11

1.4K 142 23
                                    

İyi okumalar!~

Luhan ertesi gün akşama doğru Sehun'un mesaj atarak yerini bildirdiği kafenin önüne kolundaki saate bakarak geldi. Beş dakika kadar gecikmişti.

Kafenin kapısını açmadan önce içeriye göz attı. Sehun cam kenarında bir masada oturuyordu. Kafası önüne eğikti ve her on saniyede bir kolundaki saatini kontrol ediyordu. Luhan'ın gelmeyeceğini düşünmek onu saatine bakmaya itiyordu. Ama korktuğu başına gelmemişti. Luhan kapıyı açınca küçük bir çan yeni müşterinin geldiğini belli edercesine çınlamıştı. Küçük ve sevimli kafedeki birkaç kafa kapıya doğru dönerken tezgâhın arkasındaki kız 'Hoş geldiniz.' diyerek Luhan'ı selamlamıştı. O anda Sehun'un kafası da heyecanla kapıya döndü. Luhan'ı görünce yüzünde büyük bir gülümsemeyle ayağa kalktı. Luhan da gülümseyerek yanına ilerlemeye başladı.

"Gelmişsin."

Sehun inanamıyormuş gibi söyleyince Luhan elini uzatarak gülümsedi. "Elbette geleceğim. Söz vermiştim, sözümü tutuyorum."

Sehun kendisine uzatılan eli sıkıp bırakınca aynı eliyle karşısındaki boş yeri gösterdi. "Otursana."

Beraberce masaya oturdular. Birer fincan kahve sipariş edip kahveleri gelene kadar sessizce beklediler. Kahveler geldikten sonra Sehun utana sıkıla konuşmaya başladı. Bugün içindekileri Luhan'a anlatmak niyetindeydi ama bu kadar zor olacağını tahmin etmemişti.

"Luhan seni buraya sözde bana olan borcunu ödemen için çağırdım ama benim seninle konuşmak istediğim başka bir konu var."

İlk cümleler Sehun'un ardından bir bir dökülürken Luhan meraklanmıştı. Sehun onunla ne konuşabilirdi ki? Sandalyesinde öne doğru biraz kaydı ve söyleyeceklerini dikkatle dinlemeye çalıştı. Sehun masanın üzerinden uzanarak Luhan'ın kahve fincanının yanında duran elini kararsızlıkla da olsa tuttu. Luhan elini tutan ele baka kalmıştı ama elini geri de çekmemişti.

"Seni dinliyorum. Konu ne?" dedi gözleri halen elini tutan eldeyken.

"B-ben... Nasıl söylesem bilmiyorum."

Sehun, Luhan'ın da rahatsız olabileceğini düşünüp elini çekti. O yüzünü avuçlarının arasına alıp kafasıyla beraber bedenini de arkaya yaslarken Luhan da buz tutmuş elini masadan çekip kucağına bıraktı. Sehun kafasını kaldırıp tekrar Luhan'ın güzel yüzüne odaklanınca küçük bir iç çekiş bıraktı.

"Konu biziz."

"Biz?" Luhan yutkunmasını engelleyememişti. Biz kimdi?

"Daha fazla uzatmayacağım. Seni seviyorum."

Birden bire söylemişti. Luhan'a diktiği gözleriyle geri adım atamayacağı bir yola girerken söyleyivermişti. Luhan hızla atan kalbinin yerinden çıkacağına o an yemin edebilirdi. İlk şaşkınlığını atıp hafifçe bir öksürüp dalgasına kapılırken uzanıp kahvesinden bir yudum aldı. Kalbi deli gibi çarpıyordu. En son söylediği iki kelime daha önce ona hiç bu kadar etkileyici gelmemişti. Gözleri masada gezinirken içinin titrediğini hissediyordu. Sehun sessizce onun tepkilerini ölçüp bir şeyler söylemesini bekliyordu.

"Kris'in yani senin en yakın arkada-" Luhan bir şey söylemesi gerektiğini düşünüp aklına gelen ilk şeyi söyleyecekken Sehun o tamamlayamadan lafını bölmüştü.

"Biliyorum, biliyorum. Lanet olsun, biliyorum. Kris benim arkadaşım ve sen de onun sevgilisisin. Bundan daha iyi bildiğim bir şey yok ama elimde değil tamam mı? Kris seni benden önce bulmuş olabilir ama bu benim suçum değil."

Bir çırpıda söylediği şeyler Sehun için hiç kolay değildi ama olan buydu. Kaşları çatılmış kendisine masumca bakan adamı izliyordu.

Luna PienaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin