Ben kararımı verdim. Bugün Minhoya açılacaktım. En korktuğum şey ise ben reddediceğiydi. Fakat nedense Minhonunda beni sevdiğini düşünüyordum. Onu aradım.
"Min.. "
"Sungie? Ne oldu? "
"Ben.. Benim sana söylemem gereken şeyler var. "
"Ahh tabi söyleyebilirsin. "
"Minho. Bunlar telefonda konuşacağımız şeyler değil. Buluşsak? "
"Tabi. ..... Kafesinde olacağım. Bekliyorum. "
"Teşekkürler Minho. "
"Görüşürüz Sungie"Hemen kalkıp hazırlanmaya başlamıştım. Jeongin kendi evine geçmişti bu yüzden biraz daha rahattım.
Jisungun giydikleri
Minhonun giydikleri
Hazırlanıp evden çıkmıştım. Minhonun söylediği kafeye ilerliyordum şuanda. 15 dakikalık yürümemden sonra Minhonun içerideki masaların birinde oturduğunu görmüştüm. Aşırı yakışıklı görünüyordu cidden. İçeri girip Minhonun yanına ilerledim.
Minho
Sungie? Bir sorun mu var? Sesin dalgın geliyordu.Jisung
Var Minho.Minhonun karşısına oturmuştum. Minho ise konuşmamı bekler gibi gözlerimin içine bakıyordu.
Jisung
Min.. Ben.. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama söylemezsem de bunu içime ata ata uygun bir yerde söyleyemeyeceğimden korkuyorum.Derin bir nefes aldım. İçimde reddedilme korkusu vardı. Fakat çok baskın değildi.
Jisung
Minho. Ben senden revir olayından beri...Minho gözlerini gözlerime dikmişti.
Jisung
Senden h-hoşlanıyorum... Yani... O olaydan beri yüzünde mükemmel bir galaksi bulmuştum. Benim galaksimdi bu. Gözlerinde bulduğum galaksiydi... Peki sen bizden bir tane olmasına izin vericek misin?Sesim titreyerek çıkmıştı son cümlemde. Minho ise ifadesiz bir şekilde gözlerime bakıyordu. İçimdeki reddedilme korkusu daha çok artmıştı. Gözlerine bakmaya devam ederken sertçe ellerini vurarak kalktı masadan. Sanırım gözlerim doluyordu. Gerçekten.. Ben Minhosuz yapamazdım ki.. Minho bana doğru bir adım attı. Hala gözlerinin içine bakıyordum. Red mi edicekti beni?
Bir anda çenemi tutup yüzüne çevirmişti. Yüzümü incelemeye başlamıştı bile. Gözleri yavaşça dudaklarıma kayıyordu. Ani bir hareketle dudaklarıma kapanmıştı...