💮
Sabahın buz gibi havası odasına girip onu biraz da olsa rahatlatıyordu. Kurdu sakin olsa da kendi içindeki siniri geçmiyordu. Öğrendiği onca şey beyninde dolanıp duruyordu.
Elideki eski fotoğrafa bakıp iç çekti. Güzel yüzlü bir kadın ve yanında ise genç bir erkek.
Tekrar ve tekrar sinirle soludu. Tüm portakal çiçeği kokulu fermonlarını bırakmıştı. Tüm boğucu fermonlar artık odasının dışından da hissediliyordu.
Kapısı kardeşi tarafından sertçe açılsa da arkasına dönmedi. Jeongin sinirle camları tamamen açtı. İkizine sertçe baktı.
"Sen delirdin mi? Yeter artık, bu ne sinir. Ev artık senin korkularından nefes alınmıyor. Şu saçmalığa bir son ver!"
"Bana bağırma, annem onca şeyi anlatırken bile böyle sakin değildin. Şimdi ne oldu?"
Jeongin saçlarını elleri arasına aldı. Yine aynı konu, yine aynı tavırlar sergiliyordu kardeşi.
"Annemin geçmişi, geçmişte kaldı. Bunun için bir şey yapamayız. Sen de artık düzgün davran ve onu üzmeyi kes. Yemek yiyeceğiz aşağı gel."
"Yemiyorum."
Jeongin kardeşini ardında sürükleyerek önce banyoya görürdü. Elini yüzünü yıkayıp tekrar sürükledi.
Mutfağa gelip onu tam annelerinin karşısına oturttu. Felix elindeki ıslanmış ve buruşmuş olan fotoğrafı cebine koyup arkasına yaslandı.
Sofra hiç olmadığı kadar sessizdi. Ama bedenlerinin içindeki savaş çok büyüktü. Annesi, sessizce oğluna bakarken gittikçe daha da geriliyordu.
Eşi, kurt olmayan ve İtalyan Louis ise eşinin elini tuttu masanın altından. Felix babasına bakıp alayla güldü. Hâlâ onun tarafında olması iyice sinirleni bozuyordu.
"Cidden.... Bu kadar mı olur?"
"Felix. Kes sesini."
Jeongin sofrada bile yine aynı şekilde kavga istemiyordu. Babaları ise artık dayanamıyordu.
"Bak Felix, geçmişte yaşadığı şeyler artık umrumda değil. Artık buna bir son ver."
"Nasıl bu kadar rahatsınız ya siz! Onun başka bir çocuğu var farkında mısınız? Üstelik onu canice bıtskıp gitti!"
Hepsi sustu. Anneleri Jiwoon ise başını eğip gözyaşlarını serbest bıraktı. Onun ağlaması ile Louis onu kendine çekip sarıldı. Oğluna sertçe bakıp sesini yükseltti.
"Bu kadar yeter! Haddini aştın Felix! Odana git ve çıkma, gözüm görmesin."
Felix sinirle yerimden kalkıp gitti. Jeongin annesine sarıldı ve papatya kokulu fermonlarını bıraktı. Jiwoon oğluna sarılıp sessizce konuştu.
"Teşekkür ederim bebeğim."
"Bu olanlar için ben özür dilerim anne. Böyle olsun istemiyorum."
"Ağlamayın ve yemeğinizi yiyin."
Louis, elleri ile yüzünü sıvazlarken konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Delta
Fanfictionİki farklı sürüde büyümüş, tesadüfen karşılaşmış olan Delta ve Vitası. Angs değil! Omegavers dünyasında.