Kalopsia
part 1.
"Balerin"🎶Taylor Swift- Daylight
"Yalnızca gün ışığını görüyorum, gün ışığı, gün ışığı...""Bir kez daha, İris!"
Kulaklarımda yankılanan ses artık midemi bulandırmaya başlamıştı.
Koçun bakışlarının tesiri olduğumu hissettiğimden yeşillerimi ona çevirmedim. Göğsümü döven kalp atışlarımla dudaklarımdan aldığım nefesimi yetirmeye çalışıyordum. Alnımdan akan teri görmezden gelerek tekrardan aynı pozisyona girdim. Ayaklarımdaki pointe ile parmaklarımın ucunda durduğumda tek ayağımın üzerine çıkarak sol ayağımı arkaya doğru açarak kollarımı yukarıya kaldırarak zarifçe parmaklarımın üzerinde bedenimi kendi etrafımda çevirdim. Hareketlerimin yavaş ve zarif olmasına ekstra özen gösterdim. Ayağımın acısını görmezden gelerek dönmemi bitirdiğimde yukarıda tuttuğum ayağımı yer ile kavuşturarak iki ayağımın parmaklarının üzerinde küçük küçük ilerlemeye başladım. Ellerimi yukarıda birleştirerek geriye doğru esnettim vücudumu. Ardından duruşumu dikelttim ve parmak ucumda zıpladım. Bacaklarımı iki yana açarak zıplamıştım. Yer ile kavuştuğumda yavaşça topuklarımı yere değdirdim ve tek ayağımı geriye doğru açarak ellerimle bacağımı tuttum.
"Olmadı, İris." dedi koç tekrardan. Hareketi anında bırakarak koça baktım.
"Nesi olmuyor koç? Anlamıyorum ki." dedim bıkkınlıkla. Beşinci saatimi dolduruyordum ve tek yaptığım şey, bu kareografiyi tekrar tekrar uygulamaktı. Koçun bakışlarındaki hayal kırıklığını görmem, özgüvenimi de düşürüyordu.
"Anlamıyorsun, İris. Bir dış göz olarak bakman gerek. O duyguyu geçiremiyorsun karşı tarafa." dediğimde dudaklarımdan kaçan soluğa engel olamadım. "Neyse, bugünlük bu kadar yeter. Yarın daha iyisini istiyorum, ona göre." dediğinde kalbim mutlulukla atmaya başlamıştı. Şükür.
"Görüşmek üzere koç," diyerek soyunma odalarının olduğu koridora çıkarken koçu arkamda bırakmıştım. Eteğim kollarıma değerken koşar adımlarla soyunma odasına girdim. Hızla üzerimdeki bale kıyafetlerini çıkarıp kendimi duşakabinlerin olduğu yere attığımda soğuk suyun altına girdim. Bedenim terden yapış yapıştı.
Yirmi dakikalık duşun ardından üzerime açık mavi, bacaklarımı saran kot pantolonumu geçirip üzerime pembe tişörtümü geçirdim. Ayaklarıma beyaz spor ayakkabılarımı geçirdim. Islak sarı saçlarımın ıslaklığını havlu ile aldığımda spor çantamı koluma asarak bale merkezinden çıktım. Merdivenleri inerken hızla kendimi yollara atmıştım.
Kalabalık caddeden geçerken hızla metrobüse doğru ilerledim. Telefonumu çantamdan çıkararak beyaz kablolu kulaklıklarımı kulaklarıma taktım. Zihnimde yankılanan şarkı ile gülümsedim.
Taylor Swift, Electric Touch.
Kalabalığın arasına karışarak metrobüse bindiğimde boş yer olmadığını görmemle sırtımı arkama dayayarak yolculuğuma ayakta devam ettim.
Saat akşam 6'ya geliyordu. Islak saçlarım omzumdan dökülürken kalabalık metrobüste hayatta kalmaya çalışıyordum.
On dakikanın ardından ineceğim durağa gelmiştim. Bu yüzden sırtımı dayadığım yerden kalkarak metrobüsten atmıştım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALOPSİA
RomanceHerkes balerinlerin göz boyayan pembe tütülerinin ardındaki hayatlarının oldukça başarılı ve çabasız olduğuna inanır. Pembe rengi göz boyar çünkü. Masumluğu ve temizliği simgeler. Aklımıza kötü bir şey gelmez. Çünkü neden gelsin? Bir balerin ve klas...