Bölüm 46

84 8 0
                                    

{Teoman-kupa kızı}

Senin için rüzgarda hep yagmur mu var?

...

Bir kar tanesi ol kon dilimin ucuna...

...

Mutluydum o uyurken...

...

Gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı yaşamaktan?

*

Odama tıkınıp yaşamayı, hayaller kurmayı, yüzlerce kitap bitirip sezon sezon dizi izlemeyi gerçek hayata tercih ediyorum ve edeceğim.

Gerçek hayat o kadar tuhaf ki 17 yıllık yaşamım boyunca geçen doğum günlerim ve artan mum sayısı bana pek tecrübe getirmedi. Hala dünyaya kör gözlerle bakan bir bebekten farksızım.

Gerçek şu ki ben bayağı bir savunmasızım.

*

Bugünün muhteşem ders programı ise şöyleydi:

SALI

8.45-9.45

Uçmaya ilk adım (bahçe)

10.00- 10.45

Biyoloji (bahçe-sera-1)

11.00-11.45

Yazarlık-1 (işlenecek sınıf; 5.kat/17. sınıf)

{11.45-13.00

ÖGLE MOLASI}

13.00-14.00

Okçuluk (yer- bahçe)

Olağan üstü derecede güzel olan ders programımda ilginç olan bir şey vardı. Ben uçma dersi seçmemiştim. Zaten listede de geçmiyordu. Hangi okulda olduğumuz düşünülürse kesin süpürgelerle uçacaktık.

Çantamın içine ders kitaplarını ve bir tane blok notu yerleştirdim. Kulaklığım ve ıpodumu da unutmadım tabii...

Sıra giyinmeye geldiğinde ise işler o kadar basit değildi. Öncelikle hava biraz serindi. Bir deri mont. Altına bot güzel olur. Saçlarıma bir şey yapmayayım. Kıyafetler ise ? kalın bir nirvana t-shirti gözüme çarptı. Altına da siyah yer yer yırtık kot. Ve kolye olarak da şu ölüm yadigarları kolyesi. Ve evet hazırım!

Neden her zamankinin aksine rahatlıktan ölmüyordum. Çünkü badgirl ler böyle yapar. Saat henüz çok erken olmasına rağmen kapımda hafif bir tıkırtıyla sert yumruklar bir birine karışıyordu. Narsisix kavgaya mı gelmişti ha ?

Kapıya doğru ilerledim ve seslendim. "Kim o ?"

Bir kızın ve erkeğin bir birine karışan kelimeleri duyuldu.

"benim elena/Timuçin."

Kapıyı açtım.

"çocuklar ?"

Elena yüzündeki masumiyetine kavuşmuş gibi gözüküyordu. Her zaman ki gibiydi.

Dünkü kız artık gitmişti. Yani umarım.

"Timuçin seni yalnız bırakmamamız gerektiğini düşünüyor. Bende öyle düşünüyorum."

"tamam, neden olmasın. O tipik kız cırlamasıyla benim size ihtiyacım yok ben güvendeyim ben mükemmelim yapmayacağım tabii ki."

İkisi de samimi bir şekilde gülümsedi.

Timuçin yanakları kızararak "bu arada çok güzel görünüyorsun." Dedi.

"sen de timi."

Timi yine timi ? neden timi ? of.

"timi ? ne yalan söyleyeyim hoşuma gitti."

Karşılıklı kızaran yanaklar ve gülümsemeler. Sonunda bunu bitiren elena oldu.

"hadi artık. Siz ikiniz var ya çok acayipsiniz"

İkimiz de aynı anda

"ÖYLEMİYİZ!!!!"

Diye bağırınca kızcağız ellerini kulaklarına götürerek "sizden çok çekeceğim o kesin.

Siz böyle çifte kumru takılacaksanız bende yakışıklı vampirim damieni çağırayım "

İkimiz de aynı anda

"senin sevgilin mi var ???"

Timuçin konuşmayı devam ettirerek.

"o vampir. Siyah saçlı, siyah gözlü, bana kafayı takan ve şu anda telefona bakıp gülümseyerek buraya doğru gelen olamaz değil mi ?"

"evet o"

Sahiplenici kız tavırları biraz da söyle kafasını kırayım bakışlarımla Timuçin'e

"sana kafayı mı taktı ?" dedim.

"evet, bana trol diyip duruyor. Biraz sadist manyak bir tip çok merak ediyorum elana onda ne buluyor."

Gülerek " zıt kutuplar" dedim.

Konuşmayı devam ettirmedim. Çünkü damien olduğunu tahmin ettiğimiz çocuk yanı başımızda duruyor ve elenaya gülümsüyordu.

Ve yanılmıyorsam bu oydu. Hadi ama!

Çocuk küçümseyen bakışlarını bize çevirdi ve Timuçin de sabitledi. Suratında ki ifade öyle kedini beğenmiş ve egoistti ki, anlatılmaz yaşanır.

Sonunda konuşmayı egosuna bıraktı.

"aşkım bahsettiğin arkadaşın eftalya ve bu da sevgilisi trol mü ?"

Timuçin sinirli bir yüz ifadesiyle

"Timuçin'i tercih ediyorum" dedi.

"işte meselede bu bir bulanığın tercihleri önemli değil. Bir saf kanın yanında..."

Konuşmasını tamamlayamadı çünkü boğazını tutuyordu. Rengi gittikçe değişiyor, morarıyordu.

Elenanın elimi tuttuğunu fark ettim. Elime baktım. Sanki bir şeyi sıkıyor gibi gözüküyordum.

"elena bunu ben mi yapıyorum ?"

"evet. Yani sanırım. Ama önemli değil hak etti. Zaten ona bir şey olmaz. Yeteneklerini üzerinde deneyebilirsin." Damiene bir piç smile gönderdim. Oda kafasını sağa sola salladı. Timuçin'e döndüm. Gülümseyen bir yüz ifadeyle fark etmez işareti yaptı.

Elimi yukarı kaldırdım. damien de havaya kalktı. Sağa sola. Damiende aynı hareketleri yaptı. Sonra elimi gevşettim. Yüzü normal rengine dönmeye başladı.

"elena, üzğünüm"

"cidden damien benden mi özür diliyorsun ?"

"tamam, özür dilerim ikinizden..."

"Timuçin ve eftalya"

"Timuçin senden ve eftalya senden özür diliyorum."

"aferin!"

"neyse bunlarla mı takılacaksın yani?"

"takılacağız. Arkadaşlarımla..."

"iyi o zaman. Grup odasına gidelim."

Ben "hangi grup odası ?"

Timuçin "rock" dedi.

WOGHARTS'A YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin