reckless | taekook

15: uçuş

lütfen dikkate alın!!

-açık anlatım smut
-aşağılanma kinki
-dirty talk
-sert ve kaba seks

buyurun efendim;;;;

🥂🥂🥂

siktiğimin öğrenci evi buz gibiydi. geçen ay faturayı ödemekte zorlandıkları için doğalgazı artık oldukça az yakar olduklarını söylemişti jungkook. ev buz gibiydi fakat biz saniyeler içerisinde bedenimizdeki kıyafetlerden kurtulmuş olmamıza rağmen ateş gibi yanıyorduk. ayakta sürdürdüğümüz öpüşme sertleşen penislerimizin birbirine temas ederken seğirmesi sonucu dudaklarımızın üzerinden kopardığımız inlemelerle kesilmişti. tüylerim diken diken olmuştu ve çok iyi biliyordum ki soğuğun bununla alakası yoktu.

jungkook gözlerimi delici harelerinin içine hapsetmişken belimde tuttuğu ellerinden birini tam omurgamın başladığı o noktaya çıkardı ve orta ile yüzük parmağı yardımıyla tüy gibi tüm omurgam boyunca sırtımı okşayarak bel çukuruma kadar indirdi dokunuşlarını. indirdiği noktada yumuşak dokunuşunu yerle bir ederek tüm parmaklarını belime sertçe bastırdığı gibi alt dudağımı dişleri arasına kıstırdı. aletlerimiz bir kez daha sıyırdı birbirini. sikeyim ki şimdiden patlayacak gibi hissediyordum. dokunuşlarının beni duygusal hale getirmesine mi yoksa özleminden yanıp kül olduğum o hoyrat ve acımasız hallerinin kanımı kaynatmasına mı yanayım bilmiyordum. alt dudağımı bıraktıktan sonra dilini sürükleyerek çenemin ucuna kadar indirdikten sonra kaşla göz arasında bedenimi ters çevirip ensemden bastırdığı gibi yanağımı duvara yasladı.

canım yandığı için değildi bu gürültülü inlemem. hoyrat hamlelerinin penisimin kalp gibi atmasını sağlamasıydı tüm sebebi. göğüs kafesimi yaslandığım duvardan aşağı doğru kaydırıp arzuladığı konuma gelerek belimi büktüm ve belirginleştirdiğim kalçalarımı arkaya attım. dizlerim titriyordu ve elinin ensemdeki baskısı olmasa yere yıkılabilirdim. yanağım buz gibi serin duvarı adeta eziyordu. dizleri üzerine çöküp diliyle deliğimin duvarlarını ezmesini beklerken birden sımsıkı olan deliğimin girişinde az önce omurgamda dolanan ve ne ara ıslattığını bilmediğim iki parmağını hissetmemle alnımı yasladım duvara ve sertçe yutkundum gözlerimi sımsıkı kapatarak. beni mahvedecekti.

tekini değil, ikisini birden deliğimin zorlanmasını umursamadan içime yolladığında acıdan ağlamamak için dişlerimi kırarcasına sıktım. sesimin bile çıkmadığını gören sevgilimin hırslandığını çok iyi biliyordum. bu yüzden deliğimin içinde ilerlemeden beklettiği parmaklarını zerre acıma göstermeden etimi yara yara etime gömülen parmaklarını ilerletti. dişlerimin baskısını öyle artırdım ki buna bir son verdiğimde çenem muhtemelen epeyi ağrıyacaktı.

"sesin götüne mi kaçtı bebeğim? bakayım. nerede acaba? buralarda bir yerlerde olabilir mi?" sert ses tonu dizlerimi titretti ve duvardan gövdemin temasını ayıracak gibi olduğumda ensemdeki eli aşağı doğru kaydı ve beni sırtımdan ittirip duvara vurdu. bir yandan da az önce alaycı bir tavırla kurduğu cümleyi gerçekleştiriyormuşçasına deliğimin içinde iki parmağını ters yönlere ayırarak içimi yoklar gibi duvarlarımı yırttı tırnak uçlarıyla. omuz hizamda duvara yaslı olan avuç içlerimi başımın üzerine kadar çıkarıp kalçalarımı acıdan kavrulsam da parmaklarına biraz daha ittim. ancak yine de sesimi çıkarmadım.

deliriyordu. deli oluyordu buna. inlememi, çığlıklar atmamı, hıçkırıklara boğularak ağlamamı arzuluyordu. bunu her defasında başarıyordu da. benim amacım ise o raddeye gelene kadar onu iyice çileden çıkartıp sert ve baskın tavırlarının zirveye ulaşmasını sağlamaktı. başarıyordum. "bulamıyorsun seni piç kurusu. kıyamam, parmakların yeterli gelmiyor sanırım. hm?" benim biletimi kesen tek yanağımı duvara yaslayarak omzumun üzerinden ona dönüp bu cümleyi kurmam olmuştu. gözlerimi her daim mükemmel olan ancak kaslarının varlığıyla ilahi denebilecek bir güzellikte olan bedenine indirmemek için büyük bir çaba harcamıştım.