3. BÖLÜM

34 13 3
                                    

Sıla evden çıktığından beri öylece oturdum bir başıma. Sorguladım bu zamana kadar yaşadığım ne varsa hepsini. Yanlış olan ben miydim bu oyunda. Durduğum yer, bu zaman, yaşadığım her şey... Neydi bu? Anlam veremediğim o kadar çok şey var ki. İlk başta o... Bu zamana kadar yoktu. Neden o gün çıkıp geldi? Amacı ne olursa olsun o an kurtulmamı sağlamıştı. Kapana kısılmış gibi hissediyordum kendimi. Kalkıp camın kenarına doğru ilerledim. Duvardaki saate baktığımda 22:15'ti. Perdeyi yarılayıp aşağıda olan biteni izledim. Yaşlı teyzeler sohbet ediyor, amcalar karşı tarafta kıraathanede oturuyor. Sokak lambaları diğer günlere nazaran daha bir aydınlatıyordu etrafı. Sanki burada yaşanılanlar görülsün istiyordu. Bir şeyler farkına varılsın diye... o sırada sokağın köşesindeki yerde yine o plakalı araç duruyordu. 06 ATŞ 203. Ve yine buradalardı. İşte başlıyoruz...

Perdeyi kapatıp üzerime montumu almak için odama girdim. Cebime de yatağımın üzerinde duran telefonumu koyup hızla evden çıktım. Aşağı indiğimde sağıma soluma bakındım. Marketin hemen yanında 3 adam durmuş sigara içerek sohbet ediyorlardı. Onlara doğru yürümeye başladım. Bir şeylerle oyalanır gibi yapıp dikkat çekmeye çalıştım. Biri diğerine çenesiyle beni gösterdi sonra bana doğru yürümeye başladılar. Ayaklarım istemsizce geri gitmek istiyordu. İçimden bir ses kaçmam gerektiğini söylese de cesaretimi toplayıp devam ettim onlara yaklaştığım an aklıma çok daha değişik bir fikir geldi. Kaçıp tekrar Uraz'ı görebilirim. Belki...

Durup onların biraz daha yaklaşmasını bekledim. Bana yaklaştıkları an arkamı dönüp kaçmaya başladım. Girdiğim dar ve tenha sokakta ilerlemeye devam ettim. Hadi yine gel. Yine kurtar bu adamlardan beni. Seni tekrardan göreyim istiyorum. Artık gücüm yetmiyordu. Koşmaktan yorulan bedenimi artık taşıyamıyordum. Artık buraya kadardı. Gelmeyecek. Durdum ve arkamı dönüp bana gelmelerini bekledim. Adının Selim olduğunu öğrendiğim adam kulaklığına bir şeyler söyleyip gülerek bana doğru yaklaştı.

"Ne istiyorsunuz?"

"Seni götürmemiz gereken biri var küçük hanım."

"Kim?"

O sıra hiçbir şey söylemeden arkama kenetlendi gözleri. Nereye baktığını merak edip arkama döndüm. Ağır adımlarla geliyordu. İşte yine buradasın.

"Selim?"

"Seninle sürekli karşılaşacak mıyız Uraz?"

"Fazla uzamaya başladı bu mesele. Artık bitti bu işe son vermenin zamanı geldi."

"Ama o hala Hayal'i istiyor Uraz biliyorsun."

"Artık umurumda değil. Onu istiyorsan önce beni ortadan kaldırman gerekir." durup bir adım daha attı ve arda mesafe bırakmadı. "Tabi yerse!"

"İleri gidiyorsun. Sonuçları seni üzer."

"Deneyelim."

Yine benim tarafımdaydı. Bana mı aşıktı yoksa? Bir insan tanımadığı biri için her şeyi göze alabilir miydi? Ama beni tanımıyor gibi de değildi. İsmimi nereden biliyordu mesela. Kafamı karıştıran o kadar çok şey vardı ki. Yorulmuştum. Keşke bunlar hiç olmasaydı. Benim başıma gelmiş olmasaydı...

Uraz adamın yanından ayrılıp benim yanıma geldi. Elimden tutup onlardan uzaklaştırdı.

"Yürü gidiyoruz."

"Nereye?" diye sorduğumda arkamızdan hoşnut bir sesle Selim denen adam seslendi.

"Sahi Uraz nereye gidiyorsun?"

"Senin bulamayacağın bir yere."

"B-ben gelmek i-istemiyorum."

Durup yüzüme baktı. Gözleri soru sorar gibi bakıyordu. Neden der gibi.

"Benim burada bir düzenim var Uraz, ben bilmediğim bir yere gitmek istemiyorum. Ayrıca senide tanımıyorum. Eğer şimdi beni onlara verirsen belki de amaçlarını öğrenebilirim." Burnundan soluyordu. Sinirlenmişti ama neden?

" Bak sana her şeyi ben de anlatabilirim ama seni bu adamlara veremem, bana güvenmen lazım Hayal lütfen." elimi tutan elini bıraktım.

"Yoksa sende onlardan biri misin?"

"E-evet yani hayır. İşler çok karışık Hayal en başından anlatacağım sana ama onlardan uzak durman lazım."

"Güvenmiyorum sana, gelmekte istemiyorum. Evime gideceğim ben. Benden uzak dur belli ki sende onlar gibi kirli işlere bulaşmışsın."

Yanından geçip gittim o adamların peşime takılması falanda umurumda değildi. Ben giderken Uraz adamlara "Bırakın gitsin bugün ondan uzak durun." dediğini duyduğumda gözlerimi devirmekle yetindim. İşler iyice karışık bir hal almaya başladı. Bilmek istediğim o kadar çok şey vardı ki. Ama öğreneceklerimden de bir o kadar korkuyordum. Belki de bilmemen en iyisi olacaktı ya da öğrenirsem her şeyin farkına varıp daha temkinli olacaktım. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyordum...

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin