5

1.5K 131 14
                                    

İyi okumalar!~

Annemin arkamdan defalarca seslenmesine rağmen onu duymazlıktan geldim. Peşimden gelmemesini babamla yalnız kalmak istediğimi söyleyip evden uzaklaştım.

Ayaklarım bedenimi babamın mezarına doğru zorla taşıyordu. Onu uzun zamandır ziyaret etmemiştim. Yanına vardığımda ne yapacağımı bilmiyordum ama ona ihtiyacım olduğunu biliyordum.

Yan yana sıralanmış mezarları geçerek babamınkine yöneldim. Adım adım hedeflediğim mezara yürüyordum. Babamın toprağın altında uyuduğunu bildiğim halde her ziyaretimde onu buralarda bir yerde otururken bulmayı içten içe kendimi kandırırken hayal ediyordum.

Sonunda mezarının başındaydım ve babam yine hayallerimi yıkmış kendisine ait toprağın altında uyumaya devam ediyordu.

"Merhaba, baba."

"..."

Cevap veremezdi değil mi? Bir sefercik de olsa sesini bana duyuramazdı.

"Sorun değil, konuşmasan da olur. Hem zaten ben uykunda da beni dinlediğini biliyorum. Çünkü sen bir babasın."

Babamın beni uykusunda da dinlediğini biliyordum. Çünkü bir gün babam uykusundayken ona bazı sıkıntılarımı anlatmıştım. Uyuduğunu sandığım babam anlattığım her şeyi dinlemiş ertesi gün bana dert ettiğim her şeyin bir gün geçeceğini söylemişti. Uyurken beni nasıl dinlediğini sorduğumda "Ben seni uykumda bile dinlerim Luhan. Çünkü ben babayım." cevabını vermişti.

O gerçekten sahip olunabilecek çok iyi bir babaydı.

Mezarının üstündeki kurumuş çiçeklere baktım. En son annemle geldiğimizde getirmiştik ve üzerinden uzun bir zaman geçmişti. Şimdi hiçbir şey düşünmeyerek gelmiş ve ona çiçek getirmeyi unutmuştum.

"Sana çiçek getiremediğim için üzgünüm. Bir an önce yanına varmak istediğim için unuttum. Söz veriyorum bir sonraki ziyaretimde iki tane getireceğim. Hem de ziyaretlerimi daha da sıklaştıracağım."

"..."

"Hiç mi konuşamazsın baba? Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... Hem bazıları önemli şeyler düşüncelerini bilmeliyim."

"..."

Konuşmayacaktı işte! Ne diye umut ediyordum ki? Derin bir nefes aldım ve beni dinlediğini bilmenin tesellisiyle anlatmaya koyuldum.

"Doktor olmamı istiyordun, değil mi? Halen istiyorsan doktor olabilmem için kalan bir senemi okumaya üniversiteden gelen bir yazıyla tekrar davet edildiğimi sana söylemeliyim. Sence gitmeli miyim? Senin için başladığım okula sen yokken devam etmeli miyim? Annem haklı olabilir mi? Beni yukardan izlediğini biliyorum. Tekrar okula dönmem seni mutlu edecek mi baba? Eğer mutlu edecekse bunu bana söyler misin çünkü öyleyse hiç düşünmeden döneceğim."

Ama mutlu olup olmayacağını bilmiyordum. Emin olamıyordum. Sessizce olduğum yerde oturmaya devam ediyordum ve babamın üzerine örtülmüş toprağı okşuyordum. Zaman geçtikçe eve gitmem gerektiğini hatırlamıştım. Hava her geçen dakika biraz daha kararıyordu ve ben her ne kadar gece babamla uyumak istesem de gitmem gerektiğini biliyordum.

"Sanırım şimdi eve gitmem gerek, yine geleceğim. Bir karar verip yine geleceğim ve seni mutlu ettiğime emin olacağım."

Babamla vedalaşıp evin yolunu tutmuş kapıda beni bekleyen annemin yanından sessizce geçip içeriye tek kelime etmeden girmiştim. Babamla uzun zaman sonra vakit geçirmek iyi gelmişti. Bu durumun yüzüme yansıdığını tahmin edebiliyordum. Beni biraz da olsa iyi görmek annemin endişesini gidermiş ve mutlu etmiş olmalıydı ki soru sormadan odama gitmeme izin verdi.

Luna PienaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin