Selamm, ilk bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.
Okumaya başladığınız saati buraya alalım.
Yorum yaparsanız sevinirim.instagram hesabı: gokbenofficial
🕯🕯🕯
_______
1.BÖLÜM:"KAR"
"Son günlerde olduğu gibi İstanbul bugün de karlar altında, kar sınırının her geçen saniye arttığını söylememiz gerek. Bildiğiniz üzere yoğun kar yağışından dolayı yaşanan trafik kazaları sebebiyle geçtiğimiz günlerde 7 kişi hayatını kaybetti. Vatandaşlarımızın buz riskine karşı dikkatli olmalarını ve önlem almalarını tekrar hatırlatmak istiyoruz. Aldığımız son bilgilere göre gece yarısından sonra yoğun bir artış olacağını söyleyebiliriz..."
Karlar içinde kalmış, zor şartlarda çekim yapmaya çalışan haber muhabirini dinlemeye çalışıyordum lakin pek odaklandığım söylenemezdi. Hava hareketleri son aylarda tamamen düzensiz bir hal almıştı. Bilim insanları bunun tanımını her ne kadar açıklamaya çalışsa da farklı bir şeyler olduğunu hissediyordum. Çok fazla fantastik kitap tutkunu olduğum için kendimce yorumluyor da olabilirdim. Yine de imkansız diye bir şeyin var olmadığının bilincindeydim.
Çok fazla haber izlediğime kanaat getirerek televizyonu kapattım. Başımı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım. Biraz uyusam fena olmaz diye düşünürken bir çığlık sesi yankılandı duvarlarda. Gözlerimi açtığım gibi karşımda kavga eden ikiz kardeşlerimi gördüm, her zaman ki gibi tartışıyorlardı.
"Kitaplarımı benden habersiz almaman gerektiğini daha kaç defa tekrar edeceğim Ladin?"
Aden'in sorusuyla kıvırcık saçlı çocuğun mavi gözleri öfkeye hapsolmuştu.
"Benim kitaplarımı alıyorsun ve sonra bunlar benim diyorsun, kendi kitabımı almak için haber vermem gerektiğini bilmiyordum sevgili kardeşim."
Aden yüzüne sahte bir gülümseme takınıp, "Eminim ki senin kitabındır." dedi.
Ladin ve Aden arasındaki bu uyumlu uyumsuzluğa anlam veremiyordum hiçbir zaman. Yine de böyle olmaları beni sevindiriyordu, evimizde çok fazla ses hâkim olmazdı onların aksine.
Ayağa kalktım, odama çekilme zamanım gelmişti. Söylenmeyi de ihmal etmemiştim."Kitap kavgalarınızı görmediğim zaman muhtemelen ekonomik açıdan çökmüş olacağız, biraz sessiz olun çocuklar."
Çocuk olarak nitelendirdiğim için sinirleneceklerini biliyordum, yine de hoşuma gidiyordu.
"Ben çocuk değilim, 17 yaşındayım."
İkisinin aynı anda konuşması ile onlara döndüm, ellerimi omuzlarına yerleştirdim. Gözlerine baktım ve kocaman gülümsedim. Kaygısızca gülümseyebildiğim nadir anların ev sahipliğini sadece onlar yapıyordu.
"Kesinlikle çocuk değilsiniz, 23 Nisan korosuna katılmayı düşünün derim. Bu uyum, bu ses, muhteşem!"
Dalga geçmeme rağmen konuşmamdan her daim mutlu olurlardı, onlarda gülüşüme eşlik etti.
Kısa bir konuşmanın ardından odama geçtim, yatağa uzanmayı düşünsem de pencerenin kenarında buldum kendimi. Perdeyi hafifçe araladım, etrafı izlemeye koyuldum. Gerçekten de kar her geçen dakika şiddetini arttırıyordu.
Elimi cebime attığımda telefonumun yokluğu kaşlarımı çatmama sebep oldu. Odada göz gezdirdim kısaca ama görünürde yoktu, salona geçtim ve aramaya başladım. Yaklaşık yarım saatin sonunda tüm evi aramıştım ama telefonumu bulamamıştım.
Bıkkın bir şekilde odama çekildim, yatağa uzandım. Tavanı seyretmeye başladım. Açıkçası telefon umurumda değildi, daha farklı şeyler vardı zihnimi yoran.Ben Gökben, bu dünyaya hiçbir zaman kendimi ait hissedemedim. Yaşadığım hayat, burada doğmama ve büyümeme rağmen çok yabancıydı. Belki de ben yabancıydım her şeye. Daha 20 yaşındaydım, böyle şeyler hissetmemin bazen doğal olduğunu düşünsem de bir noktadan sonra yaşıtlarımın böyle düşüncelere sahip olmadığını görmeye başlamıştım. Belki de varoluşsal bir süreçtir ve yaşamıma bir anlam katmak istiyorumdur diye düşünerek yine kendi hislerimi görmezden gelmeyi başarmıştım.
Gözlerimi kapattım ve kendimi tekrardan o dipsiz karanlıkta buldum. Her zaman olduğu gibi birkaç dakika sonra karanlık kendini aydınlığa bıraktı. Büyük bir salonun ortasındaydım, üzerimde siyah bir elbise vardı, tarzından dolayı daha çok eski dönemlere ait gibi görünüyordu. Etrafımda bir tur döndüm, başımı kaldırdım ve tavan olması gereken yerde karşılaştığım gökyüzü yine ürpermeme sebep oldu. Hemen gözlerimi gökyüzünden çektim ve kapıya odaklandım. Birazdan kapı açılacaktı, her zaman öyle oluyordu. Önce büyük bir ses yankılandı duvarlarda, sonra kapı yavaşça açıldı. Kapıya doğru ilerlemeye başladım, ben yaklaştıkça kapı kapanıyordu. Böyle olmayacağını anlayarak kapıya doğru koştum, yetişmem gereken bir yer varmış gibi koştum. Artık o kapının ardında ne olduğunu görmek istiyordum. Bu sefer olacağına inanmıştım, lakin kapanan kapı ile ellerimi kapının üzerine yerleştirdim. Nefes nefese kalmıştım, kapıya sırtımı yasladım ve yere oturdum.
Neden burada olduğumu sürekli sorguluyor ama bir cevap bulamıyordum. Başımı dizlerimin üzerine koydum ve geri dönmeyi bekledim.
O sırada daha önce olmayan bir şey oldu, omzumda bir el hissettim.
Korkuyla gözlerimi açtım, yatakta doğruldum. Nefes nefese kalmıştım, kar yağışına aldırmadan yataktan kalktığım gibi pencereyi açtım. Ellerimi pencerenin pervazına yasladım, nefes almaya çalışıyordum. Terlediğim için buz gibi soğuk içime işliyordu. Mermerde biriken karları avuç içimde topladım, erimesini izledim.
Ne yaşadığım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama ne yaşayacağımın tercihim olduğunu biliyordum.
Yine düşüncelere dalmışken sokağın sonunda bulunan binanın merdivenlerinde oturan bir simaya takıldı gözlerim. Yüzü uzaktan da olsa kendini belli eder şekilde parlıyordu. Bakışları ürpermeme sebep olmuştu.
O esnada nefesimi tutmamı sağlayacak bir şey oldu.
Omzuma biri elini koymuştu.
_______
Evett, nasılsınız?
İlk bölümün sonuna geldik, nasıl buldunuz?
Sizce o el kime ait?
Aden ve Ladin'i sevdiniz mi?
Sizce neden kraliyet varlığından bahsedilmedi?
Eleştiri yaparsanız sevinirim.
Yorum ve vote atmayı unutmayın lütfen.
Bu bölümde Ladin'in fotoğrafını paylaşacağım. Bir sonraki bölümde ise Aden'in.
Ladin
30 vote
45 yorum
instagram hesabı: gokbenofficial
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKBEN
FantasySaat gece yarısını çoktan geçmişti, şiddetli bir yağmur vardı Olimpos Krallığı'nda. Uzun zamandır beklenilen yağmur sonunda yağmıştı, halk sokakları doldurmuş şükür ayinleri eşliğinde ellerindeki kazanları doldurmaya çalışıyordu. Nereden bilebilirle...