Selamm, bugün 4. bölüm ile karşınızdayım. Gökben 2.000 okumaya ulaşacak çok yakında, okuyan ve destek olan herkese çok teşekkür ederim. Umarım böyle devam eder. Yorum ve vote için de aynı performansı bekliyorum. Çok teşekkür ederim tekrardan. İyi ki varsınız♡🕯🕯🕯
Öncelikle bunu okursanız sevinirim. Yeni bölümü vote ve yorum sınırı dolunca paylaşacağım.
45 vote
60 yorumOkumaya başladığınız saati buraya alalım.
Yorum yaparsanız sevinirim.instagram hesabı: gokbenofficial
🕯🕯🕯
_______
4.BÖLÜM:"KÜTÜPHANE"
Yaşam boyu karşımıza çıkan nesnelerin ya da şahit olduğumuz olayların üzerinde çok detaylı düşünmez ve üstünkörü bakıp geçeriz. Lakin bilmediğimiz bir şey var.
Belki de görmezden geldiğimiz herhangi bir şey geleceğimizin anahtarıdır.
Yazardan
Arkasını dönüp baktığında köprünün yıkılmaya başladığını gördü.
Gökben telaşla koşmaya başladı, köprü tamamen yıkılmadan karşıya geçmesi gerekiyordu. Birkaç saniye sonra ayağının altındaki taşlar da dökülmeye başladı. Korkuyla köprünün halatlarına tutundu, köprünün taşları yağmur suyuyla dolmuş gölün yüzeyine sertçe çarptıktan sonra gözden kayboldu.
"Kimse yok mu? Yardım edin!"
Ard arda sıraladığı yardım çığlıklarına bir karşılık bulamıyordu, bedenini taşımakta güçlük çekmeye başlamıştı. Bir süre gözlerini kapattı, ne yapabileceğini düşündü. Yağmurdan kaynaklı halat kayganlaşmıştı, elinin kaymasıyla çığlık attı.
Artık tek eliyle kendini tutmaya çalışıyordu. Gözleri dolmuştu, ağlamak istemiyordu."Lütfen, yardım edin..."
Artık sesi ilk baştaki gibi güçlü değildi, fısıltıya dönmüştü.
Rüya gördüğünü biliyordu lakin acı çekmesi gerçeklik kavramını sorgulamasına sebebiyet veriyordu.
Parmaklarını halata sarmayı denediyse de yapamadı, yavaşça halat elinden kaydı. Gözlerini sıkıca kapatmıştı.
Elini saran bir el ile gözlerini hızlıca açtı. Gözlerini açtığı gibi eline baktı.Biri elinden tutmuştu.
Siyah deri bir eldivenin içinde kalan elin sıcaklığı buz gibi havaya rağmen onu ısıtmaya yetmişti. Başını kaldırdı ve yüzüne bakmak istedi. O sırada yeryüzünü sarsan bir ses daha yankılandı.
🕯🕯🕯
3 Gün Sonra
İstanbul bu sabah hava sakinliğini koruyordu. Geçmiş günlere oranla kar yağışı yerini derin bir yalnızlığa bırakmıştı. Kar olmadan sokaklar biraz kimsesiz gibi hissettirse de umursamadan yürümeye devam ettim. Son günlerde sürekli düşündüğüm şeyi yineleyerek havaların çok garip olduğunu iç sesimle ufak bir münakaşa halinde sorguladım.
Gözlerimi kapatan saçlarımla birlikte adımlarımı duraklattım. Elimde bulunan ama takmayı unuttuğum kırmızı şapkamı düzgün olacak şekilde taktım. Sağ tarafımda bulunan binanın filmli siyah camlarına döndüm, gördüğüm kadarıyla düzelttim. Adımlarıma kaldığı yerden devam ettim.
Bugün dersim yoktu, pazartesi olmasına rağmen sabahın erken saatlerinin vermiş olduğu sessizlik kendini koruyordu. Biraz hava almak ve yürümek istemiştim. Beni rahatlatırdı düşünmeden yürümek. Bu sefer düşünerek yürümek zorunda kalsam da mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKBEN
FantasiaSaat gece yarısını çoktan geçmişti, şiddetli bir yağmur vardı Olimpos Krallığı'nda. Uzun zamandır beklenilen yağmur sonunda yağmıştı, halk sokakları doldurmuş şükür ayinleri eşliğinde ellerindeki kazanları doldurmaya çalışıyordu. Nereden bilebilirle...