Asya
Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir tavan ile karşılaştım.Gözlerim felaket derecede yanıyordu. Kafamı sağıma çevirmemle Hakan'ı gördüm. Beni oradan o çıkarmıştı. Hafifçe doğrulmaya çalışınca gözleri beni buldu. " Ne yapıyorsun?" dedi ve beni kolumdan tutarak bana destek verdi. Karnımı sarmışlardı bu da benim hareket etmemi zorlaştırdı. Elimi karnıma götürünce el bileğimin de sarıldığını gördüm. "İyi misin?" diye soran Hakan'a geri döndüm. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Teşekkür ederim." dediğimde kaşlarını çattı. "Teşekkür edilecek birşey yok Asya, asıl ben senden çok özür dilerim. Daha önce gelmediğim için."
Hastane yüzüme bir pansuman yapıp, karnım için de bir merhem yazıp bizi göndermişti. Bizde şuan her zamanki kafede oturmuş sessiz sessiz etrafı izliyorduk. Konuşacak birşey yoktu . Aslında vardı ama konuşursak ikimizde kırılırdık. Babamın ona birşey yapması beni korkutuyordu ama o bu durumu umursamıyordu. Zaten sorun da buydu ya, Hakan babasına güveniyordu. Gerçi benimde öyle babam olsa bende güvenirdim.Derin bir nefes alarak sessizliği bozdum. "Babam sana bir şey y-" ben daha lafımı tamamlayamadan lafımı böldü. "O adama nasıl hala baba diyebilirsin. Ne zamandan beri sana şiddet uyguluyor?" dediğinde sustum.
Her zamanki gibi...
Yine bir sessizlik oluştu ama bu sefer kimse o sessizliği bozmadı. İkimizde sustuk ve yaklaşık 1 saat boyunca derin düşüncelere daldık. En sonunda beynim uyuşmuş bir şekilde gözlerimi Hakan'a diktim. O ise kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. "Merhemi ne zaman süreceğiz?" diyerek bu sefer sessizliği bozan o oldu. Bilmem der gibi omzumu silktim. "Bugün o eve gidecek misin? " diyerek merakla sordu bana. "Hakan bu ilk sefer değil, o yüzden problem de değil. Lütfen benim yüzümden kendini kötü hissetme. Ben alışkınım." diyerek omzunu sıktım. O ise kaşları havalanmış şekilde beni dinliyordu. "İlk değil demek ama söz veriyorum bu son olacak .Birdaha sana dokunmasına izin vermeyeceğim. Şimdi seni o eve bırakıcam ve bu akşam bu işi çözücem." dediğinde elbette ki inanmadım. Bunun asla bir sonu yoktu. O adam ölmediği sürece...Akşam eve gelmiş yine odama çekilmiştim. Gerçi evde kimsecikler yoktu ama olsun.Yatağa oturduğum sırada telefonum çaldı. Kim arayacak? Tabiki Hakan arıyordu. Telefonu açıp kulağıma dayadım. "Alo Asya iyisin dimi" dediğinde hafifçe tebessüm ettim. "İyiyim merak etme . Birşey mi oldu?" diyerek sordum.O ise karşımda sadece derin nefesler alıyordu. "Hakan birşey mi oldu dedim." diye tekrarladım.Bu sefer cevap alabilmiştim."Asya yarın gelen çocuğa dikkat et lütfen. " dediğinde beni görmese de kaşlarımı çattım. "Nasıl yani ,askeri personel değil mi niye dikkat edeyim?" diye bir soru sordum ama bu onun tekrardan derin bir nefes almasına sebep oldu . "Çünkü çocuk pek tekin değil. Evet askeri personel ama torpille girmiş. Yani biliyorsun arada böyle şeyler olabiliyor Asya, o yüzden sen yinede uzak dur." dediğinde onu onayladım.Bu devirde askerlere bile güvenemiyorduk maalesef.Hakan beni biraz daha uyardıktan sonra sonunda telefonu kapatıp uykuya dalabilmiştim.
