Bölüm 20

162 11 0
                                    

Hiç istemediğiniz bir şey olduğunda kalbiniz hiddetle çarpar ve kulaklarınızda uğultusunu duyarsınız ya işte o anlardan birisindeydim. Alp'le Yiğit birbirlerine ateş püsküren gözlerle bakıyorlardı. Neden bu hale gelmişlerdi? Tam ağzımı açıp soracaktım ki Alp'in benden önce davranıp tek eliyle Yiğit'i itmesiyle duraksadım. Alp'in itmesiyle gerileyen Yiğit daha da sinirlenmişti. Alp, Yiğit'in üzerine yavaşça yürüdü. İkisinin de başı dikti ve birbirlerine boynuzlarını geçireceklermiş gibi her an tetiktelerdi.

"Sana hesap mı vereceğim ben?" Alp'in sertçe söylemiyle Yiğit'e baktım. Olanları anlamaya çalışıyordum fakat pek anladığım söylenemezdi.

"Gerekirse evet." Dedi Yiğit büyük bir soğukkanlılıkla. Alp dayanamıyormuş gibi sinir bozucu bir şekilde güldü ve eliyle alnını kaşıdı. Aralarına olayı bilmeden girmek istemiyordum. Girersem yananın ben olacağını hissediyordum.

"Bak birader ben böyle şeylere gelemem. Gelemediğim için de kendimi zor tutuyorum. O yüzden çenene hakim ol. Ya da direkt o çeneni kapat ve git evine." Alp işaret parmağıyla evinin kapısını göstermişti. Yiğit tam cevap veriyordu ki benim araya girmemle söyleyemedi. Bir adım attım ve ikisinin arasında durdum. İlk önce Alp'e baktım ardından Yiğit'e.

"Noluyor?" Çok basit bir soru sormuştum fakat ikisinden de ses çıkmıyordu. Burnumdan nefes verip sorumu yineledim.

"Burada noluyor? Sorum çok basit." Cevap vermesi için Alp'e baktım. Alp'te bana baktı ve gözlerini kapatıp nefes verdi. Sanırım pes etmişti.

"Güzelim ben seni bekliyordum. Sonra bu lavuk geldi bana sataşmaya başladı. Neden bu geç saatte buradaymışım? Sana mı soracağız lan!" Alp anlatırken yine sinirlerine hakim olamayıp Yiğit'e yürüdü. Arada ben olduğum için gidemedi. Göğsünden tuttum ve ittim.

"Gayet doğru bir soru soruyorum. Buna hemen sinirlenen sensin." dedi Yiğit. Yiğit'in sakinliği beni bile delirtmişti.

"Tamam susun. Yiğit sen evine gir. Alp sende gel benle eşyalarını vereyim." Otoriter bir sesle konuştuğumda bana baktılar. İçeri doğru ilerlemek için adım atmıştım ki durdum ve Yiğit'e döndüm.

"Ayrıca bu saatte kimin ne için geldiği ya da burada ne işi olduğu sadece beni ilgilendirir. Başkalarını değil." Dedim ve içeri girdim. Beren'de ağzı açık bir şekilde içeri girdi. Kapıyı aralıklı bırakmıştı Alp'in geçmesi için. Odama ilerleyecekken Beren kolumdan tuttu ve durdurdu. Ona döndüğümde heyecanlı bir şekilde çırpındı.

"Az önce konusu sen olan bir kavga yaşandı." Dedi. Kaşlarımı "yani?" Der şekilde kaldırdım. Beren'de göz devirip kolumu bıraktı.

"Aman İdil! İnsanda heyecan olur biraz. Şahsen benim bile kalbim attı." Güldüm ve elimle omzuna vurdum.

"Sen bence şuan konuşma Beren. Senle konuşacaklarımız çok var. O güzel ağzın yorulmasın." Dedim gülerek. O sırada kapıdaki Alp göründü.

"İçeri gel." Dedim keyifsiz bir şekilde. Alp sıkıntılı bir nefes verdi ve sözümü ikiletmeden içeri geldi.

"Annen nerede?" Diye sordu Alp. Cidden annemi görmemiştim. Beren'e baktım.

"Ah Aslı teyze dışarı çıktı biraz." Kafamı salladım ve odama doğru yürüdüm. Arkamdan biri geliyordu. O gelmeden kokusu geldiği için kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. İnsanı rahatlatan kokusu. Farkında olmadan kokusuna bile vurulmuştum. Odama girdiğimde Alp'te girdi ve kapıyı kapattı. Ben eşyalarını koyduğum çantayı elime alırken Alp'e bakmıyordum.

"İdil?" Arkamda duran Alp bana seslendi. Dönüp bakmadım. Neden mi? Çünkü az önce asla hoş karşılamayacağım bir durum yaşanmıştı. Bu, kavga ederek değil konuşarak halledilecek bir konuydu. Benim açımdan. Yiğit'le muhattap olsun istemiyordum. Çantayı yatağımın üstüne bıraktım. O sırada Alp arkamda duruyordu. Kolumdan tuttu ve beni yavaşça kendine çevirdi. Hayır bunu yapmamalıydı. Yaparsa hemen yüzüne bakardım. Aramızda çok bir mesafe yoktu. Kafamı yan bir şekilde çevirdim. Çevirdiğimde boy aynamdan bizi görmüştüm. Alp bana öyle bir bakıyordu ki gözlerine bakıyor olsam sanırım ayakta olmuyor olurdum. Alp elini kaldırdı ve çenemi yakaladı. Kafamı hala çevirmediğim için aynadan hala bizi izliyordum. Gözleri, saçları, bakışları, elleri... her şeyi güzeldi. Ellerim iki yanımdan sallanıyordu. Alp kafasını eğip yan bir şekilde güldü ve çenemden tutup kafamı kendine bakacak şekilde çevirdi.

Karşı KomşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin