"Ece ben geldim."
Uykudan gözlerimi araladığımda, beni uyanmam için dürten Atlas'la göz göze geldim.Birden yatakta doğruldum ve şokla ona baktım.
"Atlas?" Sessizce sormuştum.
"Ne arıyorsun burada? Bir şey mi oldu?"Yatağın yanında dikilen Atlas beni teskin edercesine konuştu.
"Hayır bir şey olmadı merak etme."İyice oturur pozisyona geçtim ve sırtımı yatak başlığına dayayıp gözlerimi Atlas'a çevirdim.
Birden güldü.
Ona şaşkınca baktım ve konuştum.
"Noldu, niye güldün birden?""Aklıma geçenki sarımsak olayı geldi de.." diye mırıldandı.
Omzuna hafifçe vurdum ve somurttum.
"Komik mi geliyor sana! Travma geçirdim, kaç gündür iki saatte bir dişlerimi fırçalıyorum."Tekrar güldü.
"Ece ya.. Senin ne zaman ne yapacağın kesinlikle kestirilemez. Beni her seferinde şaşırtmayı başarıyorsun."Güldüm. Kendisi de aynıydı.
"Eh.. Vardır benim de öyle bazı huylarım." Daha sonra uykum iyice açılmış olacak ki, gecenin bir vaktinde burada ne aradığını merak etmeye başladım.
"Neden geldin o zaman? Bunu söylemek için değildir herhalde? Hem birilerine yakalanmadın değil mi?""Hayır arka kapıdan gizlice girdim, kimseye yakalanmadım."
Ona sorarca baktığımda, yatağa oturdu.
"Bir hafta yokum. Yolculuğa çıkmadan önce sana haber vermek istedim..""Ne yolculuğu? Nereye gidiyorsun ki?"
Biraz tedirgince, merakla sormuştum."Avcılık yarışması düzenleniyor. Bu sene yarışma Doğu düklüğünde olacak. Ona katıldım. Hem kazanınca Doğu'nun Prensi olduğumu herkes duymuş olur. Kendimi halka gösteririm. Hem de, ödül yüklü miktar altın... Tabloları satarsın, ben de ödülü alınca daha fazla uğraşmadan oradaki istediğin araziyi alırız. Ödül işimize çok yarayacak."
"Hayır!" Dedim şaşkınlıkla. Elimi Atlas'ın yataktaki elinin üstüne koydum. Kafasını yerden kaldırıp bana baktığında üzüntüyle konuştum.
"Ya yarışmada bir şeyler olursa! Ya bir yerine bir şey gelir de yaralanırsan! İstemiyorum Atlas.."Atlas elini yüzüme koydu ve yumuşak sesiyle konuştu.
"Merak etme, unuttun mu? Ben de veliaht prensim. O yarışmayı kesinlikle kazanacağım.""Olay kazanman değil ki Atlas.."
Kendimi çok kötü hissediyordum. Onu çok mu endişelendirmiştim de para kazanmak için böyle bir yola başvurmuştu?
"Ben bir şekilde ayarlarım, alırım araziyi.. Sırf bunun için böyle bir yarışmaya katılmanı istemiyorum."
omuzlarımı düşürdüm.
"Endişeleniyorum.."Atlas kötü hissettiğimi anlamış olacak ki, bana doğru yaklaştı ve kollarını bana sardı.
"Tamam.. Hem benim de yararıma olacak.. Kendi isteğimle katılıyorum. Halkım beni tanımış olacak. İyi yönlerinden bak. Endişelenme.."Ben de kollarımı ona sardım ve gözlerimi kapadım. Kafamda binbir türlü kötü senaryo dönüyordu. İçim hiç rahat değildi.
"Endişelenme diyince endişelenmem geçmiyor ki.."Atlas güldü. O gülünce kollarımı ondan çektim ama o hala bana sarılır halde olduğu için uzaklaşamamıştım. Göğsüne bir tane hafifçe vurdum.
"Bir de gülüyorsun ya.." diye söylendim.Atlas vuruşumdan hiç etkilenmemiş olacak ki, beni kendine iyice çekti ve sarılmaya devam etti. Ben de pes ederek kollarımı tekrar ona sardım.
Kafasını omzuma yaslamış halde dururken mırıldandı.
"Ece.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALİYETİN UZAĞINDA
Romanceİki genç kız... Kendilerini, sonundan ölümüne nefret ettikleri o romanın içinde bulurlar. "Ben olsam..." ile başlayan cümleleri, gerçekten bir karşılık bulabilecek mi?