Sabah erkenden uyanıp kahvaltı hazırladım ve evden koşa koşa çıktım. Gelecek olan çocuğu karşılamaya gidecektik. 2 gün sonra da operasyonu başlatacaktık açıkçası mutluydum çünkü Antalya'ya gidecek ve İstanbul'dan uzun bir süre uzaklaşacaktım bu da demek oluyordu ki ailemle uzun süre görüşmeyecektim. Asansör durunca hemen dışarı çıktım ve gözlerimle Hakan'ın arabasını aradım. Hakan bana camdan el sallayınca onu fark ettim ve koşarak arabasına bindim.
"Yaraları sen mi kapattın yoksa hemen iyileşti mi?" diye aniden sorunca şaşırdım ilk konuşmanın bu olacağını düşünmemiştim. İlk defa birisi bana zarar geldi diye endişeleniyor ve bu benim oldukça garibime gidiyor."Yok iyileşmedi ben kapattım ama önemli değil hemen geçer zaten" dediğimde onun peki anlamında kafa salladığını gördüm yolculuk boyunca sadece bunları konuştuk. Aslında ikimiz de konuşmak istedik ama yinede sustuk.Havaalanına vardığımız zaman hava yeni yeni aydınlanıyordu .Uçağın inmesine yaklaşık yarım saat vardı. Bizde bu süre zarfında Hakan'la arabada oturmaya karar verdik. İkimiz de boş boş otururken söze ilk giren o oldu. "Dün babamla konuştum.Kafamı o kadar karıştırdı ki." diyip duraksadı.Devam etmeyeceğini anladığım zaman konuştum. "Ne söyledi ki?" diye sorup ona tamamen döndüm. "Ne söylediğini maalesef şuan sana söyleyemem Asya , bunu sana söylemem için ilk önce benim bir karar vermem gerek . İkimizin adına bir karar."dediğinde kaşlarımı çattım ama o an bir şey söylemedim."Neyse gel hadi gidelim artık biraz da orada bekleyelim sonra depoya geçeriz" dedi ve arabadan indi. Bende ona uyarak arabadan indim ve iç hatlar kısmına doğru ilerledim.
Neredeyse 1 saat olacaktı ama o çocuktan ne bir ses vardı ne de bir haber. Artık tur atmaktan sıkılmış ve önüme gelen ilk yere oturmuştum,fakat bu sefer de oturmaktan sıkılıp tekrar ayağa kalkmıştım. Kalktığım sırada Hakan'ın telefonu çalmaya başladı fakat Hakan dışarda olduğu için telefonu ben açmak zorunda kaldım. "Hakan Barın çoktan depoya geçmiş bile oğlum siz neredesiniz?" diye bağıran Selim komiserime şaşkınlıkla karşılık verdim. "Selim komiserim ben Asya. Yaklaşık 2 saattir Hakan komiserim ile burada bekliyoruz ama Barın'ı göremedik." dediğimde Hakan yanıma geldi. Bana hoparlörü açmamı söyleyerek bana yaklaştı. "Tamam Asya yapacak birşey yok,bir an önce gidin şunun yanına." diyerek telefonu yüzümüze kapattı.
Depoya varana kadar Hakan bu çocuktan şimdiden hoşlanmadığını bin defa tekrar etmişti ben ise her seferinde onu onaylayıp susmasını beklemiştim. Sonunda depoya vardığımız zaman derin bir oh çekip arabadan indim. Geldiğimiz zaman bizi kapıda Barın'ın karşılayacağını hiç düşünmemiştim. şaşkınlıkla bize bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ki Barın koşarak bana sarıldı.
"Asya ...."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF'TA KALDIM
Fiksi RemajaBir yanda beni küçükken yangından kurtarıp ölen kahramanım ARAF Bir yanda ise bizimle operasyon için gelen sahte asker BARIN PEKİ YA HERŞEY KOCAMAN YALANDAN İBARETSE .... OKUMAYA DEĞER BİR ROMAN 🎀