Medya: Yiğit Şaşmaz
________________________Hani uzun zaman sonra eskiden çok sevdiğiniz biriyle karşılaşırsınız ve artık içinizde bir duygu olmadığını sanırsınız fakat onu gördüğünüzde atan kalbiniz size yanıldığınızı haykırır. Tam o noktadaydım. Deli gibi atan kalbim bana ne söylemek istiyordu? Onu özlediğimi mi? Hayır hayır yoksa onu hala sevdiğimi mi? Ya da bunca zaman ona karşı beslediğim nefretten dolayı kendimi suçlu hissettiğimi mi? Hangisini söylüyordu? Bende bilmiyordum. Bundan sonra hayatım nasıl ilerleyecekti, nasıl geceleri kafamı yastığa koyduğumda rahat uyuyabilecektim?
Yiğit yavaş yavaş bana doğru gelmeye başladı. Bende oturduğum yerden istemsizce kalkmış bulundum. Hala ağlıyorduk. Neden? Bilinmez. Aras'ın önünden geçip Yiğit'e yaklaşacakken Aras kolumu tuttu ve beni durdurdu.
"İdil bu kim?" Aras çatık kaşları ve ciddiyetiyle bana bakıyordu. Cevap vermedim. Kolumu kurtarıp Yiğit'e baktım. O da bana gelebileceği kadar gelmişti ve karşımda duruyordu. Benden gözlerini ayırmıyordu. Bende Yiğit'e yaklaşmak istedim. Ama engel olan bir şey vardı. Ayaklarım gitmiyordu. Aramızda belli bir mesafe vardı. Yaklaşınca ne olacaktı? Hiç bir şey olmamalıydı. Olmazdı. Aras önüme geçti ve Yiğit'le karşı karşıya geldi. Beni koruyordu. Haklıydı. Böyle bir davada, davalıyla böyle bir durum içerisindeyken böyle yapması normaldi. Yiğit sonunda gözlerini benden koparıp karşısındaki Aras'a baktı.
"Kimsin sen? Noluyor burada?" Dedi Aras ciddi sesiyle. Yiğit kaşlarını çattı ve bir ona bir bana baktı. Sanki Aras'ın varlığını daha yeni farketmişti. Yiğit çatallaşmış sesiyle konuştu.
"Asıl sen kimsin? İdil'i benden mi koruyorsun?" Dedi. Aras ağzından güler gibi bir ses çıkardı. Her ne kadar Aras'ın yüzünü göremesem de sinirlendiğini anlayabiliyordum.
"Soruma cevap değildi. Seni tanımıyorum. Ve evet İdil'i senden koruyorum." Aras'ın Yiğit'ten hoşlanmadığını iliklerime kadar hissetmiştim. Yiğit güldü ve kafasını salladı.
"Peki o zaman ben söyleyim kim olduğumu. Belki tanırsın ha?" dedi Yiğit ve ardından elini uzattı. "Ben İdil'in eski bir tanıdığıyım. Tanıdın mı beni şimdi? Sen kimsin?" Dedi Yiğit. Aras arkasını dönüp bana baktı. Doğruluğunu test etmek istiyordu. Kafamı salladım. Aras sinirle gözlerini kapatıp önüne döndü. Yiğit'in havada olan eline baktı ve elini sıktı. Ama normal bir şekilde sıkmadı. Yiğit'in elinin kızardığını görebiliyordum.
"Bende İdil'in arkadaşıyım. Fakat farketmişsindir ki onu koruyacak kadar yakın bir arkadaşıyım." Aras'ın bir kadını koruması güzeldi. Ama ben kontrolümü yitirdiğim zaman olmalıydı bu. Yiğit kaşını kaldırdı. Ortam daha da gerilmeden Aras'ın kolunu tuttum ve ellerinin kopmasını sağladım. Aras'a baktım. Şişmiş gözlerimi açıp kapattım. Aras anladı ve geri çekildi.
"Aras bana biraz müsaade eder misin? Konuşmamız gereken şeyler var. Biraz sonra gelirim." Aras emin olamadı. Bir bana bir Yiğit'e baktı.
"Emin misin?" Kafamı salladım. Aras'ta kafasını salladı ve Yiğit'e tip tip bakıp dışarı çıktı. Ardından Yiğit konuşmaya başladı.
"İdil kimdi bu? Neden öyle davrandı?" Dedi Yiğit anlamlandıramadığı tepkilere karşı.
"Arkadaşım. Biraz sinirlidir." Yiğit sadece bana baktı. Yüz hatları yumuşadı.
"Buradan çıkmalıyız artık. Dışarıda bir yerde oturup konuşmak ister misin?" Dedi gözlerime bakıp. Gözlerine her baktığımda içimde bir şey kopuyordu. Kafamı salladım ve çıkışa doğru yürüdük. Kapıyı açtı ve ilk benim çıkmamı bekledi.
"Aşağı da kafe tarzı sakin bir yer var. Oraya gidelim."
"Olur gidelim." Gözlerine artık bakamıyordum. Gidince nasıl konuşacağımı da bilmiyordum. Onca yıl nedensizce nefret ettim. Ve şuan yanımdaydı. Karşılaşmamızı her yerde hayal ettim fakat bir mahkeme salonunda olacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Kafeye ulaştığımızda cidden sakin bir ortam vardı. Bir köşeye geçip oturduk ve Yiğit kahve sipariş etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşı Komşu
Teen FictionO benim ilk aşkım O benim ilk nefretim O bir zamanlar benim olan adam O benim ölesiye nefret ettiğim insan O benim karşı komşum... Benim onu uzun zaman sonra ilk görüşümdü Onun ise beni Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi