Selam bu benim yayınlayacağım ilk fic olucak umarım beğenirsinizz...
Jeongin'in sonunda yeni hayatı başlıyordu, ailesinden ayrı. Yirmi beş yaşına basmıştı ve kendi evine çıkıyordu.
Üniversiteyi yurtta okumuştu, ailesiyle pek yakın değildi. Genel cerrah asistanı olmuştu, aslında ailesinin isteğiydi.
Asıl hayali oyuncu olmaktı ama ailesi buna karşıydı ve genel cerrah olmasını istedi.
Şu anda akşam saatleri ve Jeongin hayatının geri kalanını geçireceği evdeydi.
Bu mahalleyi sevmişti ama hakkında kötü söylentiler döndüğü için biraz tedirgindi.
Yeni evi daha düzensizdi sadece yatak, buzdolabı ve televizyon gibi bazı büyük eşyalar yerindeydi.
Ailesi yardıma gelmemişti ama en yakın arkadaşı Felix gelmişti.
Dokuzuncu sınıftan beri Felix'le yediği içtiği ayrı gitmezdi. Felix'i kardeşi gibi severdi ama annesi ve babası için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Gerçi onlar pek insan sevmez, Jeongin'i de pek sevmezlerdi.
Felix'le beraber bazı kolileri açıp yerleştiriyorlardı. Gerçekten bu buz gibi havada bile terlemişlerdi. Bu iş yorucuydu, sadece iki kişi yapınca daha da yorucu oluyordu.
En azından yardım eden kişi Felix olduğu için biraz eğleniyordu Jeongin. Kolilerin içindekileri yerleştirirken aynı zamanda sohbet ediyorlardı.
Birkaç koli düzdükten sonra Jeongin dağınık mutfağının, dağınık tezgahında Felix'le kendisine birer kahve yaptı. Saat gerçekten geç olmuştu.
Kahveleri içtiler ve biraz daha sohbetten sonra Jeongin, Felix'e geç olduğu için eve gitmesini söyledi. Yarın tekrar gelecekti. Onunla kapıya kadar gitti ve vedalaştıktan sonra Felix otobüs durağına doğru ilerledi.
Jeongin de içeri geçmek üzereyken evinin yanındaki evin önünde neredeyse altı santim karın üzerinde yatan bir adam gördü.
Üzerinde tişört yoktu, sadece bir deri ceket ve bir yırtık kot giyiyordu. Simsiyah giyimliydi ama yüzü bembeyazdı. Kıpkırmızı, omzuna kadar uzanan saçları vardı.
Yerde tamamen uzanmış bir şekilde yıldızlara bakıyordu. Jeongin, iyi olup olmadığını sormak için hızlıca adamın yanına gitti.
"Pardon, iyi misiniz?"
Başını direkt Jeongin'e doğru çevirdi. Teni bembeyazdı, gözleri parlıyordu.
Hiç bir şey söylemedi ve Jeongin tekrar sordu.
"Bir sorun mu var?" tekrar sormasından sonra adam başını sağa sola hayır anlamında salladı ve tekrar yıldızlara döndü.
Jeongin bu adamı biraz garipsemişti ama belli etmek istemediği için başını olumlu anlamında sallayıp eve geri dönmek için arkasını döndü ve ilk adımını atarken adamın konuşmasıyla tekrar arkasını döndü.
"Bir sorun mu var?" demişti karlar içinde yatan adam.
"Hayır." diye cevapladı Jeongin, neden böyle bir şey sorduğunu merak ediyordu.
"Yeni mi taşındın?" dedi yattığı yerde hâlâ yıldızlara bakarken.
"Bugün taşındım."
Çok soğuktu, Jeongin'in elleri titremeye başlamıştı. Soğuk havayı başından aşağı hissediyordu.
"Hoş geldin."
"Teşekkür ederim." dedikten sonra neden yerde yattığını sorup sormamakta kararsız kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crimson winter | hyunin
CasualeOcak ayı, yoğun bir kar yağışının olduğu gün Yang Jeongin ilk defa ailesinden ayrılıp ayrı bir mahalle, ayrı bir eve çıkıyordu. Bu mahalle hakkında bazı korkunç söylentiler duymuştu, geceleri dışarıda dolaşan birileri?