17

1.1K 102 4
                                    

İyi okumalar!~

Tao yabancısı olduğu bir evde gözlerini araladı. İçeriden gelen tıkırtılara kulak vererek nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Kalbinde oluşan sızıyla gerçek dünyaya dönerken nerede olduğunu ve Kris'in uykuya dalmadan hemen önce kendisine söylediği cümleleri hatırlamıştı. Uyuyunca her şey geçer demişti Kris ama kısa bir süreliğine olduğunu sadece uyuyunca diyerek belirtmişti aslında. Aynen öyle olmuştu. İçinde hissettiği sızı bir süreliğine yok olmuştu. Uyumuş uyanmıştı ve şimdi acısı kaldığı yerden devam ediyordu. Gözünden düşmek için kendisini zorlayan yaşları serbest bıraktı. Eli kalbinin üstünde koltukta otururken acının biraz olsun dinmesini istiyordu.

"Uyandın mı?" dedi Kris'in kapı tarafından gelen sesi.

Kafasını kaldırmadan hafifçe salladı. Dün gece yeterince ağlayarak Kris'i bunaltmıştı. Şimdi daha fazla ağladığını görmesi istemiyordu.

"Neden yüzüme bakmıyorsun?"

Kris yanına gelmiş çenesinden tutarak kendisine bakmaya zorlamıştı. İzin vermediği için dışarıya çıkamayan yaşlar gözlerinde dolmuştu. Gözlerini güçlükle onun gözlerine dikerek yutkundu. Kris'i ilk gördüğü anda ondan etkilenmişti ve etkilenmeye devam ediyordu. Ama onun aklının kendisini fark edemeyecek kadar başka bir yerde olduğunu biliyordu. Bu durumda dün gece hep yanında olacağını söylemesini düşündükçe gözlerine bakarken zaten olan acısının yanına yeni bir acı ekleniyordu.

"Çirkin görünüyorum." dedi kafasını çevirmeye çalışarak.

"Hayır, görünmüyorsun!"

Tao direnmeyi bırakıp tekrar gözlerine baktı. Kris de çenesini bırakarak yanına oturdu.

"Tao," dedi ciddi bir konuşmanın başında olduğu sesine yansımıştı. "Bana 'Sadece bakmak yetmez, görmek de gerekir,' demiştin ya hani?"

Tao bir an kalbinin durduğunu hissetti. Ne acısını ne atışını hissetmiyordu. Kafasını 'Evet' dercesine sallarken kalbi tekrar atmaya başlamış acı çeken kelebekler ufak bir heyecana kapılmıştı.

"Ben de dediğini yaptım. Artık sadece bakmıyorum. Aynı zamanda görüyorum."

"G-görüyor musun?" Tao kekeleyerek sormuş en sonunda da yutkunmuştu.

"Seni görüyorum ben. İlk başta göremeyecek kadar aptal olabilirim. Ama şimdi görüyorum. "

Tao'nun hızla atan kalbi aklına gelen şeyle yüzündeki heyecanı da silip kırılmıştı. Kris dün muhtemelen kendisine acıdığı için bugün bunları söylüyordu. Böyleydi değil mi? Dakikalar öncesinde kendi elleriyle umutla yeşerttiği hayallerini şimdi kendisi yok etmişti.

"Bunları söylemene gerek yok, Kris. Yanımda olduğunu bilmek de inan yetiyor bana. Gerçekten olmayan şeyleri sırf ben iyi hissedeyim diye söylemen iyi hissetmemi sağlamaz. Daha fazla canımı acıtır. 'Bakmak yetmez, görmen de gerekir.' demiş olabilirim ama 'Hissetmen de gerekir,' demeyi unutmuşum."

"Çok düşündüm. Gerçekten düşündüm. Ve senin sadece beni uyandıran bir etken olduğunu anladım. Sen sadece zaten içimde olan hisleri açığa çıkartmama yardımcı oldun. Ben zaten hissediyorum. "

Kris güven veren sesiyle Tao'ya bakarken Tao elbette ikna olmuştu. Ama aklına takılan birkaç küçük detay vardı.

"Peki... Ya L-luhan? O-"

"O yok!"

Kris'in hafifçe yükselen sesiyle Tao hafifçe gerilemişti ama Kris onu korkuttuğunu anlayınca yumduğu gözleriyle ses tonunu düşürdü.

Luna PienaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin