"Ne?" diyebildi sadece Minho.
Dünyanın en gergin ortamı oluşmuştu. Herkes Minho'ya korkuyla bakıyordu, Jisung dışında.
Hazır bir şekilde Minho'nun patlamasını bekliyorlardı, Jisung'un bu sözünden sonra patlamaması imkansızdı. Bu gergin ortamda saniyeler geçerken Chan, elini Minho'nun omzuna koydu.
"Baba, sakin ol; nefes al, ver. Ona kadar say, güzel şeyler düşün. Seungmin'i düşün mesela... Sakinleştir kendini." Sakin bir ses tonuyla söylemişti ama şu an Minho'nun patlama olasılığı daha da yükselmişti.
Minho bir anda gülmeye başladı, herkes yüzü şaşkın bir ifadeye bürünürken gülmeye devam etti. Bir süre sadece onun gülüşü duyuldu, o gülerken Jisung sinsi bir şekilde ona gülümsüyordu.
Herkesin sessizce onu izlediğini fark ettiğinde gülüşünü durdurdu.
"Niye öyle bakıyorsunuz? Şaka yapmıyor muydu!? Lan sen hangi cürretle bana böyle bir şey söylersin!?" diye bağırmaya başladığında elini sertçe masaya vurup ayağa kalktı. Jisung'un üzerine yürüdü ve onun yakasından tutup çekiştirdi.
Jisung, canına susamış gibi sırıtmaya devam ederken Chan, Seungmin, Hyunjin ve Jeongin de ayaklanıp Minho'yu tutmaya çalıştılar.
"Baba, günün sonu karakolda bitecek böyle devam edersen!" diye bağırdı Seungmin.
Jisung, yavaşça ayağa kalktı, burun buruna geldiler.
"Bu evet demek sanırım." dedi imalı bir şekilde.
Minho onun yakasını bırakıp yanında duran tabureyi sertçe tekmeledi ve ellerini savurdu.
"Kaybedersem şerefsizim ulan! Kaybedersem bırak miyavlamayı tasma takacağım!" Chan, Minho'nun bu sözünden sonra yavaşça yutkundu.
"Ama görürsün Han Jisung, bizim ekip asla kaybetmedi!" diye bağırmaya devam etti Minho.
"Peki o zaman, bu akşam saat 19.00'da bu sokakta toplaşırız."
Minho, sertçe başını sallayıp ellerini cebine attı ve uzaklaşmaya başladı. Hızlıca ters tarafa ilerlerken bir anda sanki bütün sinirini boşaltır gibi bağırdı, elleriyle arkasında kalan ekibine işaret etti.
"Siz de gelsenize!"
Chan, Minho'nun bu sözünden sonra diğerlerine ilerlemelerini işaret etti. Onlar ilerlerken Jisung'a gözüm sende işareti yapıp ilerlemeye başladı.
Jisung, arkalarından sırıtıp kızlara döndü.
"Bunları yeriz, kolaylar." Hepsi birlikte güldükten sonra ters tarafa ilerlemeye başladılar.
***
"Bana bakın, bu maç onların içlerini dışlarına çıkartacağız! Herkes rakibini seçsin, lavuk bende." Ekibi küçük bir alanda toplamış, son konuşmasını yapıyordu Minho.
"O ağzı yamuk benim olsun, Jennie; çiğ çiğ yerim." dedi Chan kendinden emin bir şekilde.
"Jisoo benim yemim olsun o zaman." dedi Seungmin.
"Oha." diyerek yanındaki Seungmin'e baktı Chan.
"Ne oldu be?"
"Çok, bruşş... Asilsin..."
"Ya teşekkürler salak." dedi gülümseyerek. Chan kızararak önüne döndü.
![](https://img.wattpad.com/cover/346249105-288-k905070.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crimson winter | hyunin
NezařaditelnéOcak ayı, yoğun bir kar yağışının olduğu gün Yang Jeongin ilk defa ailesinden ayrılıp ayrı bir mahalle, ayrı bir eve çıkıyordu. Bu mahalle hakkında bazı korkunç söylentiler duymuştu, geceleri dışarıda dolaşan birileri?