"Arel." Sarsılıyordum. "Arel bana bak, hayal görüyorsun." Gözlerimdeki perde sanki yavaşça kalktı. Araf'a döndüm.
"Araf." Onu gördüğüme o an öyle mutlu olmuştum ki. O anları tekrar yaşamamak öyle güzeldi ki. Çölde bir vaha gibiydi. "Sensin."
"Hayal görüyorsun burada bizden başka kimse yok. İyisin"
Doğruldum, onun gözlerinin içine baktım. "Araf, o sarı saçlı çocuğu bulmak zorundayız, bana tekrar seslendi. Kurtuluş yolu bizden geçiyor beni bul dedi."
"Arel sakin ol, bunu daha sonra konuşacağız."
"Araf inan bana ilk gördüğüm rüya ya da hayal değildi."
"Ya doğru değilse? Ona yıl o evden çıkmamışsın bu bariz, ya artık hayaller görmeye başladıysan? Ya -" sustu.
"Şizofrensem." Kendimi sorguladım. Ya gerçekten şizofrensem ve onlar benim hayal ürünümse, ya hâlâ o odada ilaçların etkisindeysem? Bu soruları kendime sorunca bazı şeylerde ikileme düşmeye başladım. Belki de arafta kalmıştım.
"Gittiğimiz yer ölümümüz olabilir diyorum. Hayalde ve ölüme gidiyorsan? O zaman ne yapacağız." Haklıydı ama yine de ona alınmıştım. "Alınmanın sırası değil Arel. Şu salgından kurtulduktan sonra ne sen bizi göreceksin ne de biz seni. Bu yüzden fazla alışma." Sözleri acımasızdı, canımı yaktı ama sesimi çıkarmadım. Omzumdan aşağı düşen saçlarıma baktım. Toplamıştım ama bir şekilde açılmıştı. Sarı saçlarımı izlerken ağlamamak için kendimi sıkıyordum ancak o an gördüğüm şey beni şok etti. Saçımın bir tutamı daha gözlerimin önünde simsiyah oldu. Bunu Araf'ın da gördüğünü biliyordum.
Saçlarıma bakarken ona fısıldadım. "Saçlarımız karanlığa döndüğünde asıl karanlık biz olacağız." Ona baktım. "Bana bunu da söyledi. Hâlâ hayal mi diyorsun?" Ona yaklaştım. "O halde bu senin aptallığın. Asıl bulmazsak hepimiz öleceğiz."
🎧
Araf ve ben bir daha konuşmadık, ben önden o arkamdan diğerlerinin yanına gittik. Şimdi ise yaklaşık bir saattir bu önümüzdeki kocaman duvarı nasıl kıracağımızı düşünüyorduk.
Alvin'e baktım. "Çok yanlış düşünüyoruz. Kırmak herkesin aklına gelebilecek ilk şey. O hiçbir zaman ilk seçeneği seçmez. Basit ama zekice düşünmemiz gerek, siz zor olanı düşünüyorsunuz." Duvarın önünde durdum etrafta detaylıca göz gezdirdim.
Yukarıya doğru uzanan incecik bir misina o an dikkatimi çekti. Tavana doğru gidiyor, orda sarmaşıkların arasına saklanmış misinaya dolanıyordu. Zor da olsa gözlerim misinaya takip etmeye başladı, yavaş yavaş gözlerini ayırmadan misinanın diğer ucunu bulmak için yürümeye başladım.
Luis, "Bu yine ne yapıyor?" İsyan eder gibi söyledi.
Martin ise beni savundu. "Senin yapamadıklarını yapabiliyor, o olmasaydı buraya tıkılı kalırdın."
Alvin hafifçe güldü. "Kıskanıyor bence."
Luis sinirle söze atladı. "Ben bu cüce kılıklının nefesini kıskanayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FantasyHerkes normalini yaşıyordu, kimisi işte, kimisi okulda her şeyden şikayet ediyor. Hepsi daha kötüsünden habersiz. Ta ki tüm kanallar bir anda aynı istasyona bağlanana kadar. Sokaklardaki hoparlörler, reklam televizyonları ve diğer tüm teknolojik al...