II. Güneş ve Ay

37 7 67
                                    


Hepinize iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler dilerim.

Umarım bol bol yorum yaparsınız. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 









Kazanmamız gereken bir barış var...

Kazanmamız gereken bir barış var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

II. Güneş ve Ay

Siyah saçları önüne düşmüştü, saçlarının arasından akan kan damlaları yüzünde küçük çizgiler oluşturmuştu. Onun da yüzünde şaşkınlık dolu bir ifade varken bir yandan da tebessüm ediyordu. Bu tebessümüne anlam veremedim.

Ölmek üzere olan bir insan neden gülerdi?

Hem de bu kadar mutlu bir şekilde?

Neden bana minnettarlıkla bakıyordu?

Ölmek üzereydi, onun gibi ağır yaralanan bir insanın kurtulma şansı yoktu peki öyleyse bu minnettarlık dolu ifade niyeydi?

Kalbimi acıtmak için mi yoksa olmayan vicdanıma canlılık kazandırmak için miydi?

Bilmiyordum onun gülümsemesi, yüzünde açık bir kılavuz gibi okunmasına rağmen bu açık kılavuzda anlam çıkarmamak için deli gibi çabalıyordum. Bildiğim şeyleri bilmemek için direten küçük çocuklar gibiydim. Görüyordum ama görmemezlikten geliyordum çünkü biliyordum böyle daha az acıtacaktı.

Kan yavaşça dudaklarına doğru aktı, yüzümün yansıması ilk kez bana çirkin gelirken kanlı bir gülümseme gözlerime yansıdı. İğrençti, nefret edilesiydi. Yavaş adımlarım sonunda rotasına ulaştığında hafifçe bedenimi eğerek ona baktım. Gözlerini gözlerimden bir saniye bile ayırmıyordu. Pençelerini çıkarmış küçük bir kedi yavrusu gibiydi.

"Sende kimsin?" Kulağıma dolan gür ses ve onun ardından gelen çınlama sesiyle başımı hafifçe sağa döndürdüm. Kazdığı mezardan çıkan kızıl saçlı adam eline aldığı silahı başıma doğrultmuştu.

Ne kadar da manidardı.

Bana tıpatıp benzeyen o kadını yaşatmak için gözyaşları dökerken ona tıpatıp benzeyen benim kafama acımasızca silahını doğrultuyordu.

"Silahını indir." Derken gözlerimi kanlar içindeki Duha'ya çevirdim. Bu tepkime karşılık oldukça sinirlendiği belli olan kızıl saçlı silahının kabzasını sertçe kaşıma vurdu. Başım vuruşun etkisiyle sağa savrulurken siyah saçlarım yüzümü sardı. Öfkeliydim ama sakin olmam gerektiğini de biliyordum yine de duygularımı kontrol etme kabiliyetini her saniye biraz daha kaybediyordum ve bu adam bu süreçte bana hiç yardımcı olmuyordu.

Saçlarımın arasından Duha'ya bakarken hafifçe tebessüm ettim. "Onu öldürmemi ister misin ?" Sesim bütün nefretimi yansıtıyordu, kendime karşı olan tüm nefretim dudaklarımdan kendime yansıdı.

KALEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin