8. ahlaklı teklif

77 9 15
                                    

Pazartesi günü, öğlen saatleri... Pencere kenarındaki masada telefonu ile konuşurken -asla gamzelerini saklamadan- aynı anda tostunu gömüyordu Jeongin.

Bir anda yanına ismini seslenerek gelen Seungmin'le başını ona çevirdi.

"Kiminle konuşuyorsun böyle gülüşerek?" dedi Seungmin, suyunu masaya koyduktan sonra ellerini de masaya yasladı.

Jeongin, telefonu kulağından uzaklaştırdı ve fısıldayarak, "Hyunjin." diye cevapladı.

Onun bu cevabı ile Seungmin hafifçe gülmeye başladı.

Jeongin, tekrar telefonu kulağına götürdü.

"Ben seni sonra arayacağım Hyunjin, görüşürüz." dedi, gamzelerini geride bırakmadan ve telefonu kapattı.

Seungmin, onun karşısında oturdu ve dudaklarını birbirine bastırarak gülmemeye zorladı kendisini.

"Hyunjin'le baya yakınlaştınız bakıyorum. Akvaryuma gitmeler falan..."

Jeongin'in gözleri aniden açıldı ve gülümsemesi soldu.

"Peki sen bunu nereden duydun?"

"Chan söyledi..."

Jeongin, hafifçe kaşlarını çattı.

"Chan bunu nereden duydu...? Bunları Minho'nun çetesinde mi konuşuyorsunuz!?"

Seungmin, "Minho Baba diyeceksin!" diye onu düzeltip ardından başını eğdi. O da elini başına götürdü ve derin bir iç çekti.

"Minho Baba işte, neyse... Felix, bu sefer bittin sen." diye söylendi kendi kendine Jeongin.

"Selam!"

Arkalarından gelen ses ile Seungmin derin bir iç çekti, Jeongin ise gülümseyip el sallayarak karşılık verdi.

Han Jisung, ağzındaki çilekli lolipopu çıkartarak ikisinin yanına geldi.

Jeongin'in el salladığını görüp o da el salladı. Seungmin'in omzuna yavaşça vurup yanındaki sandalyeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı.

"İnsan bir selam verir, ruhsuz."

Seungmin, yüzüne sahte bir gülümseme yayarak yanındakine el salladı ve, "Selam." diyip önüne döndü.

"Ee, n'aber aşkolar?" dedi bir elinde lolipopunu sallayıp, ağzındaki sakızı çiğnerken.

"İyi, iyi de... Seungmin'le aranızda bir şey mi var?"

Jisung'un gözleri fal taşı gibi açıldı, aynı anda Seungmin'inkiler de öyle. Jisung, sol eliyle yanındakini gösterdi.

"Bununla mı!? Ne sanıyorsun sen beni?"

"Asıl benim demem gerekiyor bunu! Jeongin, ciddi misin!?" diye kaşlarını çattı.

Jeongin, gülümsemesini bastırmaya çalışarak konuştu.

"Hayır, hayır. Yanlış anladınız, aranız soğuk gibi diye demiştim."

Seungmin, derin bir iç çekerken; Jisung, genişçe gülümsedi. O gülümserken diğeri suyunun kapağını açtı ve bir yudum içtikten sonra kapağını kapatmadan masaya geri koydu.

"Ah, hayır tabii ki. Hatta birbirimizin sakızını çöpe atacak kadar yakınız." derken ağzındaki sakızı çıkartıp cebinden çıkarttığı kâğıda koydu ve kâğıdı büzdü.

"Değil mi köpüş?" dedi, elinde büzdüğü kâğıdı ona uzattı ve tek kaşını kaldırarak gülümsedi.

Seungmin, tekrar sahte bir şekilde gülümsedi ve başıyla onu onayladı.

crimson winter | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin