2.0

12 5 4
                                    

Cansu: Nasılsın? (23.18)

Cansu: Neredesin sen? (02.10)

Cansu: Yine Lavinya'nın yanına mı koştun yoksa? (03.15)

Cansu: Bana cevap ver Behzat! (04.39)

Behzat: Sana cevap verme zorunluluğum olduğunu hatırlamıyorum Cansu. (05.20)

Behzat: Daha doğrusu, bana hesap sorma cesaretini sana kim veriyor?

Cansu: Sonunda gördün mesajımı. (06.41)

Cansu: Neden bana böyle davranıyorsun?

Behzat: Bir de bunu soruyor musun bana?

Behzat: Gerçekten çok yüzsüzsün.

Cansu: Sana aşığım.

Behzat: Evet, o kadar aşıksın ki başkasının bebeğini karnında taşıyorsun.

Behzat: Üstüne sana elimi bile sürmemişken bu bebek, Behzat'tan diyorsun.

Behzat: Sana ihtiyacım olduğu zamanlarda benim kötü halimden faydalanarak fotoğraflarımı çekip kullanıyorsun.

Behzat: Aşk bu mu?

Behzat: Sen bana aşık olsan da beni ilgilendirmiyor Cansu ama sen mümkünse aşık olma.

Cansu: Bu bebek senden diyorum, neden kabul etmiyorsun ki?

Behzat: Çünkü benden değil?

Behzat: Yurtdışındayken hiç alkol kullanmadım Cansu, üstelik tedavim vardı ve yasaktı.

Behzat: Benim doktorum olarak bunları en iyi senin bilmen gerekir.

Cansu: Benimle birlikte olma fikri bu kadar mı berbat?

Behzat: Neyi duymak istiyorsun ki sen?

Behzat: Sana daha önce de defalarca dedim, ben Lavinya'yı seviyorum ve ölene kadar da onu seveceğim.

Cansu: Çok bir zamanın kalmadı desene.

Behzat: Aynen öyle.

Behzat: İsteyince ne güzel de çirkefleşiyorsun öyle.

Behzat: Her neyse Cansu, ben zaten bazı şeyleri aştım ama sen de aşsan iyi olur.

Cansu: Seni aşamıyorum Behzat, olmuyor.

Behzat: Bak, ben öleceğim tamam mı? Kendin de dedin bunu.

Behzat: Tedavi ve o piç kurusu yüzünden sevdiğim kadını terk ettim ben, tedavi sırasında ölürsem de acı çekmesin beni sevmesin diye.

Behzat: Kendimden geçtim, onun için her şeyi yapmaya çalıştım. Ama seninle yurtdışına tedavim için giderken eğer bana aşık olduğunu bilseydim asla gitmezdim.

Behzat: Evimde ölürdüm ama yine gitmezdim. Anlıyor musun?

Cansu: Çok güzel anlattın, evet.

Cansu: Yapmamam gereken şeyler yaptım bu da doğru ama hiçbirisini gözüm görmedi.

Behzat: Beni artık ilgilendirmiyor. Öleceğim günü bekliyorum ben, sayılı günlerim kaldı.

Behzat: Bana o kadar kötülük yapmana rağmen aynı zamanda yaşatmak için elinden geleni de yaptın, bunu asla yok sayamam.

Behzat: Ama beni unut, zaten ölü bir adamı kim sevebilir ki?

Cansu: Haklısın.

Cansu: Sen, Lavinya'dan ayrıldığından beri ölüsün zaten.

Cansu: Onun canını acıtmak için bir sürü şey saçmaladım, onu kendimle kıyasladım. Ama şimdi görüyorum.

Cansu: O, senin kalbini avuçları arasında tutarken ben ona uzanmaya çalıştım. Ama şimdi avuçları arasındaki kalp de atmayı bırakıyor, o farkında değil.

Behzat: Olmasın.

Behzat: Öldüğümden bile haberi olmasın gerekirse, ne olursa olsun üzülür.

Behzat: Ben aştım bazı şeyleri, daha önce farkında olmadığım ve öylesine geçip gitti dediğim günlerimin kıymetini biliyorum şimdi.

Behzat: Biliyor musun Cansu, öleceğimi bilmek ve bir sabah gözlerimi açamayacak olmak canımı çok yakıyor. Alıştım desem bile alışamadığımı biliyorum.

Behzat: Hiçbir zaman bu kadar erken öleceğimi düşünmezdim, yapmak istediğim o kadar şeyi yapamamanın verdiği umutsuzluk bindi kalbime.

Behzat: Öyle işte ama iyiyim ben sorun yok, arkamdan ağlayan da olmayacak ki olmasın. Ben ablamın kırgınlığını sırtlanıp gidiyorum.

Behzat: Bizim bozuk kalplerimiz de buraya kadarmış.

Behzat: Ömrümün sonu buraya kadarmış.

Görüldü.

ÖLÜMÜN ÖZGÜRLÜĞÜ| Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin