Bölüm 13

245 11 2
                                    

Alp'le olan konuşmamızın üstünden 1 gün geçmişti. Yazdığım mesaja cevap olarak sadece "idill" yazmıştı. Sonra ben yazmayıp mesajını beğenmiştim. Şimdide uzun zaman sonra okuldaydım. Hemen yanımda cenk oturuyordu. Dersi dinlemiyordum. Daha doğrusu dinleyemiyordum. Önümüzde duran kitaplardan birisine bir not yazıp cenke uzattım. Cenk farketmedi çünkü dersi dinliyordu. Çalışkan çocuk seni. Görmesi için kolumla kolunu dürttüm. Bana baktı gözlerimle kağıdı işaret ettim. Kağıtta "ne zaman ara veriyoruz?" Yazıyordu. O da hemen saatine baktı ve cevap yazdı. "15dk" yazmıştı. Derin bir nefes verip kafamı son 30 dakikadır yaptığım gibi kollarımın üstüne koyup gözlerimi kapattım. Gözlerimi kapattığımda aklıma Alp geliyordu. Şuan ne yapıyordu? Çalışıyor muydu? Çok güzel bir mesleği vardı. Aynı gülüşü gibi. Hayallere daldığımda kolumun dürtülmesiyle Kafamı kaldırdım. Cenk ayağa kalkmış bana bakıyordu. Ne ara bitmişti ya?

"Uyudun sandım 15 dakikada." Dedi cenk gülerek. Sonra bende güldüm ve ayağa kalktım. Kitaplarımı zaten toplamıştım. Çantamı sırtıma taktım ve Cenk'in arkasından ilerledim. Koridora çıktığımızda rahat bir nefes almıştım.

"Yok uyumadım. Gözlerimi dinlendiriyordum." Cenk kafasını salladı. Karnım acıkmıştı sabahtan beri bir şey yememiştim. Hazır araya girmişken bir şeyler yesem iyi olacaktı.

"Ben çok acıktım ya Cenk. Bir şeyler yiyelim mi?" Cenk'in bir eliyle tek taraflı taktığı sırt çantasını tutuyordu. Diğer elindeyse okuma kitabını tutuyordu. Bugün gözlük takmıştı. Üstünde bol bir siyah tişört fakat kollarını-daha doğrusu bicepslerini- göstermek amacıyla tişörtün kolunu biraz katlamıştı. Ama bu tuhaf durmuyordu. Aksine yakışmıştı. Altında ise siyah bir bol kargo pantolon vardı. Saçları her zamanki gibi dalgalıydı. Boynunda ise kulaklık takılıydı ve o da siyahtı. Bu çocuğun siyah aşkı... ama siyah renk güzeldir. Yakışana ayrı güzel. Cenk bana gülerek baktı.

"Ben acıkmadım güzelim. Sen bir şeyler ye. Bende Beren'in yanına gideyim. Nasıl fikir?" Gözlerimi devirip önüme döndüm.

"Ya cenk ya! Tek yemek istemiyorum. İştahım kaçıyor." Cenk güldü ve saçlarımı karıştırdı. Elini ittirip koluna vurdum.

"Yersin yersin. İştahında kaçmaz eminim. Hadi ben kaçtım." Dedi ve gülerek göz kırptı. Ardından dediği gibi kaçmıştı. Cidden ben bunlarla ne yapacaktım? Neyse gerekirse her vakit çekerim. Yeter ki mutlu olsunlar. Kendi kendime gülerek kantine doğru yürüdüm. Kantine girdiğimde Allah'tan çok sıra yoktu. Hemen bir tost ve çay alıp boş bulduğum bir masaya geçtim. Güzel güzel aldığım tostumu yerken bana bakan gözler işittim. Bende ne eksik diyordum! Tostumu masadaki tepsiye bırakırken ellerimi çırpıp bana bakan kızlı erkekli karışık gruba baktım. Tahmin edersiniz ki normal bir bakma değildi. Oradaki kızlar da bana baktı. Gözlerimi asla çekmedim. Sonra yan bir şekilde gülümseyip kafamı "ne var?" Dercesine sallarken göz de kırpmıştım. Tamam biliyorum çok kötü bir hareket fakat bunlar anca bunu anlarlardı. Allah'ın aşkına lisede değildik. Her zaman dediğim gibi nelerle uğraşıyordum. Şuan da bakıştığım kişilerin kim olduğuyla ilgili hiç bir fikrim yoktu. Sonra oradan bir kız bakışmayı kesip ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Hadi ama! Tostum soğuyordu. Kızın bana doğru gelmesiyle diğer yanında duran kızda arkasından geldi. Erkekleri kalkmamıştı. Kız oturduğum masanın önünde durdu. Kafamı kaldırıp kıza baktım. Kız kollarını önünde bağlamıştı. Bende onu taklit ederek alaycı bir şekilde kollarımı önümde bağlamıştım. Sonra kim olduğunu bilmediğim kız konuşmaya başladı.

"Neden öyle bakıyorsun?" dedi. Anlamamış gibi yapıp kaşlarımı çattım.

"Nasıl bakıyormuşum?" Kız ağzından Güler gibi ses çıkardı. Sonra kollarını çözüp masaya ellerini koydu. Bana doğru eğildiğinde Kafamı geri çekmedim.

Karşı KomşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin