TANIMAK VE TANIŞMAK

532 27 15
                                    

Bir insanı tanımak zordur derler eskiler. O kişi ile yaşadığın paylaşımlar sözcüklerden daha gerçektir her zaman . Hayatımda ne birine kendimi tanıtmak ne de birini tanımak ihtiyacı hissetmediğimden olsa gerek bu iki kavrama yaklaşımım nötr olmuştur. Şimdi ise beni tanımaya çalışan adamı tanımak isteği hayatıma yeni bir yön vermişti. Her zaman görünmeyen her zaman ortama ayak uyduran kişi olarak devam ettiğim hayatımın okları bir anda bana döndüğünde kafam allak bullak olmuştu. Küçük eve doğru yola çıktığımızda Zafer arka koltuk yerine yanıma geçmiş ve bakışlarını bana yöneltip gözleri ile beni ezberlemeye çalışırcasına süzerken ben tüm dikkatimi yola vermiştim. Aramızdaki sessizlik Zafer'in ulaşıp açtığı radyodan yükselen melodi ile bozuldu.

  Çalan eski melodi ve kulağıma dolan kelimeler ile gülmemek için kendimi zor tutum. Zira Zafer bana bu tarz şarkılar dinleyecek gibi gelmemişti. Bu şarkıyı annem mırıldanırdı bazen anlamını bilmeden sadece duygusuzca söyler sonra da :

" Selami paşa gibisi yok" derdi. Aklımda hep anneme benzeyen insanların dinlediği bir şarkı gibi yer ettiğinden garipsemiştim. Ancak Zafer bey kanalı değiştirmeden sırtını koltuğa yerleştirip:

" Beni ne güzel anlatıyor planlasam böyle denk gelmezdi" dediğinde şarkının sözleri daha da farklı hissettirmişti..

"Beni yanından hiç ayırma

Gözlerin gözlerimde kalsın

Seninle öyle doluyum ki

Her anımda inan sen varsın

İstersen ver günahlarını

Razıyım al sevaplarımı

Koparma aşkın bağlarını

Ellerin ellerimde kalsın...."

 Şarkı son bulduğunda küçük eve ulaşmıştık bile. Aracı durdurduğumda Zafer bey derin bir nefes alıp araçtan inerken onu takip ettim. Soğuk hava yüzüme vururken Zafer bey gerinip :

" Sonunda bitti." dedikten sonra eve girdi. Ben de arkasından içeri girdim.

" Cengaver aç mısın?"

" Biraz."

" Dolap dolu olmalı adamlara dolabı doldurmalarını söylemiştim. "

 Başımı anladım şeklinde salladığımda gülümsedi. Bu gün yaşananlardan sonra nedensiz bir şekilde içimde oluşan kıpırtı kendimi tedirgin hissetmeme neden olmuştu. Zafer beyin beni korumak adına attığı adımdan etkilenmediğimi söylesem yalan olurdu ama hayatımda büyük annem dışında kimseye tam olarak güvenmemiş hep tek tabanca yaşamıştım. Evin sıcaklığı yüzüme çarparken buraya gelmeyi planladığı için hazırlandığını anladım.Bu arada Zafer bey salona girip kendini koltuğa bırakırken yorgun ifadesini yüzüne yerleştirdiği kolu ile kapattı. Salona adımlayıp:

" Yemek istediğiniz bir şey var mı? Yapabileceğim bir şey ise hazırlayayım." dediğimde kolunu yüzünden çekmeden :

" Elinden zehir olsa yenir Cengaver. Kafana göre takıl." dediğinde mutfağa yöneldim. Dolabı açtığımda karşımdaki malzemelere göz gezdirip güzel bir güveç yapmaya karar verdim. Büyük annem iyi bir aşçı olsa da yaşlandığında bana yemek yapmayı öğreterek köşesine çekilmişti. Gerekli malzemeleri tezgaha çıkardıktan sonra dipfrizi açıp et çıkardım. Eti az bir miktar su ile kazana koyup erimesi için ocağa koyduktan sonra sebzeleri yıkayıp tahtayı ve bıçağı hazırladım. Sebzeleri doğrarken deli gibi atan kalbime derin bir iç çektim. Bu adam hangi ara kalbime ziyanlık olmuştu diye düşünürken duyduğum ses ile geriye döndüm.

CENGAVER (GAY)  [ TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin