Halil'i bulmak için yürümeye başladığımda Halil'in bağırırken ettiği küfürü duydum.
"Hassiktir, amına koyim!"
Hızlı adımlarla Halil'in bulunduğu yere gittim. Gördüğüm şeyle donakaldım.
"S-siktir!"
Karşımızda kocaman ağacın dallarında asılı bi' kaç bir şey vardı. Başta kavrayamadım ama kanlar gerçeklik algımı yerine getirmeye yetti. Halil geri geri adımlayarak yanıma geldi ve hala gördüğümüz o iğrenç manzaraya bakarak
"B-bu ne olum? N-neden böyle bir yere geldik lan biz?" diyerek etrafına bakınmaya başladı telaşla.
"Kamp alanı nerede kaldı?" dedi.
Bense korku içinde hala koca çınar ağacına bakıyordum. Donakalmıştım. Halil beni sarsarak
"Azra kendine gel. Gitmemiz lazım. Kamptakilere haber vermemiz lazım."
Halil'in sesi önce uğultulu geliyordu. Ama sonra Halil'i fark edebildim.
"H-ha?" diyerek kendime geldim. Bir anda elimin yandığını fark ederek küreği yere bıraktım. Korkudan küreğin sopasını sıkmışım. Yerdeki küreği alıp Halil'in kolundan tuttum. Çekiştirerek
"Gidelim arada biz de kaynayacağız. Gidelim yürü!" diyerek bağırdım. Arkamızı bi' anda döndüğümüzde birisinin göğsüne çarptım. Başımı yukarı kaldırdım. Korkuyla arkamızdaki ağaca bakan Serkan'ı görünce çığlık attım.
Benim bağırmama bizim geri kalan ekip de bağırdı. Halil
"Olum sizin burada ne işiniz var?"
Samet
"Yenge her yeni öldürdüğünü buralara mı asıyorsun? Bu kadar psikopat olduğunu bilmiyordum." deyince Helin
"Saçmalama ya.."
Samet
"Y-yoksa bizi buraya getirmenin sebebi bizi de öldürüp buraya mı asmaktı?" Serkan, Samet'e vurarak
"Ya mal mal konuşma da bi' sus olayı anlayalım"
"Tamam be ne kızıyorsun? Suç ortağı seni!" Küreği gözlerimle gösterdim Samet'e, hemen sustu.
Recep
"Olum bu ne lan böyle?" Yere damlayan kanı gözleriyle takip ederek
"B-bence biz burdan gidelim adamlar yeni ölmüş amınakoyim! Hem de altı kişiler!"
Hepimiz Recep'i onaylayarak hızlı adımlarla kamp alanına yöneldik.
Kamptaki geri kalan herkes uyanmıştı. Yusuf bizi fark ederek
"Lan yüzünüzün hali ne? Ruh görmüş gibisiniz"
Nefes nefese kalmıştık. Halil, Yusuf'u kendine çekerek
"Ormanda cesetler var olum"
Yusuf'un gözleri büyüdü. "Ne diyorsun Halil. Saçmalama. Sen yanlış görmüşsündür." diyerek bizlere baktı. Biz de hafifçe başımızı sallayarak onayladık Halil'i. Biz konuşurken Nazlı'nın çığlığı duyuldu.
Hızlı adımlarla sesin olduğu yere gittik. Nazlı oturmuş ağlıyordu. Ceren, Nazlı'nın yanına eğilerek onun baktığı yere baktı. Nazlı'ya yaklaştım. Gördüğüm şey çok korkunçtu. Bir hayvan kafası.. Yeni katledilmiş. Korkuyla geri adım attım.
Herkes görmek için toplaştığında Halil'lerin sınıfındaki Toprak bağırarak yanımıza geldi. Arkamıza döndük. Toprak nefes nefese kalmıştı. Nefesini düzeltip
