Bölüm 49

80 7 0
                                    

(playlist: skylar grey-words)

Vote-yorum

<3

" bundan sonraki halim ancak yarım bir varlık olacak; ben artık o ben olmayacağım. Gün geçtikçe kendimden ayrılıyor, uzaklaşıyorum."

Montaıgne

Ne yapmalıydım?

Kime güvenmeliydim?

"Kimseye güvenme" kendimi bildim bileli, beklide en çok güven duyduğumuz çağlar olan çocukluğumdan belli, kendime söylediğim, kendimle konuştuğum yegane konu bu değil miydi?

Peki, neden hala bir cevap bulamıyordum?

Neden hala kimseyi kalbimin derinliklerinde ki saklı bahçeme almamıştım.

Yalnızdım ben orada...

Tek kişilik cennetimde...

Tek kişilik cehennemimde...

Ne bir dost nede bir arkadaş...

Kimse o sınırları geçememişti.

Ben orada nadir mutluluklarımı tek başıma kutlamış, çoğunluğu yansıtan acılarımı ise tek başıma çekmiştim.

Sanki görünmez bir varlık gibiydim, doğrusu hep de öyle hissetmiştim.

Çünkü ne zaman odak noktası olsam, acı artmıştı. Cennetimin,cehennemimin duvarları darbe almıştı.

Ben görünmez bir varlıktım.

Tek başıma idim.

Arada bir ziyaretçim olmuş, yardımı değil, can sıkıcı benim bile bilmediğim soruları seçmişlerdi. Kimse aslında yardım etmek istememişti. İnsanların bana yaklaşırken hep bir çıkarları vardı. Bunu biliyordum, bunu hissediyordum ama inanmıyordum.

...

Neredeydim?

Siyah ve kırmızı ışıklar... dans eden vücutlar...

Yanımdaki güven yayan siluet ise Timuçin olmalı. Doğrulmaya çalıştım ama hareket etmeye çalıştıkça sanki bin tane iğne battı kalbime...

Batan bütün iğnelerin sızısına rağmen doğruldum. Bundan daha beter acılara katlanmıştım. Beynimde ki iğnelere... gözlerimde ki iğnelere... kalpteki iğne neydi ki? Sadece okşayıp geçmiş gibi hissettirebilirdi.

Başımı yukarı kaldırdım. "oydu."

Baştan aşağı kan kokan adam. Beni uyaran çocuk...

"kimsin sen?"

Bu ağzımdan çıkan ses benim miydi? Bu aciz ve sefil yaratık ben miydim? Çıkan cılız ve güçsüz sesim beni korkuttu. Hayatımda ilk defa korktum. Ama kimden ? neden?

Hayatımda ilk defa bu kadar acizdim. Hayatımda ilk defa çıkışı göremiyordum ve hayatımda ilk defa yaşadığımı, ruhumu ve adrenalini hissediyordum.

Bu zararlı ve sağlıksız bir düşünce olabilirdi belki ama şu an yaşadığımı hissediyordum. 17 yıllık hayatımda sanki kalbim ilk defa kan pompalıyordu, sanki ilk defa nefes alıyor sanki ilk defa hissediyordum bir şeyleri...

Kafamı zorlayarak tekrar bana bakan yüzüne çevirip analiz yaptım. Bu adamın bir adı varsa ya kuzgundu yada siyah... bakışları öyle sakin ama bir o kadar da vahşi ve korkutucuydu ki, insan sanki bir an bakışlarını ondan çekecek olsa avlanmış olacaktı. Kimdi bu adam ? kimsin sen? Kim?

"kim olduğum bu kadar önemli mi küçük hanım? Sen eftalya ol ben de kuzgun anlaşıldı mı?"

Vücudumun reflekslerimin kontrolü sanki ondaymış gibi kafamı yukarı aşağı salladım. Bunu ben isteyerek mi yapmıştım?

"çok kötü mü hissediyorsun?"

Başımı saga ve sola salladım.

"öyle hissetmelisin. Biraz benim suçum bu, hatta hepsi benim suçum. Seninle hiç konuşmamalıydım. Seni kurtarmamalıydım. Seni kurtardıktan sonra da kanını içmemeliydim."

Kanını içmemeliydim. Bunun anlamı neydi.

Tekrar yüzüne odaklandım. Narsisix ve damienle bir ortak yanı var mıydı?

Evet, tabii ki vardı. Ölü gibi bir ten. Vampir. Şu an bir vampirin yanındaydım. Bir vampir beni kurtarmış ve aynı vampir kanımı içmişti. Bu mümkün müydü?

Masadaki koyu renkli bir sıvı ile dolu olan şişeyi kemikli ve mavi damarları bir kalemle çizmişçesine belli olan eliyle kavradı. Şişeyi ağzıma dayadı.

"bana güveniyorsan iç."

Bana güveniyorsan? Niye bir yabancıya güveneydim ki? Ama güveniyordum. Bu ne kadar saçma gelse de ona güveniyordum.

Ağzımdaki şişeden bir yudum aldım.

Ağzıma ılık pas ve tuz doldu ama durmadım. Şişe şu an benim elimdeydi. Büyük bir açlıkla içiyordum sanki doğduğumdan beri susuzmuşçasına... bunun ne olduğunu biliyordum ama umursamıyordum umursamak istemiyordum.

Evet, hayatımda ilk defa bir şeyi umursamıyordum.

Şişenin dibine geldiğimde biraz daha bulabilmek umuduyla yanımdaki büyük siyah kuzgunuma bakındım. Odaklanmış gözleri beklenti içinde ona baktığımı zor fark etti. Yüzüne onun için sıcak kaçan bir gülümseme geldi.

"yeterli olacağını düşünmüştüm ama sorun değil bir tane daha isteriz."

Barmene seslendi. Barmen olduğunu düşündüğüm bembeyaz tenli ve turuncu saçlı çocuk masaya iki şişe bıraktı.

Birini elime aldım ve hiçbir yük hiçbir düşünce olmadan büyük bir açlıkla içtim. Doyduğumu düşündüğümde yudumlar halinde içmeye başladım. O aralarda ise karşımdaki siyah adamı gözlemlemekteydim. O da benim gibi büyük bir zevk alarak şişesinden yudumlar alıyordu ve o da bana bakıyordu.

Sanki ilk defa konuşuyor gibi hissederek

"sen kimsin ?" diye sordum.

Beni soğuk bakışlarıyla inceledi. Sanki buna yeterli enerjisi yokmuşçasına konuştu.

"ben, seninle aynıyım. Bir vampirim. Bir yetim ve bir öksüzüm. Ben yalnız bir yolcu ve dostu olmayan vahşi bir yaratığım."

İlk defa bir bölümü gerçekten beğendim. Bölüm hakkında damien, narsisix, eftalya yada kuzgun adam hakkında ne düşünüyorsanız benimle paylaşın...

Mesajlarınız beni mutlu ediyor, lütfen çekinmeden mesaj atabilir soru sorabilirsiniz...

Sevgiler<3






son...

WOGHARTS'A YOLCULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin