7

1.4K 146 30
                                    

İyi okumalar!~

O gece Sehun beni evime bıraktıktan sonra Kris'le anlaştığımız üzere geç saate kadar telefonla konuştuk. Ona üniversiteden gelen kâğıdı ve dahasını anlattım. Okula dönmemden yana olan bir kişi daha olmuştu. Böylelikle ben de yavaş yavaş bu fikre ısınmaya başlıyordum. Tabi buna babamın o gece rüyama girip okuluma devam etmemi söylemesi de sebep olmuştu. Ertesi gün elimdeki çiçeklerle babamın mezarına gitmiş her şeyin onun istediği gibi olacağına söz verip oradan da üniversiteye gidip tekrar kaydımı başlatmak için işlemleri tamamlamıştım.

Ve artık yeniden üniversiteliydim ve okulum yarın sabah başlıyordu. Bir sene daha okuyup doktor olacaktım.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Kris elindeki bardağı masaya bırakarak.

Çatalımı tabaktaki zeytine batırıp "Okulu," dedim.

"Kendini bu kadar sıkma her şey bıraktığın gibi devam edecek."

Elini uzatıp masanın üstündeki sol elimi kavradı. Hafifçe sıkarak yanımda olduğunu gösteriyordu. Gülümseyerek kafamı salladım.

"Kahvaltıdan sonra işe gideceğimi biliyorsun. Bugün ne yapacaksın?"

"Senle gelsem olur mu? Bütün gün sıkıntıdan patlamak istemiyorum."

"Olur, tabi ama ben işlerle uğraşırken beni beklemekten sıkılmazsın mısın?"

"Hayır, sıkılmam. Daha önce de gelmiştim. Çalışırken seni izlemek yine zevkli olacak eminim," dedim sırıtarak.

***

"Kris~ Ben sıkıldım."

Önümdeki dergileri karıştırırken söylemiştim. Kris bir kahkaha patlatıp yanıma geldi. Çenemden tutup kafamı kaldırdı. Gözlerinin içi gülerken bana bakıyordu.

"Beni izlerken hiç sıkılmayacağı söylüyordun?"

Çenemdeki ellini tutup ellerimin arasına aldım. "Ama sıkıldım."

"Tamam, haklısın. Sana kızamam ama bana biraz daha zaman ver. Gerçekten az bir süreye ihtiyacım var. Sonra bana gideriz. Ben işimi hallederken gezinmeye ne dersin?"

"Tamam, olur."

Dudağıma kondurduğu bir öpücükten sonra o yerine oturdu. Ben de zaman geçirmek için koca şirketin içinde nereye gittiğimi bilmeden gezinmeye başladım.

Gezintim önüme bakmadığım için birisine çarpmamla sonlanırken düşmek üzere olduğumu gören çarptığım kişi bir eliyle belimi bir eliyle de sağ kolumu kavradı.

"Ben fark etmedim. Özür dile- Sehun?"

Kafamı kaldırdığımda Sehun'unla yüz yüze gelmiştim. Beni ayakta tutan kolları içimi gıdıklarken yavaşça kaybolmuş ben ise tekrar ayaklarımın üstüne basmıştım.

"Çarptığın kişiye dikkat et. Bir dahakine seni tutan biri olmazsa bu kadar şanslı olmayıp yere yapışabilirsin. Ee, söylesene ne yapıyorsun burada?

"Kris'i beklerken sıkıldım, geziniyordum."

"Gezinmek sıkıntını giderdi mi bari?"

Bir saniyeliğine yere bakıp dudak büktüm. Bu kısa anda sıkıntımın geçip geçmediğini düşünüvermiştim. "Pek sayılmaz."

"O halde gel de sana bir kahve ikram edeyim. Belki zaman senin için daha hızlı geçer."

Hemen sağda kalan odanın kapısına elini attı. Bu sırada benden bir cevap bekliyordu.

"Senin odan mı?" dedim merakıma yenik düşerek.

"Evet. Geliyor musun?"

Kafamı hızla sallayıp onu takip ettim. O koltuğuna oturup ikimiz için kahve isterken ben de Kris'in odasına benzeyen odada farklılıklar arayıp bulamıyordum. Kahveleri isteyip telefonu kapatarak bana bakmaya başladığında ben de gülümseyerek odayı incelemeyi bıraktım ve ona döndüm.

"Anlat, bakalım," dedi ellerini masanın üstünde birleştirip bana odaklanırken sordum. "Neyi anlatmam gerekiyor?"

"İstediğin her şeyi anlatabilirsin. Susup oturmak için gelmedin, değil mi? Mesela üniversite işini ne yaptın, bir karar verebildin mi?"

Üniversite kelimesi yüzüme belli belirsiz bir gülümseme yerleştirirken heyecanla konuştum.

"Yarın başlıyorum."

"Bir karar vermene sevindim. Senin için en doğrusu olduğuna eminim."

Cümlesini bitirdiğinde kapı çaldı ve elindeki tepsiyle kahvelerimizi getiren bir kız girdi içeri. Sekreteri olmalıydı. Cilveyle kahveleri masaya bırakıp aynı cilveyle Sehun'a başka bir şey isteyip istemediğini sordu. Sehun onunla ilgilenmeyip bana başka bir soru sorduğunda yüzüne yansıttığı bozulmayla odadan çıktı.

Aklım az önce giden sekreterde kalmıştı. Güzel bir kızdı. Biraz çabalasa ondan etkilenebilirdim. Peki ya Sehun? O da ondan etkilenir miydi? O kızın beni etkilemesi biraz zor olabilirdi çünkü benim tercihim erkeklerden yanaydı. Sehun'un tercihi neydi? O sekreter gibi bir kız mı, yoksa benim gibi bir erkek mi tercihi olurdu?

Benim gibi bir erkek mi?

Ne diyordum ben böyle, aklımdan neler geçiyordu? Düşüncelerimle utanıp başımı önüme eğdim. Neler düşünüyordum?

"Kahven soğuyacak Luhan."

Sehun beni ikaz ettiğinde kendime gelmiş kahvemi yudumlamaya başlamıştım.

"Senin tercihin ne Sehun, kızlar mı erkekler mi?"

Ağzımdan çıkan şeyi ben mi söylemiştim? Şimdi söylemiştim değil mi? Doğru duymuştum. Kesinlikle son zamanlarda iyi değildim. Sehun da şaşkınca bana bakıyordu.

"Efendim?"

"Özür dilerim. Sekreterin güzel bir kız eğer düşünürsen diye söylemek istedim. Sormadım say, lütfen."

"Hayır. Yani demek istediğim özür dilemene gerek yok. Sorabilirsin tabi, sonuçta sohbet ediyoruz. Sadece biraz şaşırdım o kadar."

Daha fazla konuşmamam gerektiğini düşünerek sustum. Çünkü konuştukça batıyordum. Uzun bir sessizlikten sonra konuşan Sehun oldu.

"Bundan son günlerde emin değilim."

"Ha?"

Dikkatimi ona verdiğimde gözlerini bana dikmişti. Verdiğim saçma tepkiye gülerek açıklama yaptı.

"Kızlardan mı, erkeklerden mi hoşlandığıma emin değilim diyorum. Kızlardan hoşlandığımı sanıyorum ama belki yanılıyorumdur."

Gözlerini bir saniye olsun benden ayırmıyordu. Ben de ona bakıyordum. Gözlerinde gördüğüm bu ifade neydi, tam olarak anlamıyordum. Tam o anda odanın kapısının hızla açılmasıyla yerimden sıçradım.

"Sehun, Luhan'ı bulamı- Luhan. Neredesin sen? Bana neden bunu yapıyorsun? Telefonunu neden yanına almadın? Her yerde seni arıyorum."

Kris telaşla oturduğum yerden kolumu tutarak kaldırıp sarıldı. Onu yine merakta bırakmıştım. Sarılmasına karşılık verip omzunun üstünden görüş alanımda olan Sehun'a bakarken önündeki kâğıtları karıştırıp bir şeyler mırıldandığını gördüm.

"Belki de kızlardan hoşlanmaya devam etmeliyim."

Sesi bir fısıltıdan daha alçaktı ama ince dudaklarını okumak hiçte zor değildi. Bir şey söylemeden telefonunu alıp bizi baş başa bırakarak odadan çıktı.

Luna PienaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin