21: ilk kar

654 47 20
                                    

❄️❄️❄️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❄️❄️❄️

"hile yapıyorsun!" diyerek bana çemkiren sevgilime bakarak kahkahalarla güldüm. dakikalardır birlikte oturduğumuz mekanın duvarına asılı olan dart tahtasına belli bir uzaklıktan atış yapıyorduk ve ben jungkook atış yapacakken sürekli elimi onun kalçasına yapıştırıp elindeki çubuğu en dış dairelere isabet ettirmesine sebep oluyordum. her defasında huysuzlansa da benim kahkahalara boğulduğumu görünce yumuşatıyordu yüz ifadesini ve yanağıma sulu öpücüklerini bırakıyordu. yılbaşı'na gireli yalnızca yarım saat olmuştu. soyoon ve namjoon'un sahnesini izledikten sonra romantik bir şeyler yapmamıştık. çünkü bunu ikimiz de günler öncesinde planlama fıratı bulmamıştık. o sürekli ödevini teslim etmekle uğraşırken ben de proje sunumumla ilgilenmiştim. ve bu yüzden pek de anlam yüklemediğimiz yeni yılın gelişini heyecanla karşılama ihtiyacı duymamıştık. onunla ilk randevuya çıktığımız bu bar'a gitmeyi akıl edebilmiştik yeni yılın girmesine bir saat kala sokaklarda avare avare dolandığımız sırada. asosyal kişiliğim sağ olsun onu ilk buluşmada götürdüğüm bu bar her daim kalabalıktan uzaktı. şuan yılbaşı gecesi olmasına rağmen hınca hınç bir insan topluluğu yoktu içeride.

ihtiyacımız olan buydu. memnunduk durumdan. ilk buluşmamızda olduğu gibi jungkook sevdiği için benim de yalana başvurarak sevdiğimi söylediğim biradan birkaç tane devirip dart oynamaya karar vermiştik. bu kez sahiden nefret ede ede içmemiştim o birayı. içimden gelmişti. onunla yarışarak koca bir fıçı bira bardağını kafama dikmek istemiştim. elbette kazanan o olmuştu. ancak dart oyununun kazananı da hile yaparak da olsa ben olmuştum.

"huysuzlanma." dedim ve onun dudaklarından gecenin ikinci öpücüğünü çaldım. ilki elbette yeni yıla girmek üzereyken mekanda bağıra bağıra saniyeleri sayan insanların çığlıkları eşliğinde olmuştu. bana yalandan öfkeli gözlerle bakıp kollarını göğsünde birleştirdi ve trip atarcasına kahküllerini savurup omuzlarını sallaya sallaya oturduğumuz masaya ilerledi. arkasından birkaç saniye boyunca gülümseyerek onu izledim. onu seyretmek bile bana huzur vermeye yetiyordu.

"biranı tazeleyelim mi?" diye sordum karşısındaki sandalyeye oturur oturmaz. jungkook az önceki huysuzluğunu üzerinden atmış vaziyette dudaklarını büze büze başını salladı ve gözleriyle mekanın içini taradı bir garsona rastlamak için. mekandaki yoğunluk bir tık artmış gibiydi. tam bu sırada mekanın şarkı listesinden bilindik bir şarkı çalmaya başladı ve jungkook'un gözleri fal taşı gibi açıldı. ucunu ateşlediğim sigaranın dumanını hafifçe kahkaha atarak savurdum. selena gomez'in ispanyolca albümünden jungkook'un gözde şarkısı âdios çalıyordu. bu şarkıyı ne zaman duysa çok heyecanlanırdı ve içindeki enerji patlak vermeye başlardı.

"vuhuu! bu gece sahiden bizim gecemiz olmalı!" diye çığlık atarak oturduğu yerden dans eder gibi kıpırdandı. bir yandan da şarkıya eşlik etmeye başlamıştı. ispanyolca'ya meraklıydı benim bir tanecik sevgilim. a2 seviyede ispanyolca'ya sahipti ve lise yıllarından itibaren çok fazla işitsel olarak kendini bu dile maruz bıraktığından aksanı da kötü değildi. onu ispanyolca telaffuz ederken dinlemek gerçekten beni fazlasıyla etkiliyordu. kasıklarımı sızlatacak kadar.

reckless | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin