"Ne demek kafein alamam?"
Ben şok içinde Jungkook'a bakarken o ise gülmemek için kendini tutuyordu. Elindeki telefondan hamileliğimle ilgili bir şeyler öğrendikçe benimle paylaşıyordu ve gittikçe kötü bir hâl alıyordu.
"Yeterli pişmemiş sebzeler, çiğ süt ve kabuklu deniz ürünleri de yiyemezsin. Az pişmiş et de yiyemezmişsin."
"Fenelaştım, sus artık." derken kendimi tamamen yatağa bıraktım. Birkaç saattir takılı olan serum bitmek üzereydi. Bu süre boyunca yerimden kalkmamış olmak çok sıkıcıydı. Zaten bir ara doktor gelmiş, yarım saatliğine beni götürmüştü. Bahsettiği testler için bir şeyler yapmıştı ama pek anlamamıştım.
"Kahvesiz nasıl yaşayacağım Jungkook? Kafeinsiz kahve kahve değil ki!"
Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Bunu fırsat bilip kafamı ona doğru çevirdim ve dudaklarını öptüm.
"Ama bunun sekiz ay sonra bir önemi kalmayacak bebeğim."
"Kalmayacak mı? Sütüm olmayacak mı benim Jeon Jungkook? Bebeğimi besleyemeyecek miyim yani?"
Gözleri ve dudakları aynı oranda açılırken "Öyle değil." dese de somurtmayı tercih ettim.
Hastanelerin beni strese soktuğu yetmiyormuş gibi ne olduğu belirsiz bir şekilde hâlâ buradaydım. Doktorun ne diyeceği belli değildi. Korkuyordum. O alfalara yaptığım şey yüzünden bebeğimize zarar vermiş olabilirdim ve en çok da bu düşünce beni mahvediyordu. Kendimi asla affetmezdim ona bir şey olursa.
Odanın kapısı açıldığında Jungkook üzerimden çekildi. Görmeyi beklediğim en son kişi annem ve babamdı. Korkuyla yutkundum onların endişeli yüz ifadeleri karşısında.
Ailem korkmasın diye hastanede olduğumu söylememiştim. Bir şekilde öğreneceklerini biliyordum ama bu kadar çabuk olacağını da düşünmemiştim doğrusu.
"Oğlum?" diyen annem bana sarıldığında ona karşılık veremedim. Bakışlarım elini Jungkook'un omzuna koyan babamdaydı. Hâlâ yüzü yara bere içinde olan sevgilimi inceledi şaşkınlıkla.
"Beraber kaza falan mı geçirdiniz? İyi misiniz oğlum?"
"İyiyiz efendim, sorun yok. Taehyung kendini halsiz hissedince ne olur ne olmaz diye birkaç gün kalsın dediler."
Jungkook'la göz göze geldiğimizde kafamı iki yana sallamak istedim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Aileme yalan söylemek içimden gelmiyordu. Ama babamla aramızı daha yeni düzeltmişken hamileliğimden bahsedip her şeyi berbat edemezdim.
Kapı bir kez daha açılıp bu defa doktor içeri girdiğinde tamamen korku ve panikle doldum. Jungkook anında beni anlayarak doktora doğru yöneldi. Onunla beraber dışarı çıkarken bir şeyler konuştuklarını gördüm ama duyamadım.
Odada annem, babam ve ben kalmıştık. Derin bir nefes alıp ikisinin de yüzünü inceledim. İyi görünüyorlardı. Sinirli değillerdi en azından.
"Anne, baba..."
"Ne oldu oğlum? Hiç iyi görünmüyorsun Taehyung. Endişelendirme beni." Annem yanağımı okşayarak konuşurken ağlayacak gibi hissettim. Ama bunu yapmam gerekiyordu. Ya şimdi ya hiç!
"Baba... Hani sana en azından hamile değilim demiştim ya..."
İkisinin de yüzü değişti anında. Tepkilerini görmemek için kafamı eğdim. Gözyaşlarım kucağıma düştü.
"Ne? Taehyung, sen ciddi misin? B-bu nasıl... Yani... Daha çok erken değil mi?"
Duymaktan en çok korktuğum soru...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leaving tonight ✓
FanfictionTaehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfakook|