5. BÖLÜM

25 9 7
                                        

~Derler ki, sığındığın gönül memleketindir...~ 

FLASH BACK

17 TEMMUZ 2007

URAZ KAYA'DAN;

Kaldığım yetimhanenin bahçesinde öyle bir başıma oturuyordum. Kimseyle konuşmak istemediğim için arkadaş edinmiyordum. 9 yaşında bir çocuğun hayatı bu kadar erken yaşta sorgulamaya başlaması bence hiç adil değildi. Dediklerine göre ailem trafik kazasında ölmüş ama travma sonrası hiçbir şey hatırlamıyordum. Elimde sadece annem babam ve benim olduğum yıpranmış bir resim kalmıştı. Göğe bakıp iç çektim. Başımı yanımdaki çite yasladım.

"Keşke burada olmasam. Keşke bunların hepsi bir rüya olsa annem ve babam geri gelse."

Gözümden bir yaş süzüldüğünde kimse görmesin diye hemen sildim. O sırada çitin arkasından ufak bir el başımı okşadı.

"Üzülme, annen ve baban en güzel yerde. Çok mutlulardır. Sende mutlu ol, ağlama."

Şaşkınlıkla çitin arkasından gelen sese kaldırdım başımı. Yan tarafımızdaki bina da kızların kaldığı bir yerdi.

"Ben ağlamıyorum ki bir kere."

Ellerini ağzına götürüp kendisi gibi güzel olan gülüşü değdi kulaklarıma. Ona hayranlıkla bakıyordum. Nasıl bu kadar güzel olabilir daha bu çağlarında. Onun gülümsemesiyle yüzüme yayıldı gülüşüm.

"Senin adın ne?"

"Hayal benim adım. Annem koymuş adımı biliyor musun?"

"Çok güzelmiş, ne zamandan beri buradasın Hayal?"

"Mmm, şey galiba hep buradaydım. Bu arada senin adın ne."

"Benim adım..."

O sırada görevli abla gelip hayalin yanına çömeldi.

"Yemek saati küçük hanım, yemekhaneye gitmemiz lazım hadi gel."

Son kez gözleri ilişti gözlerime. Ufak elleriyle el sallayıp kadının elini tuttu. Arkasından bir süre onu izledim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.

GÜNÜMÜZ;

Onu tekrar böyle yakından gördüğümde yetimhanedeki günlerim gelmişti aklıma. Onun o gülümsemesi hiç çıkmıyordu aklımdan. Hep o günkü gibiydi. Hala masum. Belli ki beni kötü biliyor. Ama ben onu hep o masum, merhametli küçük kız olarak görüyorum. Bu yaşadıklarını hiç hak etmiyordu. Kim ondan bu kadar nefret edebilirdi ki. Her şeyin aksine o bu kadar temizken. Dişlerimi sıktım ve düşüncelerimi bir kenara bırakmak için kafamı iki yana salladım ve tekrar ona odaklandım.

HAYAL ATEŞ'TEN;

 Uzun bir süre yüzümü inceledi. Ne düşünüyordu hakkımda. Gözlerinden merhamet duygusu süzülüyordu. Acıyor muydu bana? Zannetmiyorum. Çok farklı bakıyordu. O an bende onu incelemeye başladım. Kendine özgü bir giyim tarzı vardı. Asla salaş giyinmiyordu. Ciddiyet takınıyordu genellikle. Ama benimle konuşurken hep naifti. Gülüyordu.

Bir anda kendini toparlayıp göğe baktı, derin derin soludu havayı. Onunla birlikte sanki beni de içine çekmişti. Girdabına kapılıyor gibiydim, direniyordum sadece. Gülerek başını bana doğru çevirdi.

"Aşık mıyım ben sana? Ha dur bir yerde doğrun var ama, evet sana yakın olmak için buradayım."

Ha! Ha! Ne komik. Birde benimle dalga geçiyor.

"Y-Yok aşık falan değilsindir de, y-yani öyle olduğunu düşünüyorum, öyledir değil mi?"

"Ben bilemem benden emin gibi konuşan sendin."

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin