4.1

6K 701 167
                                    

Diğer bölüm kısa diye 100 yorum olmadan atıyorum değerimi bilin 👀👀

-

"Çoook mutluyum." derken Jungkook'un koluna sarılmayı sürdürdüm. Beraber ağır adımlarla hoş bir restoranta ilerliyorduk.

Jungkook sakinleştikten sonra odamıza çekilmiş, duş almış ve biraz dinlenmiştik. Ardından sevgilim kendini iyi hissettiğini söyleyerek kutlama yemeğine çıkmak istediğinde arkadaşlarımız ve onun çalışma ekibi zaten bunu beklediği için hemen çıkmıştık.

Japonya gece hayatının bambaşka olduğu bir ülkeydi. Gündüzleri başka geceleri bambaşkaydı sanki. Her yer ışıklarla aydınlatılmış, çeşitli barlar, gece kulüpleri ve yemek salonları açılmıştı.

"Jeon Jungkook! Fotoğraf çekinebilir miyiz?"

Yanımıza gelip hayranlıkla Jungkook'a bakan grubu görünce birkaç adım uzaklaştım. Ne kadar az önce çok mutlu olduğumu söylesem de canımı sıkan bir şey vardı ki dışarı çıktığımızdan beri bizi gören herkes fotoğraf istiyordu. Hem de bazıları hiç hoş olmayan pozlar veriyordu!

Örneğin şu anda bir kızın, sevgilimin kol kasını sıkıyor olması ne kadar normaldi!?

Kollarımı göğsümde birleştirip bakışlarımı başka bir tarafa çevirdim. Yoksa birazdan kurdum benden tamamen bağımsız (!) bir şekilde saldıracaktı oraya.

Birkaç dakika sonra omzuma atılan kolu hissettim. Jungkook'un korumacı feromonlaro etrafımı sarmaya başladığı an trip atma amacıyla omuz silkerek onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Ancak o oyun isteyen yavru bir köpek gibi davranmaktan vazgeçmeyecek gibiydi. Yüzüme doğru eğildiğinde inatla kafamı ona çevirmedim.

"Sinirlenmiş mi benim minik çiçeğim? Hm, sen bana kıyamazsın ki?"

Grubun en arkasında kalmıştık. Önden ilerleyen ve kendi aralarında şakayla karışık kavga eden arkadaşlarımıza odaklandım. Eğer bu tatlı sözleri duyarsam hemen boynuna atlardım.

Jungkook beni nasıl alt edeceğini çok iyi biliyordu.

Yemek yiyeceğimiz yere iyice yaklaştığımızda "Bir daha," dedim ve hemen tüm ilgisini bana verdi. "Kimsenin sana öyle yakın olmasına izin vermeyeceksin."

"Vermeyeceğim. Bu kaslar senin."

"Ellerin de."

"Ellerim de senin."

"Her yerin."

"Ben seninim, güzelim."

Pes ederek omuzlarımı düşürdüm ve ona kaçamak bir bakış attım. Yüzündeki şirin gülümseyişi ile karşılaşınca yanaklarımın kızardığını hissettim.

Kıskançlık yapmayı hiç sevmezdim. O an beni memnun etse de sonrasında çok kötü bir davranış olduğunu düşünüyordum. Jungkook ona güvenmediğimi düşünürse eğer çok üzülürdüm. Ve aynı şeyi bana yapsaydı öyle düşüneceğim için de istemsizce kötü hissediyordum.

"Üzgünüm." diye mırıldandım sessizce. Beni iyice kendine çekti ve resmen kokusuna boğdu.

"Neden?"

"Kıskançlık berbat bir şey. Güvensiz hissettirmek istemedim."

"Çiçeğim benim!" dedi keyifli sesiyle. Kıkırdayarak bana daha sıkı sarıldığında kaşlarımı çattım. Yanlış bir şey mi söylemiştim ya?

"Ne?" dedim zar zor. Utana sıkıla yüzüne baktığımda gözlerindeki hayranlıkla karşılaşmak beni şaşkınlığa uğrattı.

"Senin bu kıskançlığın çok şirin bir şey. Asla güvensiz hissettiremez. İçinden geçenleri hissedebiliyorum ben."

leaving tonight ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin