"Beni böyle durdurabileceğini sanıyor ama yanılıyor."
Sirius huysuzca deri ceketini üzerine geçirirken dörtlü izinlerin toplandığı alana yürüyordu. Remus ellerini hırkasının altından pantolonunun ceplerine koymuş, oğlanın yanında adımlarken:
"Bu kez inatçı annen kazanacak gibi Pati." dedi. James kolej ceketinin cebindeki ellerini kaldırınca ceket de eliyle birlikte havalandı. James diğerleriyle yüz yüze gelebilmek için dönüp geri geri yürüyerek:
"Hadi ama, sırf inadı yüzünden en güzel anılarını çalamayacak." dedi. Peter da başını sallayıp Sirius'un sırtını sıvazladı ve:
"Profesör yardım eder belki?" diye sordu. Sirius bu gülünç umuda alayla güldü.
"Siz gidin." dedi aniden durmadan önce. Ardından durdu ve diğer üçü bir adım ilerden merakla ona bakındı.
"Bir yolunu bulacağım." dedi Sirius. Diğerleri bir şey diyemeden dönüp ters tarafa doğru yürümeye başladığında James iç çekti.
"O kaltaktan nefret ediyorum."
Remus "Şşşşt." diyerek kolunu James'ın kolları boyunca doladı ve onu ilerletmeye başladı. Peter'ı da bir göz hareketiyle yönlendirdi. Onlar diğer herkes gibi profesörün kontrolünde Hogsmeade'e yol alırken Sirius ortak salona hızlı adımlarla döndü, kırmızı koltuklardan birine yayıldı ve kız yatakhanesinden o kızın görünmesini bekledi. Birkaç grubun ardındansa çizmeler ve sahibi göründü.
"Marlene!"
Marlene durdu, arkasını döndü ve kısa, asi sarı saçları arkasından eski sevgilisine bakındı. O an koyu tonlarındaki göz makyajı, feminen deri ceketi, hippie üstü ve ispanyol paçalarının altındaki çizmeleriyle uyuşan bir kovboy silahı çıkarıp Sirius'u vuracağı izlenimini verse de Marlene iç ısıtan bir gülümsemeyle:
"Siri?" dedi. Eski sevgili olmaları insanları yanıltsa da üçüncü sınıftan kalma geçmişlerinden gülerek bahsedip dalga geçen bir ikiliydiler. Ergenliğe girişin çarptığı, çocukça dönemlerdi ve geride kalmıştı; herkese böyle anlattılar.
"Güzel çizmeler."
Sirius koltuktan kalktı ve Marlene oğlanı süzüp kollarını göğsünde bağladı.
"Yine işin düştü." dedi. Sirius başını hafifçe salladı ve kızın önünde durup reverans yapmak için eğildikten sonra:
"Pelerine ihtiyacım var." diye fısıldadı. Marlene'nin eğlenir hali yerini gergince kasılan bir çeneye bıraktı.
"Şuanda veremeyeceğimi biliyorsun." diye fısıldadı. Sirius tekrar doğruldu, gözlerinde saklamadığı bir ricayla:
"Sadece gezi bitene kadar." dedi. Marlene bir an için oğlanın grinin koyu tonlarındaki gözlerinde parlayan ricaya kanacak gibi oldu ama kız sonraki an hızla başını sallayıp Sirius'u es geçmek için bir adım attı. Sirius da bir adımla kızın önüne geçip hafifçe elini kaldırdı ve Marlene'in ceplerindeki ellerinin bileklerini kavradı.
"Marlene, lütfen..."
Marlene başını hzıla salladı, başını eğip Sirius'a bakmayı reddetti ve bileğini geriye doğru çekti. Sirius da kızın bileklerini bırakıp bir adım geri çekildi. Marlene ona bakmayı reddetmeyi sürdürdü, Sirius Black'in ikna ediciliğini herkes bilirdi.
"Acil olsa James'ın bizzat gelip alacağını biliyorum, Siri."
Marlene başını hafifçe kaldırdı ve kesin bir retle:
"O yüzden sana veremem." dedi. Hızlı adımlarla geçti ve uzaklaştı. Sirius iç çekti, kız çıkana kadar onun gergin adımlarını izledi ve bundan ne kadar nefret ettiğini tekrar hatırladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızlarımız Kayana Dek
FanfictionKöşe başında sarı, kırmızı ve yeşil tonları birbirine karıştı. Genç bir kızın durgun, hoş tınılı sesi duyuldu. "Pişman olmadan yaşayalım." Gryffindor kızı kocaman gülümsedi ve Hufflepuff kızı elini aralarındaki boşluğa uzattı. "Göz açıp kapayınca...