7. BÖLÜM

17 1 5
                                    

URAZ KAYA'DAN;

FLAŞBACK'

Kulağımdaki kulaklığa dokunup aktif hale gelmesini sağladım.

"Kız okuldan çıktı Selim. Alayım mı yoksa takip etmeye devam mı edeyim?"

"Şimdilik devam et. Ne yaptığını patrona bildirmeliyiz. Gözünü ondan ayırma, o biraz... uyanık biri fark edebilir seni."

Ben sizden daha iyi tanıyorum onu... iç çekip kulaklığın diğer ucundaki Selim'i onayladım v çaktırmadan onu takip etmeye devam ettim. Yanındaki arkadaşıyla bir kafeye girip oturdu. Üzerinde kısa kollu göbek kısmı açık bir tshirt, aldında dar ve oldukça kısa bir etek vardı. Saçları omuzlarından beline doğru süzülmüştü. Çok güzeldi. Her hali insanı kendisine hayran bırakırdı.

"Dışardayken bu kadar açık giyinmek zorunda mısın be kızım? Hayır gelip yanına kızamıyorum bile. Lan nasıl zoruma gidiyor."

Kafamı yana doğru çevirip sabır diledim. Elindeki kahveden bir yudum aldı ve aniden masaya bıraktı kahveyi. Yanmıştı belliki. Gülümsedim. Dikkat etsene güzelim. Gülerek bir şeyler anlatıyordu yanındaki kıza. Ama öyle güzel gülüyordu ki o an bir kez daha aşık oldum ona. İzlemeye doyamadığım anlardan biriydi. Keşke sana daha yakın olabilseydim. Şimdi çıkıp yanına gelmeyi o kadar isterdim ki. Ben o yetimhanedeki evlenmek için söz verdiğin adamım diyebilsem keşke. Ama eğer beni böyle tanırsan benden uzaklaşırsın biliyorum... Başımı ellerimin arasına aldım. Bir süre onunla ilgili düşünmemek için aklımda savaş verdim.

Başımı kaldırıp bir kez daha bakarken içim titreyen o masum yüzünü seyrettim. Gülüyor, eğleniyor, şımarıyor sonra... sonra kayboluyordu gözümün önünden. O kadar kıvrak zekalıydı ki fark ediyordu hemen herşeyi. Ah be güzelim ne yapacağım ben seninle. Telefonuma gelen bildirime bakmak için gözlerimi ondan bir süre ayırmak zorunda kaldım. Gruplardan gereksiz mesajlardı. Telefonu kapatım cebime attığımda kaşlarım çatıldı.

"Sikeyim böyle işi ya."

Başımı avuçlarımın arasına alıp sabır çekerek sıvazladım. En son gördüğüm yerde değildi. Yine fark etti beni uyanık. Karşısındaki kızda orada yoktu. Etrafıma bakındığımda ona dair hiçbir şey bulamadım. Neredesin be güzelim ya. Sokakta ilerlemeye başladım. Önünden geçtiğim her mağazanın içine detaylıca göz gezdiriyordum, sanki onu bulacakmışım edasıyla. Çalan telefonumu cebimden çıkarıp arayanın kim olduğuna baktım. Bizim başımızdaki itin aradığını görünce bir küfür daha salladım. Isınamıyordum Selim piçine.

"Senle uğraşamam şimdi." diyerek telefonu sessize aldım. Amacım onlarla çalışmak değildi. Hayal'e hep biraz daha yakın olmaktı. Onu koruyup kollamak, nerde ne yapıyor bilmek için buradaydım. İlk başladığım zamanlar onu koruyacağımı düşünmüştüm ama şimdi ise bu işte başka bir şeyler olduğunu anlamıştım. Daha çok izliyor, ne yaptığını bilgi geçiyorduk ve tuhaf olan ise bazen onu yakalamak için peşinden koşuyorduk. Burnuma hiç iyi kokular gelmiyordu. Ya ilerleyen zamanlarda ona zarar vermek zorunda kalırsam. Ona zarar gelmesini asla istemiyordum. Çocukluğumdan beri ona olan hislerim hiç değişmemişti. Aksine her geçen gün daha çok aşık oluyordum, daha çok kapılıyordum ona.

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp ofise geçmek için geri döndüm. Arabaya binip yol aldığımda cebimdeki telefonu çıkarıp Selim'i aradım. İkinci çalışta açmıştı.

"Nerdesin?"

"Ofisteyim patron gelecek onunla görüşeceğim. Neredesin sen? Kız ne alemde?"

"Güzel, bende oraya geliyorum konuşmamış lazım."

"Telefonda sö-"

"Olmaz yüz yüze görüşmemiz gerekiyor."

Telefonu kapatıp yan koltuğa fırlattım. Sonunda yüz yüze gelecektim patron denilen itle. Gaza biraz daha yüklendim. Olanlara bir dur demeliydim. Onun bizden her kaçtığında yüzünde oluşan o korku benim bile içimin titremesine sebep oluyordu. O bu koşuşturmanın içinde olmamalıydı. Onu bu siktiğimin adamlarından kurtarmam gerekiyordu. Direksiyonu iyice kavradım. Hayal'i düşündükçe daha çok hırslanıyordum, daha çok öfkeleniyordum.

"Bu kızın size ne zararı dokundu lan. Yetim lan o. Onu bu korkuyla nasıl yaşatıyorsunuz."

Bir süre sonra ofise varmıştım. Arabayı park edip indim. Derin derin soludum havayı. Sinirime hakim olmazsam eğer olaylar çok farklı yerlere gidebilecekti. İçeri girdiğimde arkası dönük bir sandalyede oturmuş sigarasını tüttüren adamın patron denilen ibne olduğunu anladığımda gözlerim Selim'i arıyordu. Ofisin diğer odasından çıkagelmişti o sıra.

" Amacınız ne sizin. Gencecik bir kızdan ne istiyorsunuz lan."

Sandalye yavaşça döndüğünde o iğrenç suratıyla nihayet karşılaşabilmiştim patronun. Yüzü bakılmayacak haldeydi. Delik deşik olmuş yüzünde sinsi bir sırıtış vardı.

"İntikam evlat. İntikam..."

Gözlerimin içine bakarak söylemişti bunu. Öfkeme hakim olamıyordum. Ağzını yüzünü dağıtmak istiyordum bu manyağın.

" Bu yaştaki bir kızdan ne intikamı alacaksın lan sen?"

Adamın üstüne yürüdüğümde Selim önüme geçip durdurmuştu beni. O ise iğrenç gülüşünü sergiliyordu önümde. Keyif alıyordu ibne.

" Boyundan büyük işlere karışma evlat. Sana ne deniliyorsa onu yap otur köşende."

" Ona zarar verecek hiçbir şey yapmayacaksın! Duydun mu beni."

"Alın bunu karşımdan."

Selim ve diğer adamları beni zorla kapı dışarı etmişlerdi. O adamın yanına bırakmayacaktım bunu. Sert bir şekilde Selim'in boğazına yapıştım. Bu adam patronun sağ koluydu. Ne yapacaklarını kestiremiyordum.

"Sakın o kıza dokunmaya kalkma. Karşında beni bulursun."

Selim'in gülüşü yüzüne yayıldı. Kaşlarımı çattım, iyice kavradım boynunu. Şuracıkta öldürebilirdim seni Selim.

"Sen bu kıza ne çabuk bağlandın. Ama ona olacakları nasıl engelleyeceksin merak ediyorum doğrusu. Patrona gücün yeter mi sanıyorsun sen. O kızın suçu yoktu belki ama herşey onun yüzünden olmuştu Uraz. Hiçbir şeyden haberin yok. Patronun bu halde olmasının sebebi o."

" Ne diyorsun lan sen. Kızın hiçbir şeyden haberi yok nasıl her şey onun suçu olabilir?"

Ellerimi tutup boynundan ayırdı. Birkaç kez eğilip öksürdü, nefes almaya çalışarak bana baktı.

" Artık bizden değilsin Uraz. Sen bu işi yapamazsın. Sen o kıza ihanet edemezsin."

" Lan ne yapacaksınız kıza. Selim bak sikerim böyle işi. Kızı rahat bırak, ona dokunayım deme. Ölümün benim elimden olur oğlum."

Selim'in üzerine yürüdüğümde yanındaki adamlar sıkıca kavradı bedenimi. Delirmek üzereydim. Çok kötü şeyler yapacaklar kızıma. O bunları hak etmiyor. Onu canım pahasına korumam lazım.

Şerefsiz Selim gülerek patronun yanına gitti. Olduğum yere çöktüm. Kafamda bir çok senaryo döndü. Hayal'in cansız bedeni belirdi birden gözümde. Aklımı kaçırmak üzereydim. Ben bu sona hazır değildim. Daha bir kez bile sarılıp elini tutmamıştım ben onun. Daha beni tanımadı bile. Hikayemiz başlamadın bitmemeliydi. Buna izin veremezdim.

" Yardım et Allah'ım. Onu korumama yardım et."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin