Alp hala gözlerime bakamıyordu. Cenk gergin ortamı düzeltmek adına ellerini çırptı ve konuştu:
"Hadi oyuna devam edelim." Bense yüzümü buruşturup içeceğimden bir yudum alarak konuştum.
"Hala oynamak istiyor musunuz? Beren iyi değil. Bende iyi sayılmam. Daha sonra devam etsek?" Dedim sorar gibi. İkisi de kafasını sallayıp onayladı. Beren bugün bizde kalacaktı. Cenk ayaklanıp sandalyede başı yana düşmüş Beren'i aldı ve koltuğa doğru götürecekken onu durdurdum.
"Ah! Cenk oraya götürme. Misafir odasına götürelim direkt. Uyanmaz nasıl olsa." Dedim ve Alp'e bakmadan daha doğrusu bakamadan Cenk'e yolu gösterdim. Odaya girdik ve hazır olan yatağa Beren'i koydu. Üstünü de örttükten sonra son bir bakış atıp odadan çıktı. Bende arkasından onu takip ettim. Salona geldiğimizde Alp hala yerinde oturuyordu. Cenk hiç oturmadan kapıya ilerledi.
"Cenk nereye?" Dedim. Bana dönerek konuştu ve aynı zamanda kapının kolunu tuttu.
"Gideyim artık geç oldu. Beren de uyudu. Bende yorgunum daha sonra konuşuruz." Dedi eliyle kolumu ovarak. Alp'e de veda etti. Bana son bir gülüş yollayıp evine gitti. Arkasından kapıyı kapattıktan sonra geri dönmek benim için zorlaşmıştı. Derin bir nefes alıp verdikten sonra yüzüme gülümseme yerleştirip beni bekleyen Alp'in yanına döndüm. Sandalyeme oturduktan sonra Alp'e baktım. O da bana bakıyordu.
"Koltuğa geçelim mi? Belim ağrıdı." Dedim gülerek. O da kafasını salladı ve ayaklanıp koltuğa oturduk. Hemen kendimi bir köşeye attıktan sonra rahat bir pozisyona geçecektim ki Alp'in tam dibime oturmasıyla gerildim. Alp öne doğru eğilmiş bir şekilde kolları dizlerine yaslıyken ellerini birbirine kenetlemişti. Bende normal oturuyordum. Bana bakıyordu. Bende ona anlam veremeyen gözlerle bakıyordum. Bakışları yorgun bakıyordu. Sanki bütün yükü omuzlarında taşıyordu. Daha önce de böyle baktığını yakalamıştım. "Neler yaşadın?" Demek istiyordum ama o kelimeler ağzımdan bir türlü çıkamıyordu. İç çekerek doğruldu ve yüzüme baktı.
"Neden bana öyle baktın?" Dedi. Ona şaşkın şaşkın bakarken dudaklarımı büzdüm.
"Nasıl?"
"Beren soruyu sorduğunda ve benim yapmayacağımı söylediğimde. Neden gözlerin birden üzüldü?" Bunun cevabını bende bilmiyordum. Cidden Alp. Bende iç çektim ve ona doğru döndüm. Yine dudaklarımı büzerek bilmiyorum dercesine kafamı iki yana salladım.
"Bilmem. Öyle baktığımın farkında bile değildim. Öyle mi bakmışım?" Dedim hafif bir kıkırdamayla. Alp beni şaşırtarak dudaklarıma baktı. Yutkundum. Bakma işte şöyle sonra sen anlamadan yapışıveririm dudaklarına. Bakışları tekrar gözlerime çıktı.
"İdil doğrusunu söylemem gerekirse o an seni öpmeyi istedim. Ama yapamazdım. Daha birbirimizi doğru dürüst tanımıyoruz. Buna daha sonra pişman olabilirdin. Ve ben birini öpeceksem ki bu sevdiğim kadından başkası olamaz. Onu oyun İçin değil, kendim o dudakları istediğim için öperim. Ben her dokunuşa, her öpüşe, her bakışa anlam yükleyen bir adamım. Çünkü o anları sevdiğim kadınla yaşıyorum." Gözlerimin içine kahveleriyle baktı.
"Anladın mı? Hm?" Mest olmuştum. Şimdi neden yapmadığını daha doğrusu yapamadığını anlamıştım. Özel olmasını istiyordu. Bundan daha sonra pişman olabilme ihtimalini düşünüyordu. Benim aksime. Bazı şeyleri düşünmeden anında yapan insanlardanım. O an da öyle olmasını istemiştim. Gönül koymuştum fakat söylediği gerçeklerle koyduğum gönlümü geri çekmişti. Dudaklarımı birbirine bastırarak kafamı salladım. O da yan bir şekilde güldü ve birden saçlarımı karıştırdı. Beklemediğim için çok şaşırmıştım. Ona öylece bakarken "ne?" Der gibi kafasını salladı. Sonra güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşı Komşu
Fiksi RemajaO benim ilk aşkım O benim ilk nefretim O bir zamanlar benim olan adam O benim ölesiye nefret ettiğim insan O benim karşı komşum... Benim onu uzun zaman sonra ilk görüşümdü Onun ise beni Ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi