Chapter Fourteen ⚘ A Rainy Day in Cambridge

274 21 83
                                    

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: CAMBRIDGE'DE YAĞMURLU BİR GÜN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: CAMBRIDGE'DE YAĞMURLU BİR GÜN

"Dün akşamın nasıldı, Anthony?"

Kızarmış ekmeğine tereyağı süren Vikont Anthony Bridgerton, sinsice ona bakmakta olan Grace'e gözlerini dahi çevirmeden sorusunu yanıtladı.

"İş konuşup bir şeyler içtik sadece."

Kahvaltı masasının etrafında dönen ve taze reçel tabağını masaya koyan hizmetli Bayan Wilson bile bu yanıta inanmışa benzemiyordu. Dul Vikontes ile bakışarak ortak düşüncelerini hiç konuşmadan paylaştılar ve hizmetli salondan çıkarken, Dul Vikontes çay fincanına şeker eklediği esnada oğlu Anthony'nin yine neler karıştırdığını anlamak için kulaklarını dört açmıştı.

Bridgerton evinde sıradan bir sabahtı. Anthony'nin düğün hazırlıklarıyla ve bu akşam Bayan Edwina Sharma'nın büyük ebeveynleri Sheffield ailesi ile yenecek akşam yemeği için evde epey koşuşturmalı bir gün yaşanmaktaydı.

Benedict, akademiye gitmişti. Evde bu yüzden belirgin bir durgunluk vardı. Ne Grace ne de Eloise ağabeyleri evde yok diye kahvaltı masasında atışmayı düşünmemişti. Diğer ağabeyleri ise en sıkıcı hallerindelerdi. Anthony zaten suskunluk yemini etmiş gibi yerinde oturuyor, kızarmış ekmeği ve küçük kardeşi Hyacinth'in ona anlattıkları dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu. Colin'in derdi tekrar taşraya yolculuk etmekti. Sör Phillip Crane ile dostluğu nasıl bu kadar hızlı ilerlediyse, tekrar seyahat planı yapmak için ona fikrini sormak istiyordu ancak ailesinden hiç kimseye bu isteğinden bahsedemezdi. Özellikle de sütünü köpürterek içmeyi seven kardeşi Gregory'e belli etmezdi. Ancak evin en sessiz üyesi Francesca her şeyi görürdü. Yumurtasının sarı lezzetini afiyetle tadarken, kahvaltıyı kahvaltı eden şeyin ailedeki tereddüt dolu sırlar olduğunu bilirdi.

"Kimler vardı peki masanızda?" diye ikinci bir soru yönelttiğinde, annesini de meraklandırmıştı Grace. Ağabeyini sabırlı olmak ister gibi görünürken de itinayla izliyordu. Ellerini çene altına koymuştu ve kirpiklerini kırpıştırarak gülümsüyordu.

"Thomas Dorset ve birkaç lord." deyip her şey normalmiş gibi davrandı genç Vikont. Ekmeğini ısırırken çıkan iştah açıcı çıtırtı sesine Eloise'in esnemeleri eşlik etmişti.

"Lord Featherington da var mıydı?"

"Evet, şu maden işine ortak arıyor."

"Bay Mondrich'in kulübünde miydin kardeşim?" diye sordu Colin. Ağabeyi kısaca başını sallayınca devam etti.

"Keşke haber verseydin. Ben de sana eşlik ederdim."

"Sorumluluk sahibi beylerin sohbeti seni sıkardı, Colin. Paradan ve evlilik yükünden bahsettik."

Colin ona sorumsuz ithamını uygun gören ağabeyine tek kaşını kaldırdı. "Küstahlar toplantısıydı yani. Haklı olabilirsin. Kesin sıkılırdım." diyerek sandalyesini geri itti. Ayağa kalkmıştı. Masadaki hanımlar onun ani kararla kahvaltı masasını terk ediyor oluşunu şaşkınlıkla karşıladılar. Dul Vikontes, nazikçe, oğluna tabağını gösterdi.

wild, beautiful and scandalous ❥ bridgerton × matt smithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin