Yosano markasını uyuyan Dazai'in üstüne attı. Kahverengi saçlı çocuğun hemen uyanmasına neden olmuştu. Dazai üstüne düşen makası eline aldı ve Yosano'ya döndü.
"Beni öldürmek mi istiyorsun?"
Makası geri fırlatınca Yosano muhteşem refleksleriyle tuttu.
"Lütfen cehennemde çürü."
Dazai ona dil çıkardı ve yanında telefonuna bakan Akutagawa'ya döndü.
"Niye kimse sınıfta değil? Öğle arasında mıyız?"
Akutagawa başını iki yana salladı.
"Ders boş."
Dazai daha önce hiç görülmemiş bir mutlulukla ayağa kalktı. Normalde arkadaşlarının ona nereye gittiğini sormaları gerekiyordu ama arkada bahis yapan arkadaşları dönüp ona bakmadı bile. O da umursamayarak kendini boş koridora attı. Beden hocasıyla maçları konuşmak için spor salonuna gitti, kapısını açınca merdivenlerde oturan siyah saçlı çocukla karşılaştı.
"Fyodor?"
Fyodor daldığı için irkilerek ona döndü.
"Burada ne işin var?"
Garip bir ses tonunda söylemişti. Dazai bunu yeni kendine gelmesine yorumlayıp ona yaklaştı.
"Hocaya maçları soracaktım, sen ne yapıyorsun?"
Dazai şu anda dersleri olduğunu biliyordu, eğer olmasaydı Chuuya ile Akutagawa yiyişiyor olurdu. Fyodor'un burada olmasının bir nedeni vardı ama beden dili hiç belli etmiyordu. Her zaman durduğu gibi duruyor ve konuşuyordu, ondaki tek farklılık dalmış olmasıydı.
"Ben de hocayla konuşacaktım."
Dazai bu cümlede herhangi bir yalan sezmedi.
"Ne konuşacaktın?"
"Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum."
Dazai, Fyodor'un böyle diyeceğini tahmin etmişti o yüzden gülümseyip onun üstündeki basamağa oturdu. Fyodor ona bakmak için merdiven basamağında yan dönüp sırtını duvara verdi.
"Sizin dersiniz yok muydu?"
"Boş ders."
Fyodor mırıldandı.
"Şanslı."
Fyodor sessiz konuşsa da Dazai duymuştu, güldü.
"Sen daha şanslısın, dersten kaytarmışsın."
Fyodor omuz silkti.
"Öyle yorumlamazdım."
"Gerçekten ne olduğunu söylemeyecek misin?"
Fyodor yüzüne ciddi ciddi bakmıştı.
"Söylesem bile siklemeyeceksin, ne anlamı var?"
"Belki siklerim."
Fyodor güldü.
"Dazai Osamu hayatının boşunu yapıyor."
Dazai aslında ne olduğunu umursamıştı. Tam bunu ona söyleyecekken beden öğretmeni yanlarına geldi.
"Bir sorun mu var, çocuklar?"
Fukuchi "Önemli bir şey değilse ağzınıza sıçarım." der gibi bakıyordu. Fyodor ayağa kalktı.
"Önce biz konuşsak?"
Fukuchi başını sallayıp odasına ilerledi.
...
Dazai'in aldığı cipsin son parçasını yerken gözünü hüzün kaplamıştı. Yosano acır gibi baksa da içinden dalga geçtiğini bile bile son cipsi ağzına doğru ilerletti. Lucy, bir anda kolunu tutup cipsi ağzına itti.
"Ne drama yaptın!"
Ranpo, Lucy'e kaçmasını söyleyen bakışlar atıyordu. Tam ona saldırıp saçını başını yolacakken Poe sınıftan içeri girdi. Keyfi yerine geldiği için salak arkadaşını şimdilik boş verip Poe'nun sırasına ilerledi.
"Nerelerdeydin?"
Poe bir anda geldiğini görünce şaşırmıştı.
"Biraz işim vardı."
Ranpo sıranın üstüne yerleşti.
"Yeni yazdığın romanı bitirdin mi?"
Poe sırasında küçüldüğünü hissetti. Bunun hakkında konuştukları her an utanıyordu.
"Daha bitmedi."
Ranpo ona yaklaştı.
"Hemen bitir! Okumak için can atıyoru-"
Dazai'in sınıfa bağırarak girmesiyle bütün dikkatler ona çevrilmişti.
"MAÇ YARINAYMIŞ AMINA KOYAYIM!"
...
Ailem beni bırak geleceğimi hiç siklemiyor hocam ya
