Sabah kalktığımda üzerimde inanılmaz bir yorgunluk vardı. Dünden sonra aklım yerinde değildi. Dün Yiğit'in bana polarını vermesi sayesinde üşütmekten kurtulmuştum. Onun polarını en kısa sürede vermeliydim. Bunu aklımın bir köşesine not ettikten sonra hazırlanmak için dolabımın önüne geldim. Hava bugün güzel olduğu için etek kombini yapmayı seçtim. Altıma beyaz bir kısa etek, üstüme ise beyaz bir gömlek giydim. Gömleğin üzerine bol bir bej renginde süveter giyip gömleğin eteklerini süveterin altından sarkıttım. Gömleğin kollarını dirseğime kadar katlayıp koluma kahverengi küçük bir saat takmıştım. Saçlarımı dalgalı bırakıp takı kutumdan seçtiğim gümüş bir kolye ve küpe taktım. Makyajımı ise hafif yapmak istemiştim. Bugün çillerimi saklamak istemiyordum. Parfümü de sıktığımda koluma aldığım bez çantamla odamdan ayrıldım.
Aşağı indiğimde annem her zamanki gibi kahvesini yudumluyordu. Normalde olsa yanına giderdim fakat birbirimize tripliydik. O yüzden kısaca veda etme kararı aldım. Mutfağın önüne gelip kapıdan seslendim.
"Ben çıkıyorum." Annem bana bakıp kafasını salladı. Tahmin etmiştim tripli olduğunu bakalım kim kazanacaktı. Kapıya gidip ayakkabılarımı da giydikten sonra çıktım. Aklıma Alp gelmişti. Bir mesaj atsam fena olmazdı. Dünde konuşamamıştık zaten aramayı unutmuştum. Merdivenlere ilerlerken bir yandan da telefonumu çıkardım. O sırada karşı dairemizin kapısı açıldı. İçeriden Cenk ve Yiğit çıktı. Cenk gülümseyip el salladı. Bende ona karşılık verdim ve Yiğit'e baktım. O da bana gülümsedi. Bende gülümsedim ve yanıma geldiler.
"Okula mı?" Diye sordu Cenk. Kafamı salladım.
"Başka nereye olabilir?" Cenk göz devirip güldü.
"E hadi gidelim o zaman. Yiğit'te bizim okulun yakınlarında bir yere gidiyor zaten." Diye açıklama yaptı Cenk. Kararsız kalmıştım. Niyetim Alp'i arayıp onunla gitmekti. Fakat Cenk ısrar edecek gibi duruyordu. Yine de kendimi dinledim.
"Siz gidin ya ben Alp'le geleceğim." Dedim çantamdan tutunarak. Cenk kaşını kaldırdı ve bana yaklaştı.
"Hayırdır? Siz böyle ikide bir hep birliktesiniz. Sevgili mi oldunuz lan!" Cenk bana abi tavırları kesiyordu ama o tavırlar bana sökmezdi. Cenk birden kolunu omzuma attı.
"Doğru söyle kız. Valla bak ha delirtmeyin adamı." Oflayıp kolunu omzumdan atmaya çalıştım.
"Cenk bana abi tavırları kesme! Sen söyle asıl en yakın arkadaşımla nasıl olduğunuzu!" Sesim biraz yüksek çıkmış olabilirdi ama yapacak bir şey yoktu. Hala omzuma baskı uyguluyordu. Ona baktığımda söylediğim şey yüzünden bir durgunlaşmıştı. Boğazını temizledi ve usulca kolunu çekti. Daha sonra elini ensesine atarak benden uzaklaştı. Bende gülümseyip kollarımı birbirine doladım.
"Şey ya-" Dedi Cenk kekeleyerek.
"Ne? Hadi söyle canım çekinme." Cenk bana baktı ve ofladı.
"Seviyoruz kızım! Napalım onu benle tanıştırmadan önce düşünecektin. Aaaa delirtmeyin adamı valla atlarım şu merdivenlerden." Dedi cinnet geçirerek. Güldüm bu haline. İlk tanıştıklarında belliydi zaten. İlk görüşte aşk mıdır nedir? Yavaş yavaş Cenk'e yaklaştım. Bu sırada Yiğit'in varlığını unutmuştum. Ona baktığımda bizi gülerek izliyordu. İfademi bozmadan Cenk'in yanına ilerledim.
"Atlasana." Dediğim şeyle bakışları yavaşça beni buldu. Kafamı "ne var?" Der gibi salladım ve kafasına yavaşça vurdum. Bu onu delirten son şey oldu. Bir anda üzerime atladı ve kafamı yakalayıp kollarının arasına aldı.
"Cenk! Yapma dur!" Bağırıyordum ama aynı zamanda gülüyordum da. Kafamı ısırmıştı. Hayvan kafamı ısırmıştı!
"Sen misin bana vuran kızım. O kafanı kemireyim de gör. Bekle sen dur bekle. Soyunu kurutacağım!" Dedi Cenk eğlendiğini gizlemezken. Bu seferde saçlarımı karıştırmaya başladı. Saçlarımı özenle yapmıştım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşı Komşu
Dla nastolatkówO benim ilk aşkım O benim ilk nefretim O bir zamanlar benim olan adam O benim ölesiye nefret ettiğim insan O benim karşı komşum... Benim onu uzun zaman sonra ilk görüşümdü Onun ise beni Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi