Bölüm 14

230 10 2
                                    

Medya: Aras Torlu
_____________________

Biliyorum tuhaf ama çarpıştığımızda aklıma Alp gelmişti. Alp... aklımdan çıkmıyordu. Şimdiyse Aras'ın yeşilleriyle bakışıyordum. Aras hemen geri çekildi ve elini belimden çekti. Ardından yere düşen su şişesini aldı ve bana baktı. Utanmıştım fakat rezil olduğumu düşündüğüm için utanmıştım. Bu yüzden yanaklarım kızarmıyordu. Eğer ki kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarsa ve o kişiye karşı kendimi rezil hissedersem yanaklarım ateş gibi yanıp kızarıyordu.

"Özür dilerim. Birden arkamı dönünce arkamda olduğunu görmedim." Dedim iki adım ötemde duran Aras'a. Aras'ta kafasını iki yana sallayıp güldü.

"Yok yok sorun değil. Benim hatam. Hadi derse çıkalım." Gülüp kafamı salladım ve yukarı çıktık. Sınıflarımıza dağıldığımızda derin bir nefes verdim. Her zamanki gibi çok yorucu bir gündü. Kimsenin sorularına cevap vermeden geçip sırama oturdum. Beren bana baktı ve burukça gülümsedi. Aynı şekilde bende ona karşılık verdim ve biraz kafamı dağıtmak adına dersi dinlemeye karar verdim.

~~~~~

Son derste şükür ki bitmişti. Beren'le çıkışa doğru yürüyorduk ama ikimizden de ses çıkmıyordu. En son Beren bu sessizliğe dayanamamış olacak ki konuştu.

"İdil askım nasılsın?" Bana doğru dönerek sorduğu soruya hafifçe bir gülümsemeyle cevap verdim.

"İyiyim fakat aklım çok dolu. Derslere mi odaklanayım? Okuldaki duruma mı? Yoksa al-" Alp'e mi diyecektim ki son anda kendimi frenledim. Daha kimse duygularımı bilmiyordu. Alp bile. Gerçi yaptığım son hamleden sonra Alp'inde anladığını düşünüyordum. O da ayrı bir dertti. Yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum.

"Neye neye? Anlamadım." Dedi Beren gerçekten de anlamadığını belli eden yüz ifadesiyle. Dudaklarımı büzüp kafamı iki yana salladım.

"Yok bir şey ya. Öyle işte. Hem sen son dediğime mi odaklandın sadece? O kadar şey söyledim." Dedim yapmacık bir sinirle. Beren'de güldü ve telefonunu çıkarıp birini aradı. Kimi aradığını herkes tahmin edebiliyordur. Cenk.

"Nerdesin? Biz çıktık." Cenk bir şeyler söyledi ve Beren sadece "tamam" demekle yetindi.

"Noldu?" Merak etmiştim.

"He şey ya biz sana söylemedik ama bugün eve gitmiyoruz. Sen, ben ve Cenk bir yerlere gidiyoruz." Dedi suçlu gibi gülümseyerek. Kaşlarımı çattım ve Beren'e doğru döndüm.

"Nerey-" diyecektim ki Beren sözümü kesip işaret parmağını dudaklarımın üstüne koydu. Parmağına kaşlarım hala çatık bir şekilde bakarken geri çekti.

"Nereye gittiğimizi sorma. Söylemem, söyleyemem." Aslında Beren bana bir şey söylemeden duramıyordu. Cenk, söylememesi için tembih etmiş olmalıydı. Biraz zorlarsam söylerdi fakat sürprizlerini bozmak istemedim.

"Peki sormayacağım. Onun yerine başka bir şey soracağım. Neden bir yerlere gidiyoruz?" Beren gözlerini devirip yolun ortasında durdu ve kollarını bağlayarak bana döndü.

"Çünkü salak arkadaşım bu gerici havadan, depresyona benzer düşüncelerden kurtulmak için." Bende gözlerimi devirip kollarımı bağladım.

"Bunun için evde birlikte olmak bile yeterdi benim canım(!) arkadaşım." Canımı bilerek vurgulamıştım ki anlasın. Oflayarak cevap verdi.

"Offf İdil. Her şeye de bir şey bulma. Evden sıkıldık zaten hep ev hep ev. Biraz sosyalleş yani." Kollarımı çözdüm ve elimi omzuna attım.

"Bana bak. Sen bana alttan alttan bir şeyler diyorsun salak asosyal falan. Anlamıyorum sanma. Alırım o kelleni. Anlaşıldı mı?" Beren korkmuş gibi bir tavır takındı ve ellerini önünde bağladı.

Karşı KomşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin