***
Seneler Sonra
***
Sporunu tamamladıktan sonra duşunu alan genç adam ıslak saçlarından sular damlarken çantasını koluna alıp soyunma odasından çıktı. Üzerinde düz beyaz bir tişört, altında basit bir eşofman altı olmasına rağmen kaslı vücudu inanılmaz hoş görünüyor, ıslak siyah saçları ise yakışıklı yüzüne adeta iltifat ediyordu.
"Ah, Kyungsoo gidiyor." diye iç geçiren kızlar birbirlerine bakarak kıkırdadı. Spor salonundaki herkes ona âşıktı.
"Bize asla yüz vermiyor ve bu onu daha da çekici yapıyor. Kafayı yiyeceğim."
"Üstelik inanılmaz nazik biri." diye ekledi kızlardan biri. Büyük güzel gözleri, uzun siyah saçları vardı.
Kızıl saçlı bir çocuk "O diğer bütün erkeklerden farklı." diye açıklama yaptı hayranlık içinde.
"Ah, kesinlikle! Bu dünyadan biri değil gibi."
"Hey peki onu her gün almaya gelen yakışıklıyı gördünüz mü?"
Kızlardan biri dedikodunun hararetiyle söyleyince bütün başlar ona dönmüştü bile.
"Evet gördüm. Ama ölümcül bakışlar atıp duruyor. Soğuk ve gıcık birine benziyor. Umarım Kyungsoo'ya zorbalık yapmıyordur."
"Deli misin? Onlar sevgili. Çocuk Kyungsoo'ya adeta tapıyor."
"Oha! Kyungsoo gey miydi?"
"Asıl sana oha. Bunca zaman nasıl fark etmedin ki?"
"Ulan talihe bak. Bütün yakışıklı erkekler gey olmak zorunda mı gerçekten?"
"Teşekkürler canım. Yakışıklı olduğumu biliyorum." gey olan çocuk kendini beğenmiş bir edayla söyleyince kızlar gülüştüler. Ardından kızıl saçlı kız spora dönmeleri için hepsini uyardı ve kaldıkları yerden devam ettiler.
Spor salonundan çıkan Kyungsoo, erkek arkadaşını arabasına yaşlanmış bir halde kendini beklerken bulunca gülümsedi. Ancak onun ıslak saçlarını fark eden Jongin'in yüzü asılmıştı.
"Sevgilim, üşütüp hasta olacaksın. Saçlarını kurulamadan dışarı çıkmamalısın."
Kollarını onun güçlü beline dolayan Kyungsoo, "Seni bekletmek istemedim." diye mırıldandı suçlanarak.
"Seni sonsuza kadar beklerim sevgilim. Lütfen sağlığına dikkat et. En çok da benim için yap bunu."
"Seni seviyorum Jongin."
"Ben de seni seviyorum aşkım. Hadi gel üşütme, araba sıcacık."
Şoför koltuğuna geçmeden önce sevgilisinin alnına minik bir öpücük konduran Jongin, bir yandan araba sürerken bir yandan da o gün okulda yaşadıklarını anlatmaya koyulan Kyungsoo'yu gülümseyerek dinliyordu. Kyungsoo'nun çoktan onlarca arkadaşı vardı. Bunların bir çoğunun kadın olması Jongin'in işine geliyordu açıkçası. Ama bl delisi o çılgın varlıkların Kyungsoo'ya tuhaf şeyler aşılamasından delice korktuğu da bir başka gerçekti. Her şeye rağmen bu güzeldi, Kyungsoo çok fazla yalnızlık çekmişti ve nihayet arkadaş edinmişken onun mutluluğu her şeyden önce geliyordu.
"Sohyun yeni aldığı mangayı anlatıyordu bugün. Spor salonunda geçiyor olaylar. Biraz erotik bir mangaymış. Ben bugün spor yaparken seni düşündüm. Jongin... Biz ne zaman sevişeceğiz?"
Jongin bu beklenmedik soru yüzünden frene basmıştı ansızın. Ah, Sohyun... O kızın başa bela olacağını tahmin etmeliydi.
"O kızlarla gerçekten arkadaşlık etmeli misin emin olamıyorum sevgilim. Özel hayatın hakkında yorum yapmaları doğru gelmiyor bana."
Kyungsoo dudaklarını mutsuz bir şekilde büzerek bir süre sessiz kaldı. Ancak içinde tuttukları artık fazla geliyor olmalıydı ki dayanamayıp anlatmaya başladı. Cümleleri bir biri ardına sıralanıyordu hızla.
"Ben onlardan fikir istedim ama. Onların bir suçu yok ki. Sen benimle hiç sevişmedin. Oysa ben hep bunu istedim."
"Sebebini biliyorsun balım. Zamanı gelince yapacaktık zaten."
"Evet ama ne zaman ki zamanı? Herkes lisede bile yapmış. Ben şişman olduğum için belki de yapmak istemiyorsun diye düşündüm. Böyle düşünmek istemedim ama düşündüm işte. Lisedeki kızlar bana öyle demişti."
Jongin kırgınlık içinde kaşlarını çattı. "Senin hakkında asla öyle hissetmedim Kyungsoo. Şişman olman, zayıf olman ya da başka herhangi bir şey benim hiçbir zaman umurumda olmadı. Bunu sana hissettiremediysem özür dilerim."
Kyungsoo başını iki yana sallarken bir taraftan telaşla ellerini salladı. "Asla asla. Sen bana hiç öyle hissettirmedin yemin ederim. Hem zaten spora başlayıp kas yapınca da benimle sevişmedin. O zaman sorunun bu olmadığını anladım."
Jongin ciddi bir ifade ile uzun uzun baktı Kyungsoo'ya. Gözlerinde anlamlı bir karanlık vardı.
"O kadar uzun süre bekledim ki Kyungsoo, doğru zamanın gelmesini o kadar sabırla bekledim ki sana yapabileceklerim beni korkutuyor. Bu bir bahane değil, sadece doğru olanı yapmaya çalışıyorum kendimce. Ne demek istediğimi anlayacaksın."
Kyungsoo tombul alt dudağını suçlu bir tavırla ısırırken gözlerini kaçırdı. "Ben zannettiğin kadar masum biri değilim ki. Okuduğum mangaları bir görsen ohoo..."
"O kızlarla arkadaş olmana engel mi olmalıydım yoksa onlara teşekkür mü etmeliyim bilemiyorum."
Kyungsoo kucağında kavuşturduğu parmaklarıyla oynamaya başladı. Birazcık utanmıştı. Eskiden olsa utanmak nedir bilmezdi ama Jongin ile birlikte o kadar çok şey yaşamıştı ki diğer insanlar sayesinde utanmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu artık.
"Gel buraya." dedi Jongin, gülümsüyordu.
Kyungsoo kirpiklerinin altından bakarak "Geldim." dedi sessizce.
"Bu kadar ateşli bir sevgilim varken onu memnun etmezsem elimden kaçırabilirim." avuçları arasına aldığı güzel yüzü dudaklarından öptü ağır ağır ve tutkuyla. "O tatlı kafandaki bütün edepsiz şeyleri deneyeceğiz. Kendini hazırlasan iyi edersin. Bu gece seni uyutmaya hiç niyetim yok Kyungsoo."
Kyungsoo hiç beklenmedik bir atak yaparak onun yakalarına yapıştı ve dilini dahil ettiği öpücüğü daha ıslak daha derin bir boyuta taşıdı. "Sonunda! Beklemek gerçekten zordu."
Jongin öpmeye uzunca bir süre daha devam ettikten sonra şişmiş dudaklarını güçlükle ayırdı kırmızı dudaklardan.
"Pekâlâ, eve gidene kadar biraz daha beklemeniz gerekecek efendim. Sonra emrinize amadeyim."
Jongin'in gaza basmasıyla birlikte kahkahalarla gülmeye başlamışlardı bile.
***
böyle tatlış özel bir bölüm yazmak istedim. umarım beğenmişsinizdir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Havuçlu Tarçınlı
Kısa Hikaye"Umarım bir gün Kim Jongin gibi biri olabilirim." -Masum bir Kyungsoo, şapşal bir Jongin-