11

5 3 0
                                    

"Komiser Albert?"

"Günaydın Bayan Clara. Sizi bu saatte rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. Müsait misiniz?"

Clara kapıyı biraz daha açıp kafasını salladı. Güneş yeni doğmuşken kesinlikle bu polisi kapısında beklemiyordu. Kenara çekilip Albert'a içeri girmesini işaret etti.

Albert içeri girip pis ve kötü kokan merdivenlerden inip, Clara'nın geçen sefer onları götürdüğü kısıma gitti.

"Burada mı kalıyorsunuz Bayan Clara?"

"Ah, hayır. Hemen şu tarafta küçük bir oda daha var. Orada kendime ait eski püskü bir yatağım var. Gerçi yatak demeye bin şahit. Neyse en azından ısınıyorum."

Albert tek kaşını kaldırıp kafasını salladı. Gerçekten ortalık iğrenç ve soğuktu. Buradan bir an önce çıkıp yatağına gitmek istiyordu.

"Siz neden buradaydınız Komiser'im?"

Clara Albert'ın karşısına oturup arkasına yaslandı. Albert onun gerildiğini bu mesafeden bile anlayabiliyordu.

"Size birkaç soru sormaya geldim. Kafamı karıştıran bir kısım var ve sizde bana cevap vereceksiniz."

Clara o an için Albert'ın nezaketinin yok olduğunu hissetmişti. Ses tonu ve cümleleri adeta emir veriyordu.

"Pekâla. Bunu sabahın köründe yapmak zorunda mıyız?"

"Kesinlikle."

"Neyi merak ediyorsanız sorun Komiser'im. Bildiğim her şeyi anlatmaya hazırım."

Albert'ın yüzünü ukâla bir gülüş kapladı. Clara karşısında ki adamdan şu an ne kadar korksa da başını dik tutup, Albert'ın gözlerinin içine bakıyordu.

"Zaten bildiğiniz her şeyi anlatacaksınız. Bu bir seçenek değil Bayan Clara."

Clara sertçe yutkunup başını salladı.

"Haklısınız."

"Her neyse gelelim meseleye. Sizi dinlediğimiz gün aklıma gelmeyen fakat sonradan fark ettiğim bir şey var. Bize gösterdiğiniz kamera kayıtlarını çoğu kez ekiplerimizde aradı. Fakat çevrede bir tane bile aktif kamera yoktu. Siz bu kayıtları nereden buldunuz Bayan Clara?"

Clara affallamış bir ifadeyle Albert'a bakarken yine yutkundu. Belki farkında değildi ama Albert onun her mimiğini inceliyor ve aklına not ediyordu.

"B-ben..."

"Evet, siz?"

"Ben... Şey, şeyden buldum."

"Nerede buldunuz Bayan Clara? Söyleyin artık yoksa sizi karakola götürmek durumunda kalacağım."

Clara karakol lafını duyunca durmuş ve gözlerini kocaman açmıştı. Albert pür dikkat yüzüne bakıyordu ve bu durumda düşünmek resmen imkansızdı. Kapana kısılmış gibi hissediyordu. Tüm bu kararsızlıklar arasında belki de yapılacak en mantıksız şeyi yaptı.

Kaçtı.

Daha doğrusu kaçamadı.

Ayağa kalkıp hızla merdivenlere koştu. Daha merdivene ulaşamadan Albert kolunu tutmuş ve arkaya sabitlenmişti. Elleri kelepçeli de olsa deli gibi çırpınıyor, kaçmaya çalışıyordu.

Albert zor bela merdivenleri çıkıp kapıyı açtı. Dışarı da hazır bekleyen polis aracı ve arabaya yaslanmış Luca vardı.

Albert'ın kapıyı açması ile polisler Clara'nın kolundan tutup zor da olsa arabaya bindirdiler. Onlar giderken Luca, Albert'a yaklaşıp yanında durdu.

"Ne anlattı. Bir şeyler itiraf etti mi? O mu yapmış? Neden yapm-"

Luca daha lafını bitiremeden Albert'ın suratında ki yorgun ifadeyi görmesi ile durdu. Albert gerçekten günlerdir uykusuzdu ve şu an sadece bir dakika uyumak için her şeyi yapabilirdi.

"Komiser'im? Siz iyi misiniz?"

Albert, Luca'nın değişen ses tonuna ve kendisini düşünmesine şefkatle gülümsedi.

"İyiyim Luca iyiyim. Biraz uyusam zımba gibi olurum."

"Sizi dün eve bıraktığımda uyumadınız mı?"

"Hayır. Tam yatağa girmişti ki telefon çaldı. Tony diye biri. Dave'in cinayeti ile ilgili dedi bende kalktım."

"Peki ne dedi?"

İkisi arabaya doğru yürürken Albert esneyip esneyip duruyordu. Gerçekten ama gerçekten berbat bir haldeydi.

"Her şeyi anlatacağım Luca. Ama önce uyumam lazım yoksa bayılıp giderim."

"O zaman sizi tekrar eve bırakayım mı?"

"Evet, lütfen."

🍷

"Daha iyi görünüyorsunuz Başkomser'im."

"Gerçekten tek ihtiyacım olan biraz uyumaktı. Gözlerimi kapatır kapatmaz uyumuşum."

Albert dönen sandalyesinde hem kendini sağa sola çevirerek, hemde arkasına yaslanarak konuştu. İyi bir uyku çektikten sonra kendini oldukça dinç ve mutlu hissediyordu.

"Tony'nin ne dediğini anlatacak mısınız Komiser'im?"

Luca merakla Albert'a bakıp cevap bekliyordu. Albert sağa sola dönmeyi bırakıp koltuğunda dikleşti.

"Tony, Dave'in eski bir arkadaşıymış. Ayrıca okul hayatı boyunca birliktelermiş. Oldukça temiz ve saygılıydı. Gerçekleri söyleyip söylemediğini bilmiyorum fakat içimden bir ses kesinlikle haklı olduğunu söylüyor."

Luca merakla Albert'a bakmaya devam ediyordu.

"Arthur'un sınav kağıdı olayını yalanladı. Söylediğine göre sınav kağıtlarının çalınması ile ilgili herhangi bir olay yaşanmamış."

"O zaman bu hem Arthur'a hemde Dave'e düzenlenmiş bir oyun!"

Albert kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı.

"Aynen öyle."

"Başka ne anlattı?"

"Dave'in, Lillian ile tanıştığından beridir Ethan ile kavgalı olduğunu."

🍷

He amk keli sensin.

Dubious~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin