Chapter Ten ⚘ Candle Lights

264 24 87
                                    

ONUNCU BÖLÜM: MUM IŞIKLARI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ONUNCU BÖLÜM: MUM IŞIKLARI

"Benedict, sanırım midemde kelebek yuvası var. Gıdıklıyorlar." dedi Grace.

Benedict ve Colin birbirlerine şaşkın ifadeleriyle baktılar. Kız kardeşlerinin bu hâlleri alışıldık değildi. Hatta hiç değildi! Grace'in midesinde kelebekler olmazdı normalde. Ayarını kaçırarak yediği kek ve puding yüzünden ağrı hissederdi en fazla.

Colin sırıtmaya başladı.

Benedict ise daha temkinlice sordu.

"Hasta mısın, kardeşim?"

"Hayır." diye mırıldandı Grace. Sırt üstü yattığı ve yüksek tavanı izlediği sırada karnının tuttu. "Çok iyiyim."

"Belki de Bayan Wilson'ın bahçeden topladığı çiçeklerle demlediği şu çay seni rahatsız etmiştir. Emin misin?"

O sırada ağabeyinin bahsettiği çayla dolu fincanı elinde tutan Colin, sakin hamlesiyle porseleni masaya bıraktı. Benedict'in odasındalardı. Beş çayını içmek için odada ufak bir masa vardı ve iki kardeş bir süredir Colin'in uzun seyatinden bahsediyorlardı. Ama kız kardeşleri Grace, birkaç dakika önce odaya gelerek yatağa uzanmış ve tüm dikkati üzerine çekecek kadar garip davranmaya başlamıştı. Gariplik, aşk ile alakalıydı. Aile oyunundan sonra Grace sarhoş gibi gezmeye başlamıştı.

"Çaydan değil."

"Doktoru çağıralım mı, Gracie?"

Grace hem şoka uğramış hem de tatlı bir şapşallık barındıran ifadesini, iki dirseği üzerinde doğrulup ağabeyine bakarken korudu. "Onun yüzünden."

"Anlıyorum." dedi Colin. Masanın altından Benedict'i ayağını dürttü ve ağabeyi de hemencecik aydınlandı.

"Bu senin için bir gelişme, kardeşim." diyen Benedict'in dudakları gülmek için çabucak gerildi. Kız kardeşinin sızlanarak, kendisini yeniden yatağa bırakmasından sonra daha da fazla gülmeye başlamıştı. Colin ile birlikte alay etmemek için kendilerini zorla baskılıyorlardı.

"Kont şanssız bir adam." diye fısıldadı Colin. Ve Grace duymasın diye ağzını kapatarak gülmeye devam etti. Onun fikrine Benedict katılmıyordu ama.

"En zor kardeşimi ikna edebileceği için kendisini şanslı saysın! Grace'i etkilemek güçtür." dedi Benedict.

"Öyleyse Kont Robert yetenekli bir adam diyebilir miyiz?"

"Kesinlikle! Ayrıca akıllı biri belli ki."

"Ama hâlâ şanssız olduğu konusunda ısrar ediyorum. Grace ile aynı çatının altında yaşama hakkına sahip olursa beni anlayacaktır."

İki ağabeyin de gözü yatakta uzanan Grace'e dönmüştü. Hırçın kardeşleri evlenir miydi? Grace Bridgerton, sırt üstü uzandığı yatakta huysuzca kendi kendine söyleniyor, elleriyle yüzünü kapatıp sinir krizi geçiriyormuş gibi ayaklarını sallıyordu. Kapana kısılmış hissetmek onu delirtiyordu. Robert'ın sağladığı duygular, Grace için yabancı olanlardı. Yeni tecrübeler her zaman karında ağrıya neden olurdu. Grace'in berbat karın ağrısı da bununla açığa kavuşturulabilirdi. Fakat daha beteri de vardı. Korktuğu şey, iyi hissediyor olmaktı. Kont Robert'a dair her şeyin onu etkilemesi artık Grace'in önlem alacağı boyutu aşmıştı. Hele ki adamı bir arıdan korumak için çırpınmasını düşündükçe, sonuca varıyordu. Artık vahşi kalbi kilitleniyordu. Robert'a.

wild, beautiful and scandalous ❥ bridgerton × matt smithHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin