2.Bölüm

1K 111 59
                                    

Önceki bölüm

Liu Yang, biliyordu ki bir şey olmazsa kuzenleri onun yanına gelmeye tenezzül etmezdi. Obezliğin bulaşıcı bir hastalık olduğunu düşünüyorlardı.

-Büyük baba seni çağırıyor.
.
.
.
.
Liu Yang, artık tamamen uyanmıştı. Özellikle de zihni "büyükbaba" kelimesini işlediğinde uykudan eser kalmamıştı

-Ne? Neden?

Liu Yang, zorlukla yataktan kalkmaya çalışırken bir yandan da soruyordu. Liu Yan, alaycı bir şekilde Liu Yang'a bakarken omuzlarını silkti.

-Bilmem. Belki de artık tüm kış yiyeceğimiz yemekleri bitirdiğin için seni atacaktır. Hehehehe

Liu Yang, gözlerini devirdi ve yatakta biraz daha debelendi. Kocaman göbeği yukarı doğrulmasına engel oluyordu.

20 dk dakika boyunca kıyıya çarpmış balina misali çırpındıktan sonra terler içerisinde kalkmayı başardı. Yüzü, oksijeni yeteri kadar alamadığını için kızarmıştı.

-Acele et domuz! Büyükbaba bekletilmeyi sevmez.

Liu Yang, üstüne sabahlığını giyindi ve terliklerini de ayağına geçirdikten sonra zoraki bir şekilde gülümsedi.

-Hadi gidelim.

Aslında daha iyi hazırlanması gerekiyordu ama ne yazık ki vakti yoktu.

Sabahlığı, 5 kişinin sığabileceği kadar büyüktü. Ancak içine sığabiliyordu. Büyükannesi onun için dikmişti.

Büyükannesi, büyükbabanın 6.eşiydi. Bu ailede onu seven tek kişiydi.

Liu Yan, alaycı ve iğrenme ifadesini bozmadan hızla odadan çıktı ve ilerledi. Liu Yang da peşinden ilerledi. Gözleri kapısına takılırken iç çekti.

Onun için bu evin kapıları kırılmıştı. Diğer evlerin kapılarından 3 kat daha genişti.

Büyükannesi de olmasa bir evde yaşayamazdı. Onu bırak neredeyse hiçbir evin kapısından içeri bile giremezdi.

1 saatin sonunda Liu klanının merkezine varmışlardı. En ortada, görkemli iki katlı bir bina vardı. Oldukça büyüktü. Çifte kapısında iki koruma vardı.

Burası Liu klanının, önemli aile üyelerinin toplandığı ve misafirlerle görüşme yapılan yerdi. Ayrıca ailenin lideri büyükbaba Liu Mang'ın da yaşadığı yerdi.

Liu Mang, bu yıl 80 yaşındaydı. Yine de koltuğunu henüz bırakmış değildi.

Liu Yang, sesli bir şekilde yutkundu. İçinde bir korku vardı. En son büyükbabası ile görüştüğünde ailesi yeni ölmüştü. Ondan sonra da bir daha huzura çağırılmamıştı.

Liu Yun, sert bir sesle bağırdı.

-Ne öyle mal gibi bakınıyorsun? Girsene içeri!

Liu Yang, zoraki bir gülümsemeyle korumaların onun için açtığı kapıdan girdi. Bir süre uzun koridordan geçti. Koridor da bir kaç hizmetçi ve koruma daha vardı. Hizmetçiler eşyaların tozunu alıyordu. Herkes yüzünde garip bir ifadeyle ona bakıyordu. Sanki burada ne aradığını sorguluyorlarmış gibiydi.

Sonunda aradığı yere ulaştı. Orada da iki koruma vardı. Çifte kapılar açılmış ve odanın karşısında taht benzeri koltukta oturan yaşlı adamı görmüştü.

Yaşlı adam, yaşına göre biraz daha genç görünüyordu. En azından 60 gibiydi. Bronz bir cildi vardı. Yaşlılık lekeleri çok kötü görünmüyordu. Beyaz top sakalları ve saçları vardı. Gözleri oldukça çekik ve küçüktü. Bu da ona sinsi bir hava katmıştı. Ne zayıf ne de kiloluydu. Yapılı bir vücudu ve uzun bir boyu vardı.

Powder pink love (BL) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin