Jimin eve geleli üç gün olmuştu ve sürekli yoongi' nin yanındaydı, bu sinirimi bozuyordu.
Aşşağı indiğimde gülüşerek konuşuyorlardı, sinir ile onlara baktım, benimle böyle bir defa bile konuşmamıştı.
Gözleri beni bulunca gülüşü soldu, hızla mutfağa gittim ve masaya oturdum, kimse yoktu.
Kafamı masaya koyarak ellerimi sıktım.
"Bana bok gibi davranırken diğerlerine gülüyor"
Mırıldandığımda jin içeri girdi, yanıma gelerek güldü.
"Ne oldu?"
"Bir şey olmadı"
"Eminim olmamıştır"
"Neden bana bu kadar sert"
"Kim sert"
"Yaralı göz"
"Hoseok, yoongi iyi biri, sen sadece fazla gözüne battın"
"Ne yaptım da gözüne battım, bana buz kalıbı gibi ama içeride olan çocuğa gülüyor, size iyi davranıyor, benim ne suçum var"
"Ahh bilmiyorum, kaçtığın için dir belki"
"Sanmıyorum"
Kalkarak mutfaktan çıktım, kapıya giderek ceketimi aldım, yoongi bana bakmadı bile ama zahmet edip sordu.
"Nereye"
"Sanane"
Kapıyı açarak çıktım, ilerledim ve ağaçların arasına girdim, ilerleyerek durdum ve bir tanesinin dibine oturdum.
Normalde bunu takmazdım ama bu aralar beni rahatsız ediyordu, gözlerim dolduğunda kendimi sıktım, o aptal için ağlamayacaktım.
Yanaklarım ıslandığında gözlerimi kapattım ve kafamı eğdim, benimle neden böyle gülerek konuşmuyordu ki?
Sessizce kaldım ve geceye kadar kıpırdamadım, yalnız kalıp aklımı saçma düşünceler ile doldurdum.
/-/
Gece olmuş yıldızlar parlarken ismimi duydum, saat'e bakmak hiç aklıma gelmemişti.
Sâat gece yarısı ikiye geliyordu, göz devirip kalktım, seslerin olduğu yere gittiğimde diğerleri etrafa dağılıyordu, taehyung beni görünce yanıma geldi.
"Hoseok çok korktuk"
Sarıldığında bende sarıldım, geri çekildiğimiz de yoongi sinir ile baktı.
"Neredeydin sen hoseok, artık sınırı aşıyorsun"
"Ne sınırıymış o, biz hayvanmıyız da eve tıkılıyoruz, dışarı çıkamıyoruz, çok hayvan bakmak istiyorsan git kendine köpek al"
Üstüme gelecek iken jimin kolunu tuttu, sinir ile güldüm.
"Biliyormusun taşaronluk yapmak daha kolay"
Onları arkamda bırakıp ilerledim,jin çağırsada takmadım, orada kalıp nasıl aşık olacaklarını izlemeyecektim.
Ne kadar gittim bilmiyordum ama ana yola çıkmıştım ve gökyüzü mavi olmaya başlamıştı.
Yanıma para aldığım için şanslıydım, yoongi den aşırmıştım, kesin biliyordu.
Yanda duran kafeye girdim ve en köşeye oturdum, kafamı masaya koyup dışarıyı izledim, adım sesleri geldiğinde bakmadım, kadın sesi kulağıma doldu.
"Efendim, sipariş vericek misiniz?"
"Tost ve çay alabilir miyim, karışık olsun"
"Hemen geliyor"
Kadın gittiğinde gözlerim doldu, arkamdan gelir, seni pis velet der sanmıştım ama yapmamıştı.
İçeri bir kaç adam girdi, yan gözle onlara baktığımda yutkundum, siktir namjoon bu adamlardan bahsetmişti, güç emicileri, tedirgin olmadan kalktım ve kasaya gittim, onları biraz inceledim.
"Paket yaparmısınız lütfen"
"Ama çay"
"İptal edin, işim çıktı da, acil"
Kadın poşet çıkartarak tostu gazeteye sardı, bir adam yanımda durduğunda kadın paketi uzattı.
"Teşekkür ederim"
"Bir dolar yeter"
Parayı çıkartarak uzattım, aldığında kafeden çıktım ve hemen uzaklaştım, siyah bir araba önümde durduğunda kaşlarımı çattım, camı açıldı, jungkook kafasını uzattı.
"Gel"
Kapıyı açtığında geçtim, ilerlediğinde yutkundum.
"Şu güç emiciler"
"Ne olmuş onlara"
"Kafede gördüm,iki kişi"
Telefon dan bir şeyler yapmaya başladığında konuştu.
"Sana bir şey yaptılar mı?"
"Hayır, sessizce çıktım hemen, çok korktum"
"Tamam, eşgallerini verebilir misin?"
"Biri uzun boyluydu, sarı saçlı, küçük burunlu,tombul yüzlü, diğeri biraz daha kısa, siyah saçlı, uzun burunlu yüzü kemikliydi, iriydiler ama, dövmeleri vardı, kolları kaplıydı"
"Pekala, şimdi onları arayacaklar"
Kafamı salladım, bana baktı.
"Açmısın?"
"Evet ama iştahım kaçtı"
"Neden evde değilsin?"
"Artık oraya gitmeyeceğim"
"Neden, yine yoongi ile kavga mı ettiniz?"
"Bu sefer öylesine değildi, bıraktım"
"Ama siz hep kavga edersiniz"
"Jungkook bunaldım, biz hayvan değiliz, sürekli evdeyiz, özel yaşantımız yok, istemiyorum, artık sıkmaya başladı"
"Hoseok sizi korumaya çalışıyoruz, o adamlar senin güçlerin olduğunu bilseydi canını alana kadar seni mahfederlerdi"
"En azından huzura kavuşurdum"
Sessiz kaldı, gözlerim dolduğunda kapattım, itiraf etmek istemesemde şimdi yoongi nin o buz suratını özlemiştim.
Jungkook beni evine getirdi, iki araba daha vardı ve yoongi dışarıda sigara içiyordu, kaşlarımı çatarak arabadan indim, bize döndüğünde ona bakmadan ilerledim.
Kolumu tutarak beni durdurdu.
"Hoseok"
Kolumu çektim ve konuşmadan eve girdim, o bilemesede ona kırgındım, jin'i görünce yanına oturup kafamı bacaklarına koydum, saçlarımı okşadığında taehyung yanıma oturdu.
"Hoseok, seni anlamadılar değil mi?
"Hayır"
Jimin taehyung'un yanına oturduğunda gözlerimi kapattım, varlığı bile sinir ediyordu, konuşunca dinledik.
"Namjoon, yoongi,jungkook ve bir adam daha o adamları bulmaya gidecekmiş"
Takmadım, daha doğrusu takmamaya çalıştım, kalkarak sinir ile ona baktım ve koltuktan da kalkıp mutfağa gittim, arkamdan taehyung da geldi.
"Neden jimin'e kızgınsın"
"Sevmiyorum"
"Ama daha yeni geldi"
"Taehyung"
"Tamam tamam"
Dolabı açtım ve onları düşünmemeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
power : sope
Fantasy"Bana söz verdin, canlarımızı yolda bulmadık, bana bunu söylemiştin, ölürsen peşinden gelirim, cehenneme gömerim seni yoongi" Göz yaşlarım aktığında sıkıca sarıldı.