chapter 1

221 7 8
                                    

Min Yoongi

"Laleler mi yoksa güller mi?" Biricik nişanlımın sesiyle gözlerimi okuduğum dosyadan kaldırıp âşık olduğum kadına baktım. Onun güzel kahverengi gözlerine. Ellerinde iki tane buket vardı. Birisi beyaz laleler, diğeri kırmızı güllerdi. Gözlerimi kıstım. "Hım... Sanırım laleler." Gülümsedi ve lalelere baktı. "Düğün çiçeğimiz için seçtim." Dudaklarıma yayılan gülümseme ile içim yine kıpır kıpır oldu. Bir ay sonra düğünümüz vardı. Âşık olduğum kadınla bir ömür. Cennette gibi hissediyordum.

Jennie ve ben üniversiteden beri sevgiliydik. Onu gördüğüm ilk anda aşık olmuştum. Şimdiyse yirmi sekiz yaşındaydım ve sonunda onunla evleniyordum. Evlilik teklifini mezun olduğumuz ve onu ilk gördüğüm yerde, sade ve sürpriz bir şekilde yapmıştım. Yüzündeki ifadeyi hiç unutmayacaktım. Benim biricik sevgilim...

"İşim bitti, gidebiliriz." Dosyayı kapattım ve ayağa kalkıp ceketimi giydim. El ele tutuşup ofisimden birlikte çıktık. Asansöre bindiğimizde ona dönüp tebessüm ettim. Jennie bir moda şirketinde ceo'ydu. Benimse müzik şirketim vardı. İş yerlerimiz birbirine yakındı bu yüzden gün içinde birbirimizi çabucak görebiliyorduk.

"Yarın sabah birlikte kahvaltı yapalım mı?" diye sordum. Bana bakıp gülümsedi ve başını salladı. "Yapalım."

"Her sabah birlikte uyanıp kahvaltı yapmayı dört gözle bekliyorum."

"Bende sabırsızlanıyorum." Gülümsedi ve zıplayıp yanağımdan öptü. İçim kıpır kıpır olurken güldüm. Şirketten çıktık ve arabama bindik. "Yemekten sonra bizimkilerle buluşsak olur mu? Lisa ve Jungkook yine kavga etmişler."

"Hiç büyümeyecekler değil mi?" dedi gülerek. Başımı iki yana salladım. "Hiç." Evime geldiğimizde arabadan indik. Seul'ün lüks semtlerinden birinde oturuyorduk. Jennie'nin evi bana biraz uzaktı bu yüzden bazen benimle kalıyordu. Eve girdik ve ceketlerimizi çıkardık. Bayan Lee bizim için güzel yemekler hazırlayıp evden ayrılmıştı.

Jennie onun için aldığım pembe ayıcıklı terlikleri giydiğinde güldüm. "Onları giydiğinde çok tatlı oluyorsun." Utanarak ayaklarına baktı. "Şirinler." Mutfağa geçtik ve masaya oturduk. Bir sürü yemek vardı. Jennie heyecanla ellerini çırptı ve yemeye koyuldu.

"Düğün için başka ne hazırlamamız gerekiyor?" diye sordum. Omuzlarını silkti. "Her şey hazır. Son eksik çiçeklerdi, onu da bugün hallettim."

"Pek bir şeye yardım etmiş gibi hissetmiyorum, üzgünüm."

"Sorun değil. Ben hazırlamaya bayıldım. Ayrıca sen pek de zevkli sayılmazsın. İlk seçtiğin peçeteleri hatırlamıyor musun?"

"Zevkli değil miyim? Ben? Zevkli? Değil miyim? Senin gibi bir kadınla hangi zevksiz evlenir?" Birden karnını gıdıkladım. Dolu yanaklarıyla kahkaha attığında güldüm. Onun kahkası bu dünyada duyduğum en güzel melodiydi. Böyle âşık olabildiğimi seninle tanışana kadar bilmiyordum.

×××

"Aman Tanrım Jungkook, kendine gel ve Lisa'dan özür dile."

"Bana ne Taehyung! İlk o başlattı!" Bahçeden gelen seslerle Jennie'yle bakıştık ve oflayarak bahçeye çıktık. Jungkook, Lisa, Taehyung ve Jin çardakta oturuyorlardı. Yüzümü buruşturup iki velede baktım. "Yine neyi paylaşamıyorsunuz?"

"Beyefendi dans hareketlerimi beğenmiyormuş." dedi Lisa bana bakıp. Ah evet. Lisa ve Jungkook benim şirketimde kayıtlı müzisyen ve dansçılardı. Onlarla uzun yıllar geçirmiştik ve patron çalışan ilişkisi yerine abi kardeş ilişkimiz vardı.

Bakışlarım Jungkook'a kaydı. Öfkeyle bana baktı. "Beğenmiyorum demedim. Sadece daha sert dans etmeni önerdim. Öyle bir dans ediyor ki o şerefsiz Mingyu'nun ağzının suyu akıyor."

for us || yoonnie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin