Azra Yılmaz
Elimizde kürek ve sopayla koşarken Halil'e doğru düşer gibi olunca çarpıştık. Halil gülerek
"Hocaya çok güzel vurdum." dedi. Gülerek hızlı adımlarla yürümeye devam ettik.
10 Dakika Sonra
Kamp alanına yaklaşmıştık. Birden bir küfür duyup durduk ve arkamızı döndük. Recep bize doğru geliyordu. Koşuşu o kadar komikti ki gülerek
"Gardaşum sana ne oldi? Hih.. Yoksa arkandan atli mi kovalay?" dedi Halil karadenizli yönünü çıkartarak. Recep
"Sıcacam, babanun şarap çanağina şindi. Ula bize doğri koşayler" derken arkasını gösterdi. Arkamızda diğerleri çığlık atarak geliyorlardı. Yanımıza vardıklarında nefes nefese kalmışlardı. Serkan bana sarıldı. Başımdan öperek
"Kayboldun sandım. Korkuttun beni bitanem" dedi. Sarıldım ve güldüm.
"Korkma zıpçık gibiyim bak" dedim. Helin
"Çok korkuyorum artık kamp alanına gidelim." diye konuşurken Yusuf
"La, Halil arkamdan üfleyip durma. Seni yok edeceğim şimdi" dedi. Halil yerde ayakkabılarını bağlarken
"La sığır ayakkabularumi bağlayrum ne üflemesi salak misun?" dedi. 'Yazık korkudan çocuğun şivesi kaymış' diye düşünerek kıkırdadım. Yusuf
"La sıçacağım şimdi. Sen üflemiyorsan kim üflüyor amına koyim" diyerek arkasını dönmesiyle karşındakine bağırıp tokat atması bir oldu.
"Aaaağğhh!" (Tokat sesi)
Gülmeden edemedik. Recep gülerek arkaya baktı.
"Has siktur! Bir cisim yaklaşiy efendum" diyerek arkayı gösterdi. Herkes çığlık atarak koşmaya başlamışken Halil sopasını savurarak
"Celun celun sizin üzerunuzde çok garip fanteziler uygulayacağum." dedi. Durduk Recep Halil'in kapşonundan tutarak
"Ya olum Tanjiro musun sen kılıç sallaysun ruhlara. Tovbe estağfirullah" dedi. Ve koşmaya devam ettik.
20 dakika sonra
Kamp alanına girdiğimizde kamptaki spot ışıklarına hitaben Samet, Halil ve Recep
"Eşhedü en la-"
"Olum beyaz ışığı gördük. Ne ara öldük biz?"
"Vah, vah çok iyi de insanduk"
dediklerinde Yusuf üçünün de kafasına vurarak
"Ula salak salak konuşmayın Allah rızası için! Hadi girin artık" dedi. Arkamızdan Serkan, Ceren ve Helin çığlık atarak kamp alanına girdi. Biz de yürüyerek onların yanına gittik. Kamp alanındakiler bizimkilerin çığlığı yüzünden telaşla ayağa kalktılar. Toprak ve bir kaç kişi Yusuf'a ne olduğunu sormaya başlamıştı bile. O kadar yorulmuştuk ki çoktan yere kurulmuştuk.
Yusuf derdini anlatamayacağını anlayıp ıslık çaldı.
"Ula tamam anlatacam. Sakin olun. Zaten yoruldum." dedi. Sessizleşti herkes.
Tam o sırada ağaçların arkasından "HAAAAĞĞĞĞĞ!" diye bir ses duyuldu. Herkes korkuyla o yöne baktı. Yusuf elimdeki küreği alıp o yöne doğru gitti. Recep'lerde Yusuf'a destek amaçlı arkasından gitti. Serkan
"Has siktir!" deyip elindeki taşı başka yöne attı. Halil birkaç çocuğu yanlarına çağırdı.
"Ula Toprak, Mehmet gelin yardım edin" dedi. Çok merak etmiştim. Gidersem eğer, göreceğim şeyi kestiremiyordum. Bir cesaretle Helin'i de alıp yanlarına gittim. Sude ve Burak çukurdaydı. Onları düştükleri çukurdan çıkarttılar. Bedenleri kan içindeydi. Ormana doğru bağırdım.