"Seungmin? Hadi gidelim."
İş çıkışı, hastanenin dışında bekleyen Seungmin, yanından gelen ses ile Jeongin'e döndü.
"Ah, ben sana söylemeyi unutmuşum... Ben bugün gelmeyeceğim."
Jeongin, şaşırmış bir şekilde ona bakarken yüzüne hafif bir gülümseme yaydı.
"Hm, nedenmiş o?" dedi, gülümsemesini bastırarak.
Seungmin, başını yere doğru eğdi ve hafifçe gülümsedi.
"Bugün bir başkasını bekliyorum."
Jeongin, imalı bir şekilde gülümsedi.
"Güzel, görüşürüz o zaman!"
Seungmin de karşılık olarak el sallamak için başını ve elini kaldırdığında, yanlarına scooter ile gelen Chan'a baktılar.
Aniden Seungmin'in gülümsemesi soldu. Jeongin de gülerken, el sallayarak oradan uzaklaştı.
"Chan? Scooterla mı geldin gerçekten..."
Chan, gülümsedi ve başını salladı.
"Böyle tatlı olur diye..." diyerek Seungmin'e açıkladı.
Seungmin, gülmesini daha fazla tutamadı. Sesli ama hoş bir kahkaha attı.
"Evet, çok tatlı." dedi, gülmeye devam ederken.
Chan da onun gülüşüne gülümsedi. Scooterdan indi, elleri arkasındayken diğerinin yanına gitti. Arkasında sakladığı kırmızı gülü çıkartıp karşısındakine uzattı.
O anda utancından Seungmin'in parlayan gözlerine bakamadı ama onun elinden gülü almasıyla göz göze geldiler.
"Bu niye bu kadar güzel...?" diye sordu elindeki gülü sımsıkı tutarken.
"Bilmem, senin kadar güzel mi?" dedi, garip bir şekilde kesemedi göz kontağını.
Tamamen onun parlayan gözlerine dalmıştı, ağzından çıkan kelimelerin farkında değildi.
Buna karşılık Seungmin, şaşkın ve utangaç bir yüz ifadesi takındı.
"Ha?" çok çıkmamıştı sesi, sakin ve yumuşak bir tondaydı.
"Ha...? Yani, gidelim mi?"
Seungmin, gülümsemesini tutamadı ve genişçe gülümserken başıyla onu onayladı.
"Olur."
***
"İşte... Burası!" dedi büyük bir heyecanla önündeki binayı gösterirken.
"Chan? Senin yol boyunca bahsettiğin o mükemmel, akıl almaz yer internet kafe miydi?"
Chan, başıyla onayladı.
"Ama burası sıradan bir internet kafe değil... Bak ben buraya kolay kolay herkesi getirmem, ama hep seninle buraya gelmek istemişimdir. Hemde kafeyi boşalttırdım, kimse yok bak. Sadece biz olacağız."
Seungmin, başını salladı ve hafifçe güldü.
"Hmm, o zaman çok iyiymiş... Bir de, sen hep benimle buraya mı gelmek isterdin?
Chan da ona bakarken hafifçe güldü ve başını salladı.
"Önemli olan bizim nereye gelip, gittiğimiz değil ki... Önemli olan seninle beraber olmak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crimson winter | hyunin
De TodoOcak ayı, yoğun bir kar yağışının olduğu gün Yang Jeongin ilk defa ailesinden ayrılıp ayrı bir mahalle, ayrı bir eve çıkıyordu. Bu mahalle hakkında bazı korkunç söylentiler duymuştu, geceleri dışarıda dolaşan birileri?