Keyifli okumalar dilerim! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💕
Instagram: mirayggy
Bir insan uyuduğunun farkında olabilir miydi? Asıl soru bu farkındalık nasıl oluyordu ve fark ettiğini ne zaman fark ediyordu?
Uyumak benim için hep merak konusu olmuştur. Gerçekten uyuyor muydum yoksa uyku aracılığıyla başka evrenleri ziyaret mi ediyordum? Bazen öyle güzel uyuyordum ki iki saatlik uyku beni tüm gün ayakta tutabiliyordu. Bazense ne kadar uyursam uyuyayım asla yetmiyor, esnemekten bir hal oluyordum. Bu bazenler bana cevabı fısıldıyordu sanki.
Ay'a aşıktım ben, Güneş'e aşıktım. Yıldızlar'a dokunmanın hayalini kurardım hep. Her gece uyumadan önce evimin balkonuna çıkar, saatlerce Gökyüzü'nü izlerdim. Belki rüyamda oralara giderim diye... Dilek tutardım Yıldızlar'a bakıp, Ay'ın şarkısını söylerdim. Güneş'i içimde hissetmek için günün en yakıcı saatlerinde sahile inerdim. Hastalığıma rağmen zarar vermezdi Güneş bana. Doktorumun en şaşırdığı şeydi bu. Bu yüzden daha da çok severdim Gökyüzü'nü. Oraya daha da ait hissetmemi sağlıyordu sanki. Balkonumda harcadığım saatlerde "Gel" diyordu sanki bana. "Gel bak, sana zarar verebilecek hiçbir şey yok."
Dolunay günlerinde bir piknik sepeti hazırlardık Arya'yla beraber. Tenimizi en çok açıkta bırakacak kıyafetleri giyer 'Aylanırdık'. Ay'ın altında dans eder, saatlerce kahkahalar eşliğinde şarkı söylerdik. Bazen de buz gibi olmasına rağmen denize girerdik. Ay ışığının dişil bir enerji yaydığını, bu yüzden altında geçirdiğimiz her dakika daha da parladığımızı fark etmiştik. Ben her zaman ondan daha çok parlardım sanki. Beyaz saçlarıma ve beyaz tenime bağlardık bunu. Geceyi gündüzden daha çok severdik ikimiz de. Ay yoksa Yıldızlar eşlik ederdi bize. Arya her ne kadar yalnızız dese de yalnız değildik sanki. Gökyüzü göz kırpardı bize hep.
Bu yüzden geceleri uyumayı çok sevmezdim. Uyuduğum zaman da bir neden arardım. Hatta uyduğumun farkında olmaya ve uykumda kendimi kontrol etmeye çalışırdım. Şimdiye kadar hiç başarılı olamamıştım
Şimdiye kadar...
Şimdi tamamen farkındaydım uyuduğumun. Belki de baygındım ama bilinçüstüm kapalıydı, hissedebiliyordum. Zihnimin içindeydim. Henüz bir şey düşünmediğim için kocaman bir karanlığın ortasındaydım. Sessiz ve korkutucu bir karanlık... Geceye bu kadar aşık olup karanlıktan bu kadar korkmam da çok ironikti. Ama gecede yalnız değildim ki. Benim Ay'ım ve Yıldızlar'ım vardı.
Kendi zihnimde olmanın verdiği güvenceyle korkum bir nebze olsa azalmıştı. Olanları hatırlamaya çalıştım. Ve hatırlamaya başlayınca birileri spot ışıkları yakmış gibi bir aydınlık oldu. Markette olanlar yansıdı gözümün önüne. İki adam ve bir kadın... Havada duran oyuncak ve kıpırdamayan insanlar... Hıçkıra hıçkıra ağlayan Arya... Arya'nın ikiz kardeşi olduğunu iddia eden ve su götürmez bir benzerliği olan güzel saçlı, beyaz tenli adam... Bal rengi gözlere sahip ve muhtemelen akrabalık bağı olan altın saçlı adam ve kadın... Kadın elimi tutunca başımıza yıkılan tavan...
Korkuyla irkildim. Kafamda mı kurmuştum acaba? Sonuçta şu an kendi zihnimi kontrol ediyordum. Bu mümkün müydü?
Spot ışıkları söndü. Yerine Ay geldi. Görkemli bir şekilde üzerime yağıyordu ışığı. Sonra Yıldızlar parladı. Ay'ın parlak ışığına rağmen büyük bir ihtişamla karşımda duruyorlardı. Ve Güneş çıkageldi. Ay, Yıldızlar ve Güneş... Hepsi aynı karede, hiçbir şekilde ödün vermeden mükemmel bir manzara sunuyorlardı bana. Peki ya bu mümkün müydü?
Kendi zihnindesin salak, her şey mümkün.
Tabi yaa...
Yalanla gerçeği ayırt edemeyecek kadar sarhoş olduğum bir boşluktaydım şu anda. Her şey çok netti ama hiçbir şey garanti değildi. Her şey çok bulanıktı ama hiçbir şey yaşanmamış değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü'nün İçinde 1 - Karanlık Zihinler (TAMAMLANDI)
FantasyBeş asırdır kayıp olan Ay ve Yıldız Prensesleri yeniden Gökyüzü'ne dönerler. Başlarına ne geldiğini kendileri dahil kimse bilemez. Kayıp hatıralar yerlerini buldukça geçmişin ardında gizlenen kaos gün yüzüne çıkmaya başlar ve bu sır bütün evrenin de...