bölüm 14; yanabilir saltanatlar

292 24 0
                                        

Üç gündür soğuk algınlığı ile uğraşıyordum. Ateşim artık azalmıştı ve yavaş yavaş iyileştiğimi hissediyordum.

Milda hastalandığımı farkedince çok telaş yapmıştı, beni iyileştirmek için üç gündür içirmedigi ot, yapmadığı çay kalmamıştı.

Aynı yetimhanede yaptığı gibi çocukluktan kalma alışkanlığıyla üç gündür birlikte onun odasında uyuyorduk. Ama çok telaş yapmış olacak ki onu zar zor iyileşmeye başladığıma ikna edip odama üç gündür daha yeni ilk defa geçebilmiştim.

Her gün beni yorganın altında terletiyor, biraz ilaç veriyor, iyice besliyor, çay veriyor ve ılık duş aldırıyordu.

Küçükken de böyleydi. Ne zaman hastalansam ben iyileşmeden rahat etmiyordu.

Bugün duşu kendi odamda alacaktım. Milda iyileştiğime karar verirse de kendi yatağımda uyuyacaktım. "Deli kız.." diye mırıldandım ve güldüm.

Odama geçtim ve duşa girdim.
Güzelce duşumu aldıktan sonra bornozumu giydim ve odaya geri geçtim. Camdan dışarıya baktığımda güneş batıyor ve etrafa masalsı bir kızıllık yayıyordu. Sonunda biraz rahatlayabilmiştim.

Tam anlamıyla olmasa da iyileşmeye başladığım belliydi, bugün duştan halsiz bir şekilde değil, daha dinçleşmiş bir şekilde çıkmıştım.
Ayakta dikilmiş havluyla saçlarımı kurutuyordum ki kapının açılmasıyla kapıya doğru döndüm.

Ben Milda'nın geldiğini düşünürken, karşımda Atlas'ı görünce, ona anlamayan gözlerle tek kaşımı kaldırarak baktım.

Hızlı adımlarla yanıma geldi. Saçlarımı arkaya itti ve ellerini omuzlarıma koydu.
Kısa bir an hızlıca beni kendine çekti ve ben ne olduğunu anlayamadan, anlık minik bir sarılmadan sonra yüzüme bakmak için benden uzaklaştı, elleri hala omuzlarımdaydı.

Bana endişeli gözlerle bakarken konuşmaya başladı.
"Üç gündür neredesin? İki gün akşam odana seni görmeye geldim yoktun. Gündüz gelirsem görürüm dedim, gündüz geldim yine yoktun."

Ellerini omuzlarımdan indirdi. Kaşları hafif çatık biraz da hiddetle konuşmaya devam etti.
"Ne yapacağımızı konuşuruz dedim ama seni görmeye geldiğimde odan bomboştu."

Bir şeyler mi oldu da geldi diye korkumdan bir iki saniyeliğine nefes alamamıştım. Derin bir nefes verdim.  Bir şey olmaması içimi rahatlatırken, sorusunu es geçerek odanın kapısına doğru yürümeye başladım. Arkamdan endişeli bir şekilde seslendi.
"Nereye gidiyorsun?"

"Böyle yapma Atlas."
Kapıya doğru ilerlerlerken gizlemeye çalışsam da, bariz bir sinirle söze girdim.
"Kapıyı kilitlemeye gidiyorum."
Kapının önüne geldiğimde hızla kilitledim ve odanın ortasında dikilen Atlas'a döndüm.
"Gün ortasında geldiğin için ne olur ne olmaz, odada olduğunu anlamasınlar diye."

Gözlerimi devirdim ve bezgince ona baktım.
"Babam veya Milda her an beni kontrole gelebilir."

Ona doğru adımlarken o da hızlı adımlarla bana doğru adımladı.
Bana 'bir şeyler döndüğünü biliyordum' bakışı attı ve söze girdi.
"Neden seni kontrole gelsinler ki?"

Gözlerimi ondan çektim ve odada dolandırmaya başladım. Sanki ona söylemem gerekiyormuş da hususi olarak gizlemişim gibi hissediyordum.

Ama hemen bu düşünceyi kafamdan attım, sonuçta her an her şeyimi ona söylemek zorunda değildim? Hem kendi evimden benim biraz soğuk algınlığım var demek için onun yanına gitmek de mantıklı olmazdı.

Tek kaşı havalanmış açıklama bekler bir halde yüzüme bakıyordu.
"Soğuk algınlığım vardı, dinleniyordum. Bu süre boyunca da Milda'nın odasında kaldım."

KRALİYETİN UZAĞINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin