
"Hmhm. Çıkalım."
---
Arabadan indi ve Felix'in kapısın açtı. Elini uzattı, Felix de indi.
Restorana girdiler. Etrafı ağır bir vanilya kokusu sardı.
Arkada "Lee Hi-Only" çalıyordu.
Felix'in en sevdiği şarkıydı bu, mırıldanmaya başladı. Bir yandan da etrafı inceliyordu. Elmastan yapılmış parlak avizeler gözlerini kamaştırıyordu. Burası cidden pahalı bir restorandı. Hyunjin, Felix için özel olarak VIP bir masa rezerve etmişti. Bu masa diğer masalardan uzak, iki kişilik, üstünde gül yaprakları olan, oturduğunuzda kimsenin sizi duyamayacağı ve sadece ünlü iş adamlarının rezerve ettiği bir masaydı. Örtüsü özenle serilmiş, çatal ve bıçakları özenle yerleştirilmiş, örtünün üzerinde iki uzun mum vardı. Hyunjin'in tabiriyle "Tam Felix'e layık." idi.Masalarına vardıklarında Hyunjin Felix'in sandalyesini çekip oturmasını beklemişti. Teşekkür edip oturdu. Karşısına da Hyunjin geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boss/Hyunlix
Romance-Bugün geç çıkacaksın, Felix. -Neden ki? -Seninle konuşacaklarım var